Öğrencileri Sevmek Her Yanlışına Göz Yummak Değildir

“Sevgi, her zaman onaylamak değil, her zaman doğruyu göstermektir.”

Özellikle Özel okullarda öğretmenlerden sürekli istenen bir şey vardır. Lütfen öğrencileri seviniz, onlara müdahale etmeyiniz denilmektedir. Öğrencilere müdahale edilmedikçe hem okulun disiplini hem öğrencinin disiplini bozulmakta, akademik başarı gittikçe düşmektedir.

 Eğitim süreci, bireyin hayatında derin izler bırakan, kişisel ve akademik gelişimini doğrudan etkileyen kritik bir dönemdir. Bu süreçte öğretmenlerin rolü, sadece bilgi aktaran kişiler olarak değil, aynı zamanda rehberlik eden, öğrencilerin sosyal ve duygusal gelişimlerine katkı sağlayan bireyler olarak da önemlidir. Ancak, öğretmenlerin öğrencilere olan sevgisi ve ilgisi, onların her hatasına göz yummayı gerektirmez. Aksine, sağlıklı ve dengeli bir eğitim ortamı oluşturmak için belirli sınırların ve disiplinin varlığı şarttır.

Sevgi ve Disiplinin Dengesi

Öğrencileri sevmek, onların bireysel farklılıklarına saygı göstermek ve potansiyellerini en üst düzeye çıkarmak için çaba sarf etmek anlamına gelir. Ancak bu sevgi, öğrencilerin her türlü yanlış davranışını hoş görmekle karıştırılmamalıdır. Disiplin, eğitim sürecinin olmazsa olmaz bir parçasıdır ve öğrencilerin sorumluluk duygusu geliştirmelerine, doğru ve yanlış arasındaki farkı öğrenmelerine yardımcı olur.

Disiplin, ceza vermek anlamına gelmez; aksine, öğrencilere belirli kuralları ve sınırları öğretmek, bu kurallara uyulduğunda pozitif geri bildirimde bulunmak ve uyulmadığında da uygun ve yapıcı geri bildirimlerle yönlendirmek demektir. Bu yaklaşım, öğrencilerin kendilerini güvende hissetmelerini sağlar ve onların davranışlarını daha iyi kontrol etmelerine yardımcı olur.

Öğretmenin Rehberlik Rolü

Öğretmenler, öğrencilerin hem akademik hem de sosyal becerilerini geliştirmelerinde rehber rolü üstlenirler. Bu rehberlik, öğrencilere doğruyu yanlışı öğretirken onların kişisel gelişimlerini desteklemeyi de içerir. Öğrencilerin yanlış yaptıkları durumlarda, öğretmenlerin bu hataları görmezden gelmesi, öğrencilerin aynı hataları tekrarlamalarına ve hatta bu davranışları normalleştirmelerine yol açabilir.

Öğretmenlerin, öğrencilerinin hatalarını düzeltmek için yapıcı eleştirilerde bulunmaları, bu hataların nedenlerini anlamalarına ve gelecekte benzer hataları önlemelerine yardımcı olur. Bu süreçte önemli olan, eleştirinin yıkıcı değil, yapıcı olması ve öğrencilerin kendilerini değerli hissetmelerini sağlamaktır. Öğrencilerin özgüvenlerini zedelemeden, onları doğru yönlendirmek, öğretmenin sevgi ve disiplin arasındaki dengeyi kurabilme becerisine bağlıdır.

Sağlıklı İletişim

Sağlıklı bir eğitim ortamı, açık ve dürüst iletişim üzerine kuruludur. Öğrencilerin kendilerini ifade edebilmeleri, duygularını ve düşüncelerini paylaşabilmeleri, onların kendilerine olan güvenlerini artırır. Öğretmenlerin, öğrencileriyle empati kurarak, onların duygusal ihtiyaçlarını anlamaları ve bu ihtiyaçlara uygun şekilde karşılık vermeleri, eğitim sürecinin verimliliğini artırır.

Açık iletişim, öğrencilerin yanlışlarını anlamalarına ve bu yanlışlardan ders çıkarmalarına yardımcı olur. Öğretmenlerin, öğrencilerle birebir ilgilenerek, onlara değer verdiklerini göstermeleri, öğrencilerin motivasyonlarını artırır ve akademik başarılarını olumlu yönde etkiler.

Öğrencileri sevmek, onların her yanlışına göz yummak değildir. Sağlıklı bir eğitim ortamı, sevgi ve disiplinin dengeli bir şekilde bir arada olduğu bir ortamdır. Öğretmenlerin rehberliği, yapıcı eleştirileri ve sağlıklı iletişim becerileri, öğrencilerin hem akademik hem de kişisel gelişimlerine büyük katkı sağlar. Eğitim sürecinde sevgi, sabır ve disiplinle hareket eden öğretmenler, öğrencilerinin gelecekte başarılı ve sorumluluk sahibi bireyler olmalarına yardımcı olurlar.