Marksizmi dogmatik ya da mekanik olarak yorumlayanlar, diyalektik materyalizme ulaşmada yolda kalmışlardır. Sosyalist önderlerin materyalizmi diyalektik anlayışla yorumlayıp, canlı bir organizmayı inceler gibi inceleyip, marksizmin bilimsel bir hakikat olduğunun sonuçlarına varmaları bu yüzdendir.
Alman felsefesinin; Kant, Hegel vd. bağlamında ele alınıp, diyalektik yaklaşıma yakın, yeni bir yön kazandırmaları bu yüzdendir. Materyalizmin diyalektik yöntemle yoğrulması Marks’ın önderliğiyle; diyalektiğin doğa bilimlerine uyarlanması, materyalizmi devrim düşüncesiyle bütünleştiren insan ve doğa ilişkisinin temel gelişimidir.
Mantık felsefesi olarak, gerçekliğin 17. ve 18. yüzyıllarda dışa vurumu bir tesadüf değildir. İnsanlığın ilkel tarihinden sonra, toplumların tarihi, sınıfların ve onların acı mücadelelerinin tarihidir.Her tarihsel aşamada toplumsal düzenlerin yeni toplumsal düzenlerle çökerek yer değiştirmesi; kurulu toplumsal düzenin sınıflı yapısından dolayı, bir öncekine göre egemenlerin, her yeni toplumsal düzende egemenliklerini daha çok güçlendirdiğini göstermektedir. Bu nedenle her yeni toplumsal düzende ezen ile ezilen çelişkisi her zaman artmıştır.
- yüzyılda feodalizmin ideolojik ve ekonomik yapısının çöküşü; Fransız devrimine ilişkin bir dönemde, toplumsal kültüre yeni bir içerik kazandırarak kapitalist kültürü doğurmuştur. ” Richardson, Fielding, Swift vd. olan realist sanatın yazarları, kültürel değişimin maddi koşullar öncülüğünde nasıl yeni bir boyut kazandığını eserlerinde işlemişlerdir.
Sanatın, politikanın ve kültürün üretici güçler ve üretim ilişkilerine göre evrimleşmesi; Marksizm’in canlı organizmayı ele alarak madde ile diyalektik yönteme göre nasıl şekillendiğini ispatlamaktadır. Evet!.. Marksizm’in teorileştirdiği gibi, gerçekliğin özü, diyalektik yöntemle toplumsal çözümlemedeydi.
Materyalizmin ancak madde gerçekliği üzerinden gelişmesi; tarihselliği boyunca insan ve doğa hakikatini bilimsel zemini olmuştur. Bu nedenle doğayı ilham alarak ilerleyen insanlık, gerçeklik ve yaratıcılık konusunda emeğin öznesi olmuştur. Maddi bir gücün insan beynine yansımasıyla oluşan simgeler, topluma ilişkin politik, kültürel ve ekonomik ilişkilerin düşünce kaynağı ve düzen hazırlayıcısı olurlar.
Bilinç tarafından yaratılan düşüncenin aktarılabilir ve paylaşılabilir olması; nesilden nesile insan hayatında canlıcılık fikrinin güçlenmesini sağlarken, insan algısında ruh kavramının da oluşmasını sağlamıştır. Böylelikle inanç zeminine yer hazırlayan obje, önceleri toplum hayatında bilimsel bilincin zayıflığından dolayı, fetişizmi doğuran ana etken olmuştur. Bu nedenle fetişizmin dogmatizme sırtını yaslayarak bilime kafa tutması, insanlık hayatında metafiziğin kurumlaşması olmuştur.
Yeryüzünün efendilerinin, toplum normlarını idealizme göre belirlemeleri, insanlık tarihiyle birlikte ilerleyen sınıfsal sorunların yasalarından kaynaklanmaktadır.
Özneyi ezerek, nesnel koşulların çelişkilerini çoğaltan idealizm; materyalist felsefesinin insanlık hayatında yeterince yaygınlaşmadığını; doğa ve insanlığın çelişkilerinden yola çıkarak bizlere anlatmaktadır. Sınıflı toplumlarda değişmezliğe olan inancın kaderciliği;
toplumsal bir norm hâline dönüştürmesi, yine materyalist felsefenin anlaşılmaması ve bunun yanında mekanik ve dogmatik olarak yorumlanmasından kaynaklanmaktadır. Hegel’in felsefesini kaldığı yoldan ilerletip, çığır açtıran Marks ve Engels, hem Alman felsefesine hem de sanayi devriminin geleceğine kalıcı ve sarsılmaz olan materyalizmi, büyük bir ustalıkla hazırlamışlardır.
- Devletin politika anlayışı - 1 Ağustos 2022
- Popülist siyaset - 25 Temmuz 2022
- Atatürkçülük - 18 Temmuz 2022