Şebnem Korur Fincancı, Metin Lokumcu davasında uzman görüşü verdi: Ölümün, göz yaşartıcı gaz kullanımına bağlı olması mümkün

Metin Lokumcu davasında uzman görüşü veren Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı, “Ölümün, göz yaşartıcı gaz kullanımına bağlı olması mümkün” dedi.

Artvin’in Hopa ilçesinde 31 Mayıs 2011’de polisin yoğun göz yaşartıcı gaz kullanımı sonucu yaşamını yitiren Metin Lokumcu’nun, 10 yıl 7 ay sonra yeniden başlayan ve 13 polisin yargılandığı davanın dokuzuncu duruşması, dün Trabzon 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. TTB Merkez Konseyi Başkanı Fincancı, duruşmaya bilirkişi olarak katılım sağladı. Duruşma, bugün de devam ediyor.

Duruşma, olay tutanağında imzası bulunan polislerin Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden dinlenmesiyle başladı. Polisler kaymakamın müdahale emri üzerine harekete geçildiğini, tutanakta adı geçen şahısları tanımadıklarını, buna karşın daha sonra kamera görüntüleri izlenerek hazırlanan tutanakları sanki yaşananlara tanıklık edilmiş gibi imzaladıklarını itiraf etti. Müşteki avukatları Meriç Eyüboğlu ve Özkan Yücel de tutanakların hazırlanmasındaki usulsüzlüklere dikkati çekti.

Fincancı’nın bilirkişi sıfatıyla dinlenmesini istendi

Polis ifadeleri sonrası söz alan Avukat Eyüboğlu, 2011’de bilimsel mütalaa alınması için TTB’ye başvurulduğunu hatırlatarak, bu raporda imzası olan Fincancı’nın gazla ölüm arasındaki ilişkiyi anlatmak üzere bilirkişi sıfatıyla dinlenmesini istedi.

Fincancı, otopsi yöntemlerine ilişkin kısa bir bilgilendirme yaparak konuşmasına başladı. Lokumcu’nun otopsisinde bazı uygulamaların yapılmadığını belirten Fincancı, mevcut otopsi raporunda kalp krizine işaret eden bir delil olmadığının altını çizdi.

“Göz yaşartıcı gaz etkisiyle kan basıncında yükselme ölüme yol açan etkenler olarak değerlendirilebilir”
Fincancı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Göz yaşartıcı gazlar, kalbi besleyen damarların daralmasına yol açabilir. Dokuda buna ilişkin bozulmaya yol açması gerekiyor ancak mevcut otopside buna ilişkin bir delil bulunmamış, eski kalp krizi alanı olarak tanımladıkları renk değişikliği ise kalp krizinin görülmesi beklenen doku katmanı değil. Yine bu gazların tek tek ve birlikte olması halinde daha fazla etkili olan kullanımının solunum yollarını daraltmada etkisi oluyor. Bu durum akciğerde sıvı birikimine yol açabilir. Özellikle sağ akciğerinde ağırlığın iki katından fazla arttığını görebiliyoruz. Göz yaşartıcı gaz etkisiyle akciğerde sıvı birikimi, doku hasarı ve olayın stresine bağlı kan basıncında yükselme ölüme yol açan etkenler olarak değerlendirilebilir.”

Fincancı, konuşmasının sonunda Dünya Tabipleri Birliği’nin yayınlarına ve Türkiye’nin tarafı olduğu uluslararası sözleşmelere atıf yaparak göz yaşartıcı gazların kullanılmaması gerektiğini vurguladı.