“Ben mermerin içinde bir melek gördüm, onu özgür bırakana kadar yontmaya devam ettim.”
Michelangelo’nun bu sözleri, sadece bir heykeltraşlık sanatını değil, aynı zamanda insanın kendi potansiyelini keşfetme yolculuğunu anlatıyor. Bende her birimizin içinde, hayatta henüz ortaya çıkmayı bekleyen bir “melek” olduğuna inananlardanım. Ancak o meleği özgür bırakmak için, sabırla, sebatla ve çoğu zaman acıyla dolu bir sürecin geçmesi gerektiriyor.
Yıllar önce Floransa’da bu muhteşem sanatçının Davut Heykeli’ni görmüştüm. Yalnızca bir sanat eseri değil, insan yaratıcılığının zirvesine ulaşmış bir başyapıtın karşısında nefesim kesilmişti. Heykelin devasa boyutları, inanılmaz detayları ve estetik mükemmelliği, tarifsiz duygular uyandırmıştı. Davut Heykeli gerçekten bir insanın mermerle gerçekleştirebileceği sınırları zorlayan bir eser.
Michelangelo’nun, Davut Heykeli’ni bitirdikten sonra ona bakıp “Niye konuşmuyorsun?” dediği rivayet edilir. Bu hikâye, Michelangelo’nun eserine duyduğu hayranlığı ve onun canlı bir varlık gibi göründüğüne dair inancını ifade eder. Sanatçı haklıdır. Heykel o kadar gerçekçi ki, karşısında bende bu hissi yaşamıştım.
Bu muhteşem sanatçıdan esinlenerek ve mesleğimi hatırlayarak, insanları kategorize etmek istedim. Malum kategorize etmek, kütüphaneci olarak sadece işimizin bir parçası değil, aynı zamanda profesyonel kimliğimizin bir uzantısı haline geliyor. Mesleğe bir selam gönderdikten sonra devam edelim.
Hayatta iki tür insan vardır: mermerleri cilalamayı seçenler ve o yontarak mermerin içindeki özü arayıp bulmaya çalışanlar.
Cilalamak kolaydır. Bir konfor alanı yaratır. Yüzeydeki kusurları örter, görünümü güzelleştirir. Yeterince parlak bir yüzey, dışarıdan bakıldığında kusursuz görünür. Ancak cilalamak derine inmez; sadece yüzeydeki problemi maskelemekten ibarettir. Bugün, cilalamanın çağındayız. Parlak yüzeylerin, sahte mükemmelliklerin ve süzgeçlerden geçmiş görüntülerin dünyasında yaşıyoruz. Sosyal medyalarında filtrelerle kusurlarını saklayan insanlar, vasata tamah edenler, yüzeyin altında neler olduğunu sorgulamaktan kaçınan çoğunluklar.
Cilalamayı seçenler, kolay yolu seçer. Etraflarına “kusursuz” görünmek için yüzeysel bir dünya yaratır. Ancak ne kadar cilalanırsa cilalansın, yüzeyin altındaki çatlaklar ve eksiklikler kalır. O çatlaklar, bir gün en parlak yüzeyi bile kıracak bir gerçeklik taşır.
Yontmak ise bambaşkadır. Yontmak, kolay olanın tam zıddıdır. Derine inmeyi, fazlalıkları kesip atmayı ve acıyı göze almayı gerektirir. Bu, sadece dışınızdaki değil, içinizdeki gereksizlikleri de ayıklamayı zorunlu kılar. Acıtır. Ama aynı zamanda özgürleştirir. Çünkü cilalama yalnızca yüzeyde bir illüzyon yaratırken, yontma gerçeği ortaya çıkarır. Gerçek değer, cilalamanın parlaklığında değil, yontmanın zahmetinde gizlidir. Her bir darbe, bu zor yolu seçenleri kendi özlerine biraz daha yaklaştırır. Bu zahmet, onları sadece kendilerine değil, özgürlüğe de taşır. Ve işte bu yüzden, yontmak sadece bir mücadele değil, aynı zamanda bir sanat haline gelir.
Yaşamak denen bu yontma eyleminde, her darbede biraz daha fazlalıklarımızı geride bırakıyor, biraz daha kendimize yaklaşıyoruz. Ama unutmamalıyız ki, bizim yonttuğumuz mermerin içinde melek yok; çünkü bizler melek değiliz. Bunun yerine, içimizde saklı duran insan olmanın derin güzelliği var.
Her darbe, bizi biraz daha iyiliğe, hakikate ve özgürlüğe taşıyor. “Kusursuz!” olmayacağız, ama daha sahici, daha güçlü ve daha kendimiz olacağız. İşte bu, hayatı anlamlı kılan en büyük mücadele.
O halde, korkmadan yontmaya devam. Çünkü o öz, o güzellik, her darbede kendini biraz daha gösterecek. Ve en sonunda, karşımızda duran yalnızca bir eser değil, kendimizin en gerçek hali olacak. İşte o zaman mermerin içinden çıkan melek gibi bizde kendimizi özgürleştirmiş olacağız.
Ne dersiniz, ilk darbeyi vurmak için hazır mısınız?
Görsel: Melek heykeli, 1494–1495 yıllarında Michelangelo tarafından yapılan mermer heykel.
Eserin yüksekliği 51,5 cm olup, Bologna kentindeki San Domenico Basilikası‘nda yer almaktadır.
Eserin konusu, Bologna‘lı bir aziz olan Proculus‘tur.
https://tr.wikipedia.org/wiki/Melek_%28Michelangelo%29
- “ÖZ”gürleşme Sanatı - 13 Ocak 2025
- Tutarsız Bedeviler ve Eylemsizlik - 12 Ocak 2025
- Tesadüfler Gerçekten Birer Tesadüf mü? Yoksa Tevafuk mu? - 10 Ocak 2025