Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) Cumhurbaşkanı adayı olan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, terör örgütü PKK’nın silah bırakma ve örgütü feshetme kararının hemen ardından, Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi’nin resmi X hesabı (@CBAdayOfisi) üzerinden dikkat çekici bir barış çağrısında bulundu. İmamoğlu’nun mesajı, Türkiye’nin kırk yılı aşkın süredir devam eden terör ve şiddet sarmalına son verilmesi ve kalıcı bir toplumsal barışın tesis edilmesi özlemini dile getirdi.
Paylaşımında, “Güzel ülkemiz kırk küsur yıldır terör ve şiddet sarmalında yaşadı. Anneler gözyaşlarında boğuldu, gençlerin umutları yarım kaldı,” ifadeleriyle Türkiye’nin yaşadığı acılara dikkat çeken İmamoğlu, milletin en derin özleminin “yeniden kök salabilecek bir barış, kimselerin üstüne gölgesini bile düşüremeyeceği bir kardeşlik türküsü” olduğunu belirtti.
İktidara ve Meclis’e Tarihi Sorumluluk Çağrısı
İmamoğlu, iktidara yönelik net bir çağrıda bulunarak, barış sürecinin şeffaf bir şekilde Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) çatısı altında yürütülmesinin altını çizdi: “İktidara bir çağrıda bulunuyorum: bu toprağın insanı barışa öyle susamış ki, sizin hayallerinizin ötesinde bir değer biçiyor bu hasrete. Barış, kardeşlik ve koşulsuz sevgi insanımızın yegâne değeridir. Bu sürecin artık milletimizin gözü önünde, TBMM’de yürümesi adına gereğini yapın. Milletimizden çekinmeyin. Barış artık yüce Meclis çatısı altında yeşermeli. Çekinmeyin bu halkın ferasetinden.”
Bu sözleriyle İmamoğlu, barış sürecinin toplumsal meşruiyetinin ve kalıcılığının ancak milletin temsil edildiği Meclis kanalıyla sağlanabileceğine vurgu yaptı. Melayê Cizîrî’den alıntı yaparak, “Gönül bağıyla birleşenler, barışın bahçesinde çiçek açar,” diyen İmamoğlu, “Bizim de gönlümüz o barış bahçesine açılmaya hazır, kardeşliğin en güzel rengiyle,” ifadeleriyle umutlu bir tablo çizdi.
Partilere ve Yol Arkadaşlarına Gönül Köprüsü Kurma Daveti
Cumhurbaşkanı adayı, kendi partisi ve diğer siyasi aktörlere de seslenerek, şiddet ve terör yangınının ancak barışın serinletici nefesiyle söndürülebileceğini belirtti. Yunus Emre’nin “dövene elsiz, sövene dilsiz gerek; gönül kırmamağa gerek, yapmağa gerek” sözlerine atıfta bulunan İmamoğlu, “Gerçek bir barış ancak sevgiyle, hoşgörüyle yoğrulur. Gönül yıkan değil, gönül yapan eller uzanmalı birbirine,” diyerek uzlaşmacı bir dilin önemine dikkat çekti.
Cumhuriyetin İkinci Yüzyılında Toplumsal Barış Vurgusu
İmamoğlu, mesajının devamında Cumhuriyetin ikinci yüzyılına dair vizyonunu da ortaya koydu: “Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında aklın ve bilimin yolunda ilerleyerek, sanayide, teknolojide, eğitimde yepyeni bir sayfa açmak istiyoruz. Bu yolda yürürken, tüm Türkiye’yi aydınlatmak, omuz omuza vererek toplumsal barışı inşa etmek hepimizin boynunun borcudur.”
Siyasi muhataplarının da bu sorumluluğun bilincinde olduğuna inandığını belirten İmamoğlu, Mevlana’nın “Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguyu paylaşanlar anlaşır,” ve Hacı Bektaş Veli’nin “Gelin canlar bir olalım” öğütleriyle sözlerini tamamlayarak, geniş bir toplumsal kucaklaşma arzusunu dile getirdi.