DİSK-AR: Dar Gelirlinin Gıda Enflasyonu %86’ya Ulaştı, Resmi Oranın İki Katı

DİSK-AR’ın raporu, TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarının toplumun farklı gelir gruplarında nasıl farklı hissedildiğine dikkat çekerek ekonomik adaletsizliği gözler önüne seriyor. TÜİK, Ekim 2024 enflasyonunu yıllık %48,58 olarak bildirirken, DİSK-AR’ın verileri özellikle dar gelirli kesimin enflasyonu çok daha yüksek bir seviyede yaşadığını ortaya koyuyor. Raporda, dar gelirli grupların gıda enflasyonunu %67 ile %86 arasında hissettiği belirtiliyor. Oysa resmi gıda enflasyonu %45,3 olarak açıklanmıştı, yani hissedilen oranlar neredeyse iki kat daha yüksek.

Gelir Gruplarına Göre Gıda Enflasyonu Farkı

DİSK-AR’a göre, en yoksul %20’lik kesimde gıda enflasyonu %86,3 gibi çarpıcı bir seviyeye ulaşmış durumda. Buna karşılık, en yüksek gelir grubunun hissettiği gıda enflasyonu %34,2. Yüksek gelir grubunun enflasyonu daha düşük seviyede yaşaması, tüketim alışkanlıkları ve gelir dağılımındaki dengesizliği de yansıtıyor. Bu durum, gelir grupları arasındaki farkın yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda sosyal bir eşitsizlik yarattığını da işaret ediyor.

En Yüksek Artış Eğitim ve Konutta

Raporda, gıda haricinde eğitim ve konut gibi kalemlerde de ciddi artışlar olduğu belirtildi. Yıllık artış oranlarına bakıldığında eğitim harcamaları %93,6 ile ilk sırada, konut harcamaları ise %89,3 ile ikinci sırada yer aldı. DİSK, bu artışların toplumun farklı kesimlerini farklı oranlarda etkilediğine dikkat çekerken, “Enflasyon hedefi tutmuyor!” ifadesiyle hükümetin ekonomik hedeflerinden sapmalar yaşandığını vurguladı.

Bu verilere göre DİSK-AR, hükümetin %41,5 olan yıllık enflasyon hedefinin gerçekleşmeyeceğini öngörüyor. Öte yandan, TÜİK’in tüketici fiyat endeksi verilerini daha ayrıntılı açıklamaması, DİSK ve diğer bazı kurumların alternatif enflasyon hesaplamalarına yönelmesine neden oluyor.

Bu tür raporlar, ekonomik verilerdeki şeffaflık ihtiyacının yanı sıra, dar gelirli vatandaşların enflasyonun etkilerini daha ağır hissettiğini ve enflasyonun toplumsal eşitsizlikleri daha da derinleştirdiğini vurguluyor.