İmamoğlu’nun Gözaltına Alınması: Alman Basını Nasıl Değerlendirdi?

20 Mart 2025

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun sabah saatlerinde evinde gözaltına alınması, uluslararası basında büyük yankı uyandırdı. Özellikle Alman medyası, İmamoğlu’na yönelik sürecin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi rakiplerini bertaraf etme çabası olarak değerlendirdi.

Almanya’daki çeşitli gazetelerde yer alan yorumlarda, Erdoğan’ın, en güçlü rakibinden çekindiği ve siyasi geleceğini güvence altına almak için İmamoğlu’nu saf dışı bırakmaya çalıştığı öne sürüldü. Aynı zamanda Almanya ve Avrupa’nın bu gelişmelere karşı verdiği tepkiler de mercek altına alındı.

“Bir Hırsızın ‘Hırsızı Yakalayın’ Çağrısı Kadar İnanılmaz”

Alman basınının önde gelen yayın organlarından Die Welt, İmamoğlu’na yönelik soruşturmaların hızla artmasına dikkat çekerek yöneltilen suçlamaları sert bir dille eleştirdi. Gazete, bu durumu “Bir hırsızın ağzından çıkan ‘Hırsızı yakalayın’ çağrısı kadar inandırıcı” sözleriyle değerlendirdi.

Ayrıca, İmamoğlu’nun gözaltına alınmadan hemen önce üniversite diplomasının iptal edilmesini ve Türkiye’de cumhurbaşkanlığı adaylığı için diploma şartının bulunduğunu hatırlatan gazete, “Erdoğan, kendi diplomasına dair süregelen şüpheleri hiçbir zaman tatmin edici şekilde gidermedi. Ancak hangi yönteme başvurursa başvursun, İmamoğlu ister serbest bırakılsın ister tutuklansın, ona karşı yürütülen bu savaş eninde sonunda İmamoğlu’nun siyasi kariyerine fayda sağlayacaktır” yorumunda bulundu.

“Türkiye Bir Kez Daha Fırtınalı Bir Dönemde”

Augsburger Allgemeine gazetesi, Erdoğan ve iktidar çevresinin kendi halkından korktuğunu öne sürerek, gözaltı sürecinin sadece İmamoğlu’na yönelik olmadığını, aynı zamanda kamuoyunun tepkisini bastırmaya yönelik geniş çaplı bir operasyonun parçası olduğunu belirtti.

Gazete, İstanbul’da dört günlük gösteri yasağı getirilmesi, şehir merkezine kurulan yoğun barikatlar ve internet erişiminin kısıtlanmasını, “Türkiye bir kez daha fırtınalı bir dönemle karşı karşıya” sözleriyle değerlendirdi.

Benzer şekilde Kölner Stadt-Anzeiger gazetesi, Erdoğan’ın İmamoğlu’ndan korkmasının haklı sebepleri olduğunu belirterek şu tespiti yaptı:

“Son yerel seçimlerde Erdoğan, İstanbul ve Ankara gibi büyük metropolleri kaybetti. Güneydoğuda da DEM Parti karşısında ağır yenilgiler aldı. Daha önce birçok belediye başkanını uydurma suçlamalarla görevden aldı ve yerlerine kayyumlar atadı. Şimdi ise popülerliği giderek artan İstanbul Belediye Başkanı hedefte. Üstelik birkaç gün içinde CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olarak ilan edilmesi bekleniyor. Bu da onu Erdoğan için en büyük tehdit hâline getiriyor.”

Almanya’nın Tepkisi ve Baerbock Eleştirisi

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock’un, İmamoğlu’nun gözaltına alınmasına “Demokrasiye ağır bir darbe” şeklinde sert bir tepki vermesi, Alman medyasında farklı yorumlara neden oldu.

Rhein-Neckar gazetesi, Baerbock’un açıklamalarını eleştirerek, diplomatik yolların daha etkili olabileceğini savundu. Gazete, “Baerbock’un söyledikleri doğru, ancak bunları yüksek sesle dile getirmek yerine, diplomasiye ağırlık vermek gerekiyor. Türkiye NATO ortağı ve ekonomik ilişkiler göz önüne alındığında, baskı kurmanın daha stratejik yolları bulunabilir” değerlendirmesinde bulundu.

Öte yandan Tagesspiegel, Avrupa’nın Türkiye’ye yönelik etkili bir baskı politikası oluşturmakta zorlandığını belirterek, Ankara’nın jeopolitik konumu nedeniyle Batı’nın sert yaptırımlara başvuramadığını vurguladı. Gazete, “Türk demokrasisinin geleceği açısından kritik bir dönemeçteyiz. Avrupa, muhalefeti yalnız bırakmamalı” çağrısında bulundu.

“Türk Muhalefeti İçin Son Savaş Henüz Verilmedi”

Frankfurter Allgemeine Zeitung (FAZ) ise İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının muhalefet için büyük bir darbe olduğunu ancak bunun son olmadığını belirtti. Gazete, “Erdoğan ile İmamoğlu arasındaki mücadelede nihai kararı Türk halkı verecektir. Şartlar adil olmayabilir, ancak toplumun otokrasiye karşı duyduğu öfke hapislere sığmaz. Türk muhalefeti için son muharebe daha verilmedi” ifadelerini kullandı.

Son gelişmeler, Türkiye’de siyasetin giderek daha sert bir mücadeleye sahne olacağını gösterirken, uluslararası kamuoyunun tepkilerinin de süreç üzerinde etkili olup olmayacağı merak konusu.