Kadınların çevrimiçi platformlarda maruz kaldığı şiddet, hem bireysel hakları hem de toplumsal cinsiyet eşitliğini tehdit ediyor. Amnesty International’ın yeni raporu, bu sorunun küresel boyutlarını ve bireyler üzerindeki psikolojik etkilerini ortaya koyarken, Türkiye’deki duruma dair mevcut veriler bu sorunun yerel düzeyde de ciddi bir tehdit oluşturduğunu gösteriyor.
Küresel Durum: Çevrimiçi Şiddetin Boyutları
Amnesty International’ın araştırmasına göre, kadınların %23’ü çevrimiçi şiddet veya tacize maruz kalıyor. Kadınlar, çevrimiçi tehditler nedeniyle stres, kaygı ve panik atak gibi ciddi psikolojik sorunlar yaşadığını belirtiyor. ABD, Yeni Zelanda ve Avrupa ülkelerinde yapılan anketler, şiddetin genellikle anonim kullanıcılar tarafından işlendiğini ve mağdurların neredeyse yarısının (%46) bu saldırıları cinsiyetçi veya kadın düşmanı olarak nitelendirdiğini ortaya koyuyor.
Raporda, kadınların %41’inin çevrimiçi tehditler nedeniyle fiziksel güvenliğinin tehlikede olduğunu hissettiği belirtiliyor. Sosyal medyada “doxxing” (kişisel bilgilerin izinsiz paylaşılması) gibi eylemlerle hedef alınan kadınların %26’sı, çevrimiçi şiddetin ailelerinin güvenliğini tehdit ettiğini düşünüyor. Daha da önemlisi, kadınların %76’sı bu tür saldırılar nedeniyle çevrimiçi davranışlarını sınırlamak zorunda kalıyor; %32’si ise fikirlerini özgürce ifade etmekten vazgeçiyor.
Türkiye’nin Durumu: Artan Tehditler ve Zayıf Önlemler
Türkiye’de çevrimiçi şiddet, kadınların kamusal alanda aktif rol üstlenmesini ciddi şekilde zorlaştırıyor. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı, bu konuda atılan en büyük geri adımlardan biri olarak değerlendiriliyor. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu’nun verilerine göre, Türkiye’de kadınların çevrimiçi şiddet mağduru olma oranı %30’un üzerinde. Sosyal medyada kadın haklarını savunanlar, özellikle kadın gazeteciler ve aktivistler, organize nefret kampanyalarının ana hedefi haline geliyor.
Kadınların dijital şiddetle mücadelesi, yerel kadın örgütlerinin çabalarıyla sürüyor. Ancak bu çabalar, çoğu zaman hükümetin ifade özgürlüğünü sınırlayan politikaları nedeniyle sekteye uğruyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu gibi gruplar, çevrimiçi tehditlere karşı cezai yaptırımların artırılması gerektiğini savunuyor.
Sosyal Medya Platformlarının Sorumluluğu
Amnesty International, sosyal medya şirketlerinin kadınların ifade özgürlüğünü koruyacak ve çevrimiçi şiddeti engelleyecek mekanizmaları devreye sokması gerektiğini belirtiyor. Rapor, kadınların %18’inin sosyal medya şirketlerinin bu konuda yetersiz kaldığını düşündüğünü gösteriyor. Twitter, Facebook ve Instagram gibi platformların topluluk standartlarını daha etkin bir şekilde uygulaması ve kullanıcıları güvenlik araçları konusunda bilgilendirmesi gerektiği vurgulanıyor.