Batılı siyasetçiler Hamas’ı eleştirirken en ağır ifadeleri kulanmaktan hiç çekinmezken, İsrail söz konusu olduğunda ürkek davranıyorlar. Eleştirenler de dolaylı eleştirmeyi seçiyor. Lüksemburg Dışişleri Bakanı’da aynı yöntemi kullandı. Bu dil ne yazık ki, batı medyasına da hakım.
İsrail Hükümeti, Hamas’ın vahşi terör saldırılarına karşılık olarak Filistin bölgelerinde hedeflere hava saldırıları düzenlemekle yetinmeyip bir kara hareketi başlatmak için Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki sakinlere bölgeyi terk etme çağrısında bulundu. Gerçekleşmesi neredeyse imkansız olan bu çağrı karşısında batı medyası ve siyasetçilerinden ürkek itirazlar ve karşı çıkışlar geldi.
Bu cılız karşı çıkışlardan biri, Lüksemburg Dışişleri Bakanı Jean Asselborn’dan geldi. Asselborn, yayınlanan bir açıklamada bu durumu “derin endişe verici” olarak nitelendirdi. Birleşmiş Milletler, kuzey Gazze Şeridi’nin tahliye edilmesinin “yıkıcı insani sonuçlar olmadan mümkün olmadığı” konusunda uyarıda bulundu .
Asselborn ayrıca İsrail Hükümetinin Gazze Şeridi’ni tamamen kuşatma planını da sert bir şekilde eleştirdi. İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, kendi ifadesine göre Gazze Şeridi’ne “tam bir kuşatma” emri verdi. İsrail medyasına göre Gallant, “Elektrik, gıda, yakıt olmayacak. İnsanlık dışı varlıklarla savaşıyoruz ve buna uygun şekilde hareket ediyoruz.” şeklinde konuştu.
Gerginliği azaltma çağrısı
Gazze Şeridi, dünyanın en yoğun nüfuslu bölgelerinden biri olup, 360 kilometrekarelik bir alanda iki milyondan fazla insan yaşamaktadır. Gazze Şeridi’ndeki insanlar, Asselborn’a göre “tuzağa düşmüş durumda ve hava saldırılarına karşı savunmasız.”
Asselborn, Hamas’ın “iğrenç saldırılarını” kınarken, İsrail’in kendini savunma hakkını teyit etti ve İsrailli rehinelerin koşulsuz serbest bırakılmasını talep etti. Aynı zamanda “gerginliği azaltma ve düşmanlıklara son verme” çağrısında bulundu. İsrail’den, “uluslararası hukuka tam uyum içinde hareket etmelerini ve sivil halkın korunmasını sağlamalarını” istedi.
Hukuki yükümlülükler
Asselborn, “Gazze’deki sivil halk Hamas değil ve onların zulmünden kolektif olarak sorumlu tutulamaz ve cezalandırılamazlar.” dedi. “Filistin halkına yönelik hayati insani yardımın sürdürülmesi gerekmektedir.”
Avrupa Birliği’nin en deneyimli Dışişleri Bakanlarından biri olan Asselborn, İsraillilerin son zamanlarda şiddetin kaynağı olduğunu da belirtti. Batı Şeria’da, yerleşimcilerin artan şiddeti ve Filistin topluluklarının zorla yerinden edilmesinin “endişe verici bir boyuta ulaştığını” belirtti. Asselborn, İsrail’in işgal gücü olarak, askeri operasyonlar sırasında bile sivil halkın korunmasını sağlama yükümlülüğü olduğunu vurguladı.
Asselborn’un İsrail’den uluslararası hukuka saygı göstermesini istemesi yalnızca kendisine özgü değil – diğer Batılı ülkeler daha geri planda rahatsızlıklarını ifade etseler de. Bu, Perşembe günü NATO Savunma Bakanları toplantısında açıkça ortaya çıktı, burada Gallant, Hamas teröristlerinin iğrenç eylemlerini içeren bir video gösterdi. Katılımcılar, bu durumun İsrail’in sert tepkisini haklı çıkarmaya ve eleştiriyi önlemeye yönelik bir girişim olarak değerlendirdi. Diplomatların ifadesine göre, Gallant, karşı saldırılarda orantılı bir yaklaşım benimsemeleri konusunda NATO ülkeleri tarafından gizli toplantıda uyarıldı.
Bu, toplantının ardından kamuoyuna da yansıdı. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, İsrail’in kendini savunma hakkına sahip olduğunu belirtti ancak “sivillerin korunmasının kaçınılmaz olduğunu” vurguladı. Benzer bir şekilde, ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, İsraillilerin “vatandaşlarını koruma hakkına sahip olduklarını” söyledi, ancak “orantılı bir şekilde hareket etmelerini beklediklerini” belirtti. Daha önce, ABD Başkanı Joe Biden da uluslararası hukuka saygı göstermesi gerektiğini vurgulamıştı.
Eleştiriler aynı zamanda insan hakları örgütü Oxfam‘dan da geldi. Gazze Şeridi için tahliye emrinin “tamamen insafsızca” olduğu ve uygulanamayacağı belirtildi. Oxfam İcra Direktörü Amitabh Behar, İsrail Hükümeti’nin bu emri derhal geri çekmesi gerektiğini belirtti. Hastanelerin, başka bir yere gitme şansı olmayan kadınlar, çocuklar ve yaşlılarla dolu olduğunu söyledi. Diğer herkes için de “gıda, su ve barınak olmadığını” belirtti. Behar, İsrail’in insani uluslararası hukuka uyması gerektiğini belirtti ve “askeri ve sivil hedefler arasında ayrım yapmalıdır” dedi.