Öğrenmeyi Öğretebilmek

Sokrates Öğretmenlere der ki; Öğrencilerinize bir şey öğretmeyin, onları düşünmelerini sağlayın. Çünkü onlar düşünmeye başlarsa zaten kendi çabalarıyla öğrenirler. Ve çaba sonucu öğrenilen bilgi, en kalıcı bilgi olur. Asla silinmez..!

Margaret Mead derki; Çocuklara ne düşünecekleri değil, nasıl düşünecekleri öğretilmeli.

Öğrenme, bireyin yaşantılar sonucu davranışlarda meydana gelen uzun süreli değişmelerdir. Bir bilgi ve becerinin, öğrenme sayılması için davranışta değişiklik yapması ve davranıştaki değişikliğin uzun süreli olması gerekmektedir. Bir şeyin öğrenilmiş olması demek bireyde davranış değişikliği oluşması demektir. Öğrenme, anne karnından başlayıp ölüm anına kadar devam eden bir süreçtir. Hatta ölüm anında bile birey ölümü öğrenir.

Öğretmen ise bir bilim dalını, bir sanatı, bir tekniği veya belli bir bilgiyi öğretmeyi kendisine meslek edinmiş kimsedir. Bu mesleğe de öğretmenlik denir. Öğretmenler toplumun eğitim hedefleri doğrultusunda bireylere eğitim ve öğretim sunar.

Öğretmenliğin temelini öğrencilerle birebir iletişim oluşturur. Bu nedenle, öğretmenin mesleki yeterliliği kadar kişisel özellikleri de ön plana çıkar. Güçlü bir iletişim yeteneğine sahip olmak, temel eğitimcilik niteliklerini sahip olmak, İyi çalışma alışkanlıkları, güvenilirlik, dakiklik gibi nitelikleri işinin bir parçası haline getirmek, öğrenci davranışlarını yönetme yeteneğini göstermek, disiplin sorunlarına müdahale etmek ve çözmek, dili, sözlü ve yazılı olarak doğru kullanmak Liderlik niteliklerine sahip olarak, iyi bir rol model olmaktır.

Çağdaş eğitim anlayışına göre yukarıda belirttiğimiz nitelikler dışında öğretmenin en önemli niteliklerinden bir tanesi de öğrenmeyi öğretebilmektir. Çağımızda bilginin değişkenliği ve bilimdeki hızlı gelişmenin bu bilgiyi sürekli olarak yenilediği, geliştirdiği günümüzde “Hangi bilgiyi öğreteceğiz? Nasıl öğreteceğiz?” sorunlarıyla karşı karşıya kalınmıştır. Bunun paralelinde “Bilginin aktarılması giderek bir amaç olmaktan çok, bir yöntem sorunu” haline gelmiştir. 

Bu çerçevede günümüzde “öğrenmeyi öğretmek” kavramı sıklıkla karşılaştığımız bir kavramdır. Çocukların yaşamında öğrenme becerisinin kazanılması söz konusu bile değilken öğrenmeye karşı isteğin ve arzunun oluşması, öğrenme biçimlerinin farkına varılması ve her çocuğun bireysel farklılıklarını gözeterek öğrenme biçiminin planlanması okuldaki başarı ve yaşamsal beceriler konusunda önemli bir etkiye sahiptir. 

Öğrenmeyi öğretme, eğitimcilerin, eğitim sorunlarına objektif gözle bakmalarına bağlıdır. Öğretmen ne öğreteceğinin ve nasıl öğreteceğinin bilincinde olmak zorundadır. Yaratıcılığını kullanarak, gerekli öğretim yöntemini iyi belirlemelidir. Öğretmenin kullandığı öğretim tekniklerinin iyi isabet etmesi, öğrenme-öğretme sürecinde önemli bir zorunluluktur. 

Öğretmen, eğitimin sevgi boyutuna ne kadar hizmet edebiliyorsa, öğrencisini öğrenme faaliyetine o kadar çok yaklaştırıyor demektir. Önemli olan her şeyi öğretmek değildir. Öğrenciye kendisi için yararlı olan bilgileri öğrenmesinde öncelik tanımaya da çalışılmalıdır. Öğrencinin öğrenmeye yaklaşması, öğrenmeyi öğrenmesine bağlıdır. 

                    Öğrenmeyi öğrenen öğrenci bilginin geniş yelpazesinde mutlaka bir yerlere ulaşacaktır. İşte bunun için, eğitimde bir öğrenmeyi öğretmeyi geliştirmeye ihtiyaç vardır. Bu amaç öğretmenlerce uygulandığı süreçte, eğitimde nitelik arayışları ve ufukları uzakta olmaktan kurtulacaktır.

Arslan ÖZDEMİR