Yunanistan’ın başkenti Atina’nın doğu kıyısı yangınlara teslim oldu. Çocuklar ve aileler dahil olmak üzere en az 92 kişi yangınlardan kaçmaya çalışırken hayatını kaybetti. Bir kısmı ağır olmak üzere çok sayıda insan yaralandı. Yüzlerce araç, ev ve binlerce hektar orman yandı. Küresel ısınmanın ve ekolojik yıkımın yarattığı etkiler nedeniyle yağmurun az yağmasının yanı sıra, rüzgarın da gücüne ve yönüne bağlı olarak yangınlar yok edici bir felaket haline geldi. Yangınlar dünyanın birçok ülkesinde etkili oluyor ve büyük zararlar veriyor. Eskiden sadece tropikal bölgelerde çıkarken, artık yangınlar Kuzey Kutup Dairesi’ne kadar ulaşıyor. Son yıllarda İsveç’i de etkisi almış durumda. İklim uzmanları, giderek artan sel felaketlerinin, kuraklık ve sıcak hava dalgası gibi aşırı hava koşullarının orman alanlarını da etkilediği için bu yüzyılda doğa felaketleri olağanüstü düzeyde artacak.
Yangınlar, doğal olarak sıcaktan ya da çakan bir şimşekten ormanlık ve çalılık alanlarda ortaya çıkıyor. Uzmanlara göre dünya çapında yangınların yüzde 90’ı insanlar yüzünden başlıyor. İnsan kusurları nedeniyle mangal kömürü, sönmemiş bir sigara ya da kundaklama olabiliyor. Yangınları sadece odun ve otlar körüklemiyor. Yakınlardaki evler ve araçlar da içerdikleri plastik ve kauçuk gibi maddelerden ötürü yangının büyümesine neden oluyor. Yunanistan’da arabalar çok daha yanıcı oldukları için etraftaki ağaçlardan daha önce ateş aldı.
İklim değişikliğinin yanı sıra yüzyıllar içinde toprak kullanımının değişmesi de (göçler nedeniyle küçük tarım arazilerinin terk edilmesi, arazilerin otlarla kaplanması vb) Avrupa’da ve dünyanın birçok yerinde daha çok büyük yangınların çıkmasına yol açıyor. Ayrıca yerüstü madenciliği, taş ve mermer ocakları açılması, akarsu yataklarına yapılan müdahaleler, uygunsuz geçiş yapıları köprü, büz, hatalı mekânsal planlamalar, hızlı şehirleşme, yanlış arazi kullanımları, bitki örtüsünün tahribi, iklim değişikliğine bağlı olarak yağış ve kuraklık artışları doğanın dengesini bozuyor.
Orman, ağaçlar, çalılar, otsu bitkiler, mantarlar, mikroorganizmalar, kuşlar, böcekler ve çeşitli hayvanlar ile toprağın meydana getirdiği doğaya ve topluma önemli faydalar sağlayan bir ekosistem sistemdir. Bilimsel tanımıyla belirli bir alanda bulunan canlılar ile bunları saran cansız çevrelerinin karşılıklı ilişkileri ile meydana gelen ve süreklilik arz eden ekolojik sistemlere ekosistem denir. Orman, kendisini meydana getiren unsurların uzun yıllar karşılıklı etkileri sonucu yerleşmiş, biyolojik bir dengeye sahiptir. Bu denge ormanların sağlığı ve varlığı için şarttır. Bu denge olmadıkça, ormanların sağlığı ve varlığını korumak çok güç, hatta olanaksızdır.
Gelelim Türkiye’ye. Yıllar önce “Baltalar elimizde/uzun ip belimizde/biz gideriz ormana” sözleri ile başlayan acımasız ve düşüncesizce yazılmış bir şiir, benim kuşağımın ilkokul yıllarında söylediği çok eski bir çocuk marşıdır. Sözleri biraz değiştirilmiş olsa da halen anaokulu ve ilkokullarda söylenen bu marş, orman kesimi, orman kıyımı ve doğanın tahribi anlayışını çocuklara aşılamaya devam ediyor. Her yaz başlayan orman yangınları Türkiye’nin kaderini oluşturuyor. Her gün yeni bir yangın, yeni bir katliam, yeni bir talan yapılarak Türkiye’nin doğası hızla yok ediliyor. O yaktı, bu yaktı, sabotajdı filan derken; orman yangınları konusunda bütün dünyanın bildiği gerçekler gözlerden uzak tutuluyor. Birçok ülke bunun üstesinden gelirken, Türkiye’de hala orman yangınları mevsimsel sorunlara indirgeniyor.
