Starmer’in Ukrayna’ya Asker Gönderme Planı: Savaş Kışkırtıcılığı ve Sosyal Demokrasinin İflası

İngiltere Başbakanı Keir Starmer, Ukrayna’ya barış gücü adı altında İngiliz askerleri göndermeye hazır olduğunu açıklayarak, savaş kışkırtıcılığına yeni bir boyut kazandırdı. Starmer’in bu açıklaması, sözde “sosyal demokrat” bir lider olarak barış ve diplomasi yerine militarizmi tercih ettiğini gözler önüne serdi.

Starmer, Kıbrıs’taki RAF üssünde yaptığı konuşmada, Ukrayna’ya asker göndermenin İngiliz askerlerini tehlikeye atacağını kabul etse de, bunu “nesilde bir kez yaşanacak bir an” olarak nitelendirerek meşrulaştırmaya çalıştı. Ancak bu açıklama, İngiltere’nin Ukrayna-Rusya savaşında taraf olma yolunda attığı tehlikeli bir adım olarak yorumlandı.

Starmer’in bu hamlesi, sadece İngiliz askerlerinin hayatını riske atmakla kalmıyor, aynı zamanda Avrupa’nın savaşın daha da derinleşmesine yol açabilecek bir sürece sürüklenmesine neden olabilir. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un daha önce gündeme getirdiği ancak geri adım attığı bu plan, Starmer tarafından yeniden canlandırılarak, savaşın tırmanmasına hizmet edecek bir politika haline getirildi.

Starmer’in bu tutumu, İşçi Partisi’nin geleneksel olarak savunduğu barışçıl ve diplomasi odaklı politikalarından tamamen kopuş anlamına geliyor. İngiltere’nin savunma harcamalarını artırma taahhüdü ve NATO’nun genişletilmiş rolüne verdiği destek, Starmer’in emperyalist güçlerin çıkarlarına hizmet ettiğini açıkça ortaya koyuyor.

Ukrayna’daki savaşın sona ermesi için diplomasi ve barış görüşmeleri yerine askeri çözümleri öne çıkaran Starmer, sosyal demokrasinin temel ilkelerini hiçe sayarak, savaş kışkırtıcılığına ortak oluyor. Bu tutum, sadece İngiltere’deki işçi sınıfının değil, tüm dünya halklarının barış ve güvenlik beklentilerine ihanet anlamına geliyor.

Starmer’in Ukrayna’ya asker gönderme planı, savaşın daha da büyümesine neden olabilecek tehlikeli bir adımdır. Bu hamle, İngiltere’nin savaş tüccarlarının çıkarlarına hizmet ederken, halkların barış ve refah taleplerini görmezden gelmektedir. Starmer’in bu politikası, sosyal demokrasinin iflasını ilan ederken, savaş karşıtı mücadelenin daha da güçlendirilmesi gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor.

Barış, savaş kışkırtıcılığıyla değil, diplomasi ve halkların dayanışmasıyla sağlanır. Starmer’in bu tehlikeli oyununa karşı, tüm dünya halklarının barış için mücadele etmesi gerekiyor.