2 Mayıs sabahı işlere gidildi mi?
Dün işçinin, emekçinin bayramıydı ya…
Bugün her şey aynı mı?
Kaçınız berbat bir yönetici ya da işverenle çalışıyorsunuz?
Dünya üzerindeki her türlü haksızlıktan sistem asıl suçlu gibi görünse de sistemi yaratan ve yürüten mekanizma olan “insan” asıl suçludur.
Çünkü insan hayvanı yanlış şekillenmiş bir organizmadır.
Ne kadar yanlış şekillendiğini görmek için eline biraz para, biraz yetki verin…
Tekrar soruyorum kaçınız berbat bir yönetici ile çalışıyorsunuz, çalıştınız…
Bu yönetici için bir şirkette, bir oluşumda çalışıyor olabilirsiniz…
Yakın bir arkadaşınız, kardeşiniz ve hatta babanız bile olabilir o berbat yönetici…
İnsanın işe gelme isteğinin de, yaptığı işin de, huzurunun da, mutluluğunun da ağzına eder bu tarz insanlar… Ve bu iş karşılığı alınan para ve sosyal haklar kadar önemlidir.
Bu tarz yöneticiler kendisini sorunların anlık çözümlerine ve önemlisi oluşan hiç bir problemin kaynağı olarak görmemeye adamıştır. Hiçbir sorumluluk almaz,politiktir, kaypaktır. Samimi değildir, işine geleni beyan eder…
Sizin alakanız olmayan işleri bir anda elinize tutuşturur. O an yaptığınız iş piç olur, kendi vermediği için fazla da sallamaz. Ya da üstünüze vazife olmayan bir dolu şeyi yaparsınız size onlar sizin işinizmiş gibi davranıp bir de hesap sorar…
Genelde bir çok yönetici üstten gelen telefonlarla ve daha yüksek bir birimden gelen baskılarla sürekli sıkıştırılan bir adamcık olduğu için, acil bir işte dakika başı bilmem kim arıyor, ne oldu diye soruyor der. Hem işe gitmez, hem iş öğretir…
Bazen gidip yanağından bir makas almak, “otur kendin yap yavrum” dedikten sonra ceketinizi sırtınıza atıp halay çekerek çıkmak istersiniz kapıdan. Genelde de zaten afra tafra yaptığı iş onun yerine sizin yaptığınız iştir.
Bir çoğu kişisel eğitim şeyleri alırlar. İdari eğitim alırlar. Liderlik eğitimi alırlar.
“A be mal, o kadar eğitime gittin, stres yönetimi, kişisel imaj, eşşeğin şeysi idaresi, hiç mi bir bok bilmiyorsun hala” diyesi gelir insanın.
Bir kısmı da hiç bir şekilde eğitilmek istemezler çünkü onlar herşeyi biliyorlardır. Zaten doğuştan bilerek doğmuşlardır. Bir çoğu gerçekten bir sorun ilettiğinizde ağız kalabalığı yaparlar. Ya da birini, bir şeyleri suçlarlar… Dedim ya kaypaklık ve yalan başlıca bir yönetici meziyetidir.
Bir çoğu harika olduklarını düşünüp, bir de size olası idareciliğiniz de nasıl olmanız gerektiğini anlatırlar. Her şeyi siz idare ediyorken üstelik. Ya sabır çekersiniz…
En önemli özellikleri üstlerinden suç atmaları ya da çok kapıya sıkışırlarsa “evet suç benim” demeleri ama bu sorun değil diye devam etmeleridir. Bu adamların en iyi bildiği şey suçu üzerinden atmanın logaritmalarıdır.
Bazılarını işten ayrılsanız da hayatınızdan atamazsınız çünkü “babanızdır”
Kendi kötü idareciliğine bakmadan size nasıl idareci olunacağı dersi verirler üstelik. Başarı diye size yutturmaya çalıştığı aslında sizin tüm yaşamınızı kaplamış başarısızlıklarıdır. Yüzlerce yanlışıyla şekillenmiş bir hayatınız varken size kalkıp nasıl” adam” olacağınızı anlatır.
Kötü yöneticilerin ortak özellikleri gerçekten doğruyu söyleyene değil kendisine “sen haklısın” diyene prim vermeleridir. Çünkü kötü bir yöneticinin en çok ihtiyaç duyduğu şey poposunun kaldırılmasıdır,bilmemneresinin yalanmasıdır…
Sizin karakteriniz buna uygun değilse evladı olsanız siz iyi eleman değilsinizdir.
En büyük ortak özellikleri dakika başı “benim egom yoktur” demeleridir… Oysa koca bir ego yığınıdırlar.
Yirim ben onların şirin egolarını, hatta yüzlerine vururum. Çünkü ne müdanam vardır, ne de tahammülüm…
Çözüm; bir kaçını Konak meydanında asmaktır. Ya da yanlarından hızla kaçmaktır. Çünkü sizi de kendilerine benzetme ihtimalleri yüksektir… Benzeyemeyenlerdenseniz çok eğlenirsiniz yanlarında… bu uzun kelimeyi bile kurmak eğlencelidir…
İşin en korkunç yanı çıkarı olan sever gibi yaptığı için seviliyor hissiyatı duymalarıdır… Oysa sevilmediklerini için için bilirler… Ama ilginçtir hiç bir şeyin farkında değil gibi davranırlar…
Bunları devlet yönetenleri vardır. Sakin itibar etmeyiniz derim… Çünkü bu tarz insanlar “izm” ler üstü, ötesi bir arsızlıkla sıvanmışlardır. Ne yapsanız bir işe yaramaz… Tarih verir cevabınızı…
İyi çarşambalar sayın bi büyüklerimiz…
Çok da şey yapmayın malum hayat bu geçici sel alır….
- “Aidiyet” Ait Olmanın Tadının Kaçtığı Şeyler - 23 Aralık 2019
- Dedikodu - 17 Ekim 2019
- Anne var, anne var… - 19 Eylül 2019