Türkiye’de sağlık sisteminde yıllardır süregelen ticarileşme ve özel hastanelerin kontrolsüz büyümesi, İstanbul’da yaşanan son skandal ile bir kez daha gündeme geldi. Sözcü TV’de Uğur Dündar ile Arena programında yayınlanan görüntüler, özel hastanelerde hasta haklarının nasıl göz ardı edildiğini ve sağlık hizmetinin adeta bir pazarlık meselesine dönüştüğünü gözler önüne serdi.
Sağlık Bakanlığı’ndan Geç Gelen Müdahale
Sağlık Bakanlığı, basına yansıyan görüntülerin ardından ilgili özel hastanenin anjiyografi ünitesinin faaliyetini durdurduğunu açıkladı. Ancak bu karar, sistemdeki çürümüşlüğü gidermeye yetecek mi? Zira, yaşanan bu olay münferit bir skandal değil; sağlık sektörünün özelleştirilmesiyle birlikte hastaların müşteri gibi görüldüğü, hayat kurtarması gereken sağlık çalışanlarının ise fiyat belirleyen satış temsilcilerine dönüştüğü bir düzenin ürünü.
Bakanlıktan yapılan açıklamada, “İstanbul’da özel bir sağlık kuruluşunda vatandaşımıza acil müdahale esnasında pazarlık yapıldığı haberine ilişkin ilgili özel hastanenin anjiyografi ünitesinin faaliyetinin durdurulmasına karar verilmiştir” ifadeleri kullanıldı. Ancak bu açıklama, sorunun yalnızca bir hastaneye özgü bir vaka gibi sunulduğunu ve sağlık sistemindeki yapısal çöküşün göz ardı edildiğini gösteriyor.
Ne Olmuştu?
13 Ocak’ta İstanbul’da yaşayan 51 yaşındaki B.T., göğüs ağrısı şikayetiyle Taksim’deki bir özel hastaneye başvurdu. Üç damarının tıkalı olduğu ve acil anjiyo yapılması gerektiği belirtilen hasta, Bakırköy’deki başka bir özel hastaneye sevk edildi. Ancak burada, tıbbi müdahalenin önüne geçen şey, hastanın ödeme gücüydü.
Sözcü TV’de yayınlanan görüntülerde, ameliyat masasındaki B.T. ile stent fiyatı üzerinden pazarlık yapıldığı açıkça görülüyor. Hastanenin muhasebecisi olduğu belirtilen bir kişi, “15’e de var, 18’e de var, 35’e de var. En düşük yapabileceğim 10’a var” diyerek, hastaya adeta bir pazar esnafı gibi fiyat seçenekleri sunuyor. Tıbbi bir müdahale değil, adeta bir alışveriş sahnesi!
Sağlıkta Özel Sektörün Kontrolsüz Gücü
Bu yaşananlar, sağlık sisteminde yıllardır süregelen özelleştirme politikalarının ve piyasalaşmanın doğurduğu trajik sonuçlardan sadece biri. Bugün Türkiye’de birçok özel hastane, hastaların sağlık hizmetine erişimini ödeme gücüyle sınırlandırırken, devletin denetim mekanizmaları ise yetersiz kalıyor.
Sağlık sisteminde bu tür skandalların yaşanmaması için yalnızca tekil olaylara müdahale etmek değil, sistemi baştan aşağıya sorgulamak gerekiyor. Özel hastanelerin ticari çıkarları mı, yoksa halkın sağlık hakkı mı öncelikli olacak? Sağlık Bakanlığı, bu sorunun cevabını vermek zorunda.
Bugün bir hasta ameliyat masasında fiyat pazarlığına maruz kalıyorsa, bu yalnızca bir hastanenin değil, yıllardır süregelen yanlış politikaların sonucudur. Ve eğer sistem kökten değiştirilmezse, bu tür utanç verici olaylar yaşanmaya devam edecektir.