İnsan en çok kendine sığınır, kendini bekler

Ben ısrarla ‘bir gece ansızın gelebilirim diyeni’ bekledim.
Sonsuzluk seremonilerinin samimiyetsiz olduğunu düğünlerde değil de, ayrılık duvarlarında, mahkemelerde gördüm.

Janjanlı pop hayatlar var, rüyamda bana çikolata uzatıyorlar.
Her ısırdığımda, bir dil cambazı beni ele geçirmeye çalışıyor.

Sürekli, ‘bak güzel kardeşim’ diyen o siyaset insanı,
aklını elime tutuşturmaya çalışırken,
ben aklımı gezdireceğim kağıttan kayığı arıyorum.
Tam yola çıkmışken şairlerin teknesine çarpıyorum.
Kendi aralarında devlet olmuş bu şairler gözüme çok kalabalık görünüyorlar. Bir an o elit kahkahalarıyla beni yutacaklarmış gibi geliyor.
İçimden 5 kere, ‘şairler iyidir’, yapmazlar öyle şeyler diyorum…
Ama nafile…
Kaçıyorum oradan.

Ben her zaman ansızın gidebilirim.
O ise bir gece gelecek bunu biliyorum..

Hem ben de ‘bak güzel kardeşim’ diye seslenebilmeyi isterdim.
Sesleniyorum o zaman; ‘bak güzel kardeşim’
Hayat hoşluklar ile boşluklar arasında seyir halindeyken,
ben bir gece ansızın gelmeni bekliyorum.
Ansızın…
İyi biliyorum ki; yarının hesabını yarına bırakırsın sen.
Tüm kâinatı izlerken, sadece o çarpışma anının hayâliyle ayakta duruyorum.

Ben düşlerim diye sızlanırken,
yarını senet altına alanlar tarafından kandırıldım.

Yarı yolda kaldım…

İhanet ise umurumda.

Arzu BURSA