Toplumsal araştırmalarda bilgi toplamak için test uygulama, gözlem, projektif teknikler (Kişiliği incelemek için belirsiz bir uyarıcı kullanılarak uygulanan kişilik testleri), arşiv taraması, görüşme ve daha başka yöntemler kullanılmaktadır. Anket ise, araştırmaya konu olan bireylerin başkaları tarafından gözlenemeyen davranışlarının ortaya çıkardığı uyarım, yansıma, tutum, düşünce ve yaşantılarına ilişkin bilgi toplama yöntemidir Esas olarak seçmeni yönlendirmek için yapılan seçim anketleri “hangi partinin oyu ne kadar” araştırmalarına dayanmaktadır. Bu bakımdan anketlerin sonuçları, gerçekte kimin sonuçlarıdır? Ya da kime hizmet etmektedir? Uzmanlar bu konuda üç temel ölçütten söz ediyor:
Birincisi, yayınlanan anketin kim tarafından sipariş edildiğinin açıklanıp açıklanmadığıdır. Ve sponsor belirsizse anketin güvenilirliği de belirsizdir. İkincisi, araştırmayı yapan firmanın kimliği, deneyimleri ve geçmişidir. Üçüncüsü, sonuçlarla birlikte araştırmanın yöntemi, örneklemi, güvenilirlik testleri ve soru formunun uzmanların ve kamuoyunun denetimine açılmış olmasıdır. Bu ölçütlerin olmadığı durumlarda -ki Türkiye’de neredeyse bu ölçütlerin hiçbirine uyulmamaktadır- sadece sorunun içeriğiyle oynayarak dahi sonuçlar manipüle edilebilmektedir. Kitle iletişim araçları ise, kamuoyunun büyük bir kısmını devlet ve hükümet politikaları doğrultusunda yönlendirmektedir.
Alman siyaset bilimci Elisabeth Neumann, kamuoyu ile kitle iletişim araçları arasındaki ilişkiyi incelerken, “Suskunluk sarmalı” prensibinden söz etmektedir. Suskunluk sarmalı, “Anonim bir toplumda bağlılığın, değerler ve hedefler üzerindeki yeterli bir anlaşma düzeyi aracılığı ile sürekli olarak sağlanmak zorunda olduğu varsayımı” üzerine kuruludur. Suskunluk sarmalı kuramı, “Bireylerin sürekli olarak dışlanma korkusu duyduğu ve bu korku nedeniyle her an fikirlerini yeniden değerlendirmeye tabii tuttuğunu” varsaymaktadır. Bu bağlamda kişi ya fikirlerini kamuoyu önünde açıkça ifade etmektedir ya da gizlemektedir. Eğer bireyin fikri, kamuoyunda genel kabul görüyorsa, o zaman birey fikrini açıklamakta bir sakınca görmemekte, kamuoyunun genel görüşünden farklı düşünüyorsa o zaman fikrini gizlemeyi tercih etmektedir.
Demokrasi kültürünün geliştiği ülkelerde farklı düşüncelere karşı saygı ve tahammül olduğu için, buralarda seçim anketlerinin fazla bir itibarı yoktur. Demokrasileri gelişmemiş olan ülkelerde anketlere fazlasıyla itibar edilmektedir. Bu nedenle kapitalist emperyalist sisteme bağımlı veya yarı bağımlı ülkelerde “Suskunluk sarmalı kuramı” geçerlidir. Buralarda toplum, genel kabul gören düşüncelerin dışında farklı bir düşünceyi kabul etmekte zorlanmakta, hatta dışlamaktadır. Türkiye’nin de içinde bulunduğu bu tür ülkelerde kitle iletişim araçlarının yönlendirdiği kamuoyu, toplumun büyük bir çoğunluğu tarafından kabul gördüğü için sorgulanmadan ve tartışılmadan olduğu gibi algılanmaktadır. Siyasetin ağır bedeller ödenmesine neden olan bu olgu, aynı zamanda siyasetin toplumsallaşmasını veya toplumun siyasallaşmasını engellemektedir.
Kamuoyu yoklamaları seçmen davranışı hakkında genel bir fikir vermekle birlikte seçmen davranışını, kamuoyu yoklamalarının sonuçlarıyla ölçmek mümkün değil. Çoğu kez yanıltıcıdır ve asla sonucu tayin edici bir niteliği yoktur. Kamuoyu yoklamalarının yapılış şekli, kimin yaptığı, hangi amaca hizmet ettiği de önemli rol oynamaktadır. Bir partinin güdümünde olan araştırma şirketlerinin yaptıkları kamuoyu yoklamaları, genellikle kararsız seçmenleri yönlendirme amacı taşımaktadır. Araştırmaların seçimler öncesinde yapılması ve iktidar yanlısı medya tarafından iyice çarpıtılarak kamuoyuna yansıtılmasının amacı, seçmenlerin karar aşamasında etkilenmesidir. Bu bakımdan araştırma sonuçları özellikle kararsız seçmenler üzerinde daha belirleyici bir etkiye sahip olmaktadır. Seçmen, çoğunluğun ya da kazananın yanında yer alma eğilimi taşıdığı için, önde görünen parti ya da adaya yönelmektedir.
Sonuç olarak suskunluk sarmalına takılmayan, anketlere inanmayın, olmayacak vaatlere kanmayın, medyanın Ali Cengiz Oyunları”na karşı uyanık olun ve oyunuzu vicdanınızın sesine göre kullanın.
- Siyasal Önderlikler ve Sosyalizm Anlayışı – Şaban İba - 14 Haziran 2024
- Eğitimde müfredat sorunu! - 26 Mayıs 2024
- Solun Durumunu Yeniden Düşünmek! - 20 Mayıs 2023