Orman yangını nasıl bir yangın türüdür? Önce bunun bilinmesi ve ona göre tedbirler alınması lazım. Orman yangını çıktığı andan itibaren serbestçe yayılabilen, orman alanları içindeki bitki ve hayvan topluluklarını kısmen veya tamamen yok eden ve etkisi yıllarca devam eden bir yangın türüdür. Orman yangınlarının % 99’u insanların dikkatsizliği ve ihmal sonucu veya kasten çıkarılıyor. Sadece % 1’i yıldırımdan, yani doğal afetlerden dolayı ortaya çıkıyor.
Dikkatsizlik ve ihmal sonucu çıkan yangınların bilinen örnekleri şunlardır: Ormana sönmemiş sigara kibrit atılması. Anız yakılması ve zeytin altındaki otların yakılması… Orman içinde ve kenarında çöplerin yakılarak imha edilmesi… Piknik amacıyla, yemek pişirmek ve su ısıtmak amacıyla ateş yakılması… Ateşli silah tatbikatları sırasında havai fişeklerin ormana düşmesi, elektrik tellerinin kopması ve bakımsız trafoların yangın çıkarması… Kireç ve kömür ocaklarının yakılması sırasında ve trafik kazalarında yanan araçlardan çevreye ateş sıçraması…
Kasıtlı çıkarılan yangınlar genellikle şu şekillerde olmaktadır: Yerleşim yeri, tarla ve otlak açmak. Orman idaresinin yasaklarına karşı gösteriler tepki göstermek. Ormanda yapılan kanunsuz işleri ört bas etmek. Yabani hayvanları uzaklaştırmak ve avlamak için ateş yakmak.
Orman yangınlarının ortaya çıkarttığı vahim sonuçları da şöyle özetlenebilir: Erozyon ve sel baskınları artıyor, her yıl milyonlarca toprak heba oluyor. Ormanlar azalıyor ve gelecek kuşakların ormanlardan yararlanması engelleniyor. Doğadaki karbon-oksijen dengesi bozulduğu için atmosferde biriken fazla miktardaki karbondioksit iklim değişikliklerine yol açıyor. Ekolojik denge bozuluyor. Rekreasyon alanları azalıyor. Dahası turizm olumsuz yönde etkileniyor.
O halde ormanları yangınlardan korumak için neler yapılabilir? Öncelikle halkın bilinçlendirilmesi, halkın duyarlılığının artırılması önemlidir. Televizyonlar her hafta ve yaz aylarında daha fazla yangın programları yaparak halk uyarılmalıdır. Orman alanlarına çarpıcı slogan ve semboller kullanarak yangını ikaz levhaları yaptırılmalıdır. Okullarda, askeri birliklerde ve kırsal kesimde yaşayanlara yönelik eğitim periyodik eğitim çalışmaları yapılmalıdır. Yaz mevsiminde yangın riskinin azaltılması için devlet yurttaşlarla işbirliği yapmalı, gönüllüğü yangın gözlemciliği ve köy yangın koruculuğu kurulmalıdır.
Yangın alanlarında sivil savunma güçleri gibi sivil yangın ekipleri kurulmalı ve bunlara devlet tarafından araç, gereç ve mali katkı sunulmalıdır. Neredeyse % 70’i faili meçhul halde kalan orman yangınlarının failleri bulunmalı ve cezalandırılmalıdır. Orman yangınlarının söndürülmesinde son derece önemli bir güç olan orman köylüsü her türlü destekle motive edilmelidir. Ve tabi ki, gerekli olan teknik donanım sağlanmalıdır. Yeni uçaklara ve helikoptere ihtiyaç bulunduğu halde, hükümet ve ilgili kurumlar bu konuya gereken duyarlılığı göstermemektedir.
Sonuç olarak orman yangınları kadere bağılı bir konu değildir. Alınacak tedbirlerle önlenebilir bir yangın türüdür. Yeter ki, devlet, hükümet ve toplum bu konuya gereken duyarlılığı göstersin!..
- Siyasal Önderlikler ve Sosyalizm Anlayışı – Şaban İba - 14 Haziran 2024
- Eğitimde müfredat sorunu! - 26 Mayıs 2024
- Solun Durumunu Yeniden Düşünmek! - 20 Mayıs 2023