Türkiye’deki Üniversiteler: Eğitim kalitesi ve bilimsel üretimdeki sorunlar

Son yıllarda Türkiye’de üniversite sayısının hızla artması, eğitim alanında erişimi genişletme hedefine hizmet ettiği gibi, aynı zamanda ciddi sorunları da beraberinde getirdiği bir gerçek. Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) ve İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) tarafından hazırlanan raporlar, Türkiye’deki üniversitelerin içler acısı durumunu ortaya koyuyor. Artan üniversite sayısına rağmen eğitim kalitesinin ve bilimsel üretimin düşük seviyede seyrettiği vurgulanıyor.

OECD’nin 2023 Eğitim Gözlemleri Raporu, Türkiye’deki 15 yaş öğrencilerinin okuma, matematik ve fen bilimleri puanlarının OECD ortalamasının altında olduğunu gösteriyor. Bu durum, ülkedeki eğitim kalitesinin genel olarak düşük olduğunu işaret ediyor.

ODTÜ Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin (SAM) “Türkiye’de Üniversitelerin Durumu: Sorunlar ve Çözüm Önerileri” başlıklı raporunda, Türkiye’nin eğitim sisteminin karşı karşıya olduğu temel sorunlar şöyle sıralanıyor:

Üniversite sayısı ve dağılımı: Türkiye’de son yıllarda üniversite sayısındaki hızlı artış dikkat çekiyor. Ancak bu artışın, eğitim kalitesini yükseltmek yerine düşürdüğü belirtiliyor. Üniversitelerin fiziki altyapısı, akademik kadrosu ve araştırma bütçesi yetersiz kalmış durumda. Üstelik, üniversitelerin coğrafi dağılımı da dengesizlik gösteriyor; bazı illerde birden fazla üniversite bulunurken, bazı illerde hiç üniversite bulunmuyor.

Akademik personel sayısı ve niteliği: Türkiye’deki ortalama bir üniversitede bulunan öğretim üyesi sayısı dünya ortalamasının çok altında. Ayrıca, akademisyenlerin yüzde 60’ı doktora derecesine sahip değil. Akademik teşvik sistemi ise araştırma yapmak yerine makale sayısını artırmaya yönelik olarak işliyor.

Araştırma bütçesi ve altyapısı: Türkiye’de araştırma ve geliştirme harcamalarının GSYH’ye oranı düşük seviyede seyrediyor. Üniversitelerin laboratuvar, kütüphane, araştırma merkezi gibi altyapıları da yetersiz durumda.

Özerklik ve akademik özgürlük: Üniversitelerin özerkliği ve akademik özgürlüğü ciddi şekilde sınırlı. Rektörlerin siyasi atamalarla belirlenmesi ve akademisyenlerin ifade özgürlüğünün kısıtlanması, bilimsel tartışma ortamının zayıflamasına neden oluyor.

İTÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nin (İİBF) raporunda da Türkiye’deki üniversitelerin dünya sıralamalarındaki konumu incelenmiş ve üniversitelerin yüzde 80’inin ilk 1000’e giremediği belirtilmiş. Raporda, üniversitelerin yaşadığı sorunlar detaylı bir şekilde ele alınmış ve “Bu üniversitelerde nasıl bilim yapılacak: Tel tel dökülüyorlar” başlığı altında vurgulanmış.

Bu raporlardan çıkan sonuçlar, Türkiye’deki üniversitelerin eğitim kalitesi ve bilimsel üretimde karşı karşıya olduğu ciddi sorunları gözler önüne seriyor. Ancak bu sorunlar çözülebilir nitelikte. Üniversitelerin kalitesini yükseltmek, akademik personel sayısını ve niteliğini artırmak, araştırma bütçesini ve altyapısını geliştirmek, özerklik ve akademik özgürlüğü sağlamak için atılacak adımlarla Türkiye’nin eğitim alanındaki potansiyeli daha iyi şekilde değerlendirilebilir.

NHY, Deniz Çınar 

Bu yazının hazırlanmasında, ODTÜ SAM’ın “Türkiye’de Üniversitelerin Durumu: Sorunlar ve Çözüm Önerileri” ve İTÜ İİBF’nin “Türkiye’de Üniversitelerin Durumu: Eğitim Kalitesi ve Bilimsel Üretim” raporlarından yararlanılmıştır…