Kendi içimize bakmayı bilmek

Demek oluyor ki belli bir davranış kalıbını benimseyerek bizimle ilişki kuran kişilere olan kızgınlığımız, öfkemiz kendi içimize bakamamanın sonucudur. Çünkü kendi içimize bakmayı öğrendiğimizde benzer davranış kalıplarına kendimizin de sahip olduğunu görmüş oluruz.

Belli bir davranış kalıbına sahip olmanın nedenlerinden birinin kapalı bir toplumda ve o kapalı toplumun ötekileştirilmiş, ayrıştırılmış  bir grubun, bir inancın, etnik bir yapının sınırları içerisinde şekillenmiş olmasıdır. Bu şekillenme çocukluk dönemine denk geldiği içindir ki kişilik özelliklerinin temelini oluşturur. Ait olduğu toplumun tarihsel şekillenmesinin yansımasıdır anlatılmak istenen. İkinci bir neden ise demokratik bir eğitim sisteminin olmamasıdır. Tek yönlü düşünmeyi, inanmayı önümüze dayatan, merkezinde insan olmayan  bir eğitim sisteminin olmasıdır. O eğitim sisteminde bütün inançlara, düşüncelere, etnik yapılara yaşama  hakkı tanınmadığı için, eğitim sistemi tek bir inancın, ırkın, ideolojinin egemenliğini merkez kabul etmiş dairesel bir döngüye dönüşür. Eğitim sisteminin amacı, bu dairesel döngünün daha geniş bir toplum kesimini süpürmesi için dairenin yarıçapını büyütmektir. Bunun da yolu tekleştirme politikasındır, yani asimile ederek ya da  zora başvurup devre dışı bıraktırarak dönüştürme.

Dış dünya iç dünyamızı baskılayıp etkisizleştirdiği için iç dünyamız beslenemeyip, cüce kalır. Yeterince güçlenemeyen benliğimiz kendi içinde kendine doğru yolculuk yapmayı da bir türlü başaramaz ve sistemin ona empoze ettiği davranışı aynen yansıtmaya başlar. Giderek tek yönlü düşünen kişilere dönüşürüz. Öncelikle bu değişim dönüşüm çocukluk dönemine denk geldiği için de hayatımızın tüm evrelerini etkiler. Psikolojik sorunlarımızın, depresyonlarımızın, algıda yanılgılarımızın, paranoyalaşmamızın temelleri böylelikle bu dönemde atılmış olur. Durum böyle olduğu için de yaşadığımız her türü sorunun çözümü, bu sorunları yaratan duyguları ve bu duyguların kökenindeki yaşantıların ne olduğunu bilmek gerekiyor.  Psikologların, insanların psikolojik sorunlarını çözebilmek için yaptıkları terapilerde kişilerin çocukluk dönemlerine yolculuk yapmak istemeleri bu yüzdendir. Çünkü çok şeyin temeli çocukluk döneminde atılmaktadır. Bunu birey olarak bilemediğimiz, bilmek için de eğitimini alamadığımız için yanlışlığının farkına varıp değiştirme yolunu seçtiğimizdeki başarısızlık, bizi rahatsız eden davranışın kökeninde neyin yattığını bilemememizdir.

Peki, değiştirmeye niyetlendiğimiz davranışların kökeninde neyin yattığını bilsek de neden o davranışı değiştiremiyoruz?

Hani çabuk sinirlenen birisi, “artık çabuk sinirlenmeyeceğim” diyerek yola çıkıp, birkaç tavır değişliği yaptıktan sonra kritik anlarda yine sinirlenip patlamasının nedeni nedir?

Bu sorulara birlikte yanıt vermeye ne dersiniz canım dostlarım?

Sizden yanıtlar geldikten sonra ben de kendi yorumumu yapacağım.