Türkiye’de DoÄŸum Oranları ve Demografik DeÄŸiÅŸimler

Türkiye Ä°statistik Kurumu’nun (TÜİK) 2023 yılına ait doÄŸum istatistikleri, ülkenin demografik yapısında önemli deÄŸiÅŸikliklerin yaÅŸandığını gösteriyor. TÜİK verilerine göre, Türkiye’de toplam doÄŸurganlık hızı, yani bir kadının yaÅŸamı boyunca dünyaya getirdiÄŸi ortalama çocuk sayısı, 2001 yılında 2,38 iken, 2023 yılında 1,51’e düşmüş durumda. Bu düşüş, nüfusun yenilenme düzeyinin altında bir seviyeye iÅŸaret ediyor ve Türkiye’nin demografik geleceÄŸi açısından çeÅŸitli sonuçlar doÄŸuruyor.

Doğurganlık hızındaki bu düşüşün hem ekonomik hem de sosyolojik nedenleri bulunuyor. Ekonomik faktörler arasında, derinleşen geçim sıkıntısı ve ekonomik belirsizlikler yer alırken, sosyolojik nedenler arasında eğitim düzeyinin artması ve bireysel olanakların genişlemesi gibi faktörler bulunuyor. Özellikle ekonomik kriz dönemlerinde doğum oranlarında gözlemlenen düşüşler, insanların çocuk sahibi olma kararlarını ertelemelerine yol açabiliyor.

TÜİK verileri, Türkiye’nin büyük kısmında ailelerin doÄŸurganlıklarını planladığını ve çocuk sahipliÄŸi normunun 1-2 çocuÄŸa düştüğünü gösteriyor. Bu durum, toplumun doÄŸurganlık davranışının deÄŸiÅŸtiÄŸini ve giderek tek çocuk yapma tercihine yaklaşıldığını iÅŸaret ediyor.

Ä°statistiklerde öne çıkan diÄŸer verilere göre, doÄŸurganlık hızının en yüksek olduÄŸu iller Åžanlıurfa, Şırnak ve Mardin iken, en düşük olduÄŸu iller Bartın, Zonguldak, Karabük ve Kütahya olarak saptanmış. Ayrıca, doÄŸum yapan annelerin ortalama yaşı 29,2’ye yükselmiÅŸ ve doÄŸum oranlarının en yüksek olduÄŸu yaÅŸ aralığı 25-29 olarak belirlenmiÅŸ.

Bu veriler, Türkiye’nin demografik yapısının nasıl deÄŸiÅŸtiÄŸini ve bu deÄŸiÅŸimin toplumsal ve ekonomik sonuçlarını anlamak için önemli ipuçları sunuyor. Nüfus politikaları ve sosyal hizmetlerin planlanmasında bu tür istatistiksel verilerin dikkate alınması, ülkenin geleceÄŸi için hayati önem taşıyor. DoÄŸum oranlarındaki düşüş, eÄŸitim, saÄŸlık, emeklilik ve sosyal güvenlik sistemleri üzerinde uzun vadeli etkiler yaratabilir ve bu nedenle, politika yapıcıların ve araÅŸtırmacıların bu konuya özel bir dikkat göstermeleri gerekiyor.

NHY / TÜİK