Hoyrat sözcükler – Kadir Dağhan

Bazı kavram veya sözcükler vardır ki her kes kendi kafasına göre kullanır, kullandıkça da anlam uçar gider. Söz gelimi son günlerde ağızlarda sakız olan devrim ya da karşı devrim sözcükleri böyledir örneğin. Oysa devrim dediğimizde kelime anlamı dışında ne biliyoruz? Ne anlıyoruz, ne anlamalıyız? Kavramlar bu kadar hoyratça kullanılırsa içi boşalmaz mı?

Aslında öyle de oluyor. Cümlenin başına veya sonuna devrim sözcüğü eklendiğinde devrimci olunmuyor ama istendiği kadar geniş yelpazeler de kullanılsın fark etmiyor. Propaganda amaçlı kullanıldığı sürece de değişen bir şey olmuyor zaten. Bazen kişiyi ilahlaştırmak için yaptıklarının doğru mu, yanlış mı olduğuna bakmadan devrimcileri diyerek kutsanır mesela.

Biz devrimciler diye söze başlarız bazen. Bazen bir inanca, bazen başka bir olguya etiketleterek içini boşaltırız “devrimin”. Sanayi devrimi, şapka devrimi, kültür devrimi, dil devrimi v.s. diyerek uzatır gideriz. Kime göre, neye göre devrim diye sorgulamayız. Söz gelimi “ insan hak ve özgürlüklerini yok sayan, kimlikleri, kültürleri, dilleri yasaklayan bir zihniyete devrimci, yaptıklarına devrim!!! denile bilinir mi. Tersinden okunursa bu uygulamalara karşı çıkan, kabul etmeyenler karşı devrimci mi olur. Örneğin yıllar yılı bu coğrafya da birilerinin hiç dillerinden düşürmedikleri tekrar kavramları vardır. Filanın devrimlerine sahip çıkıyoruz !!!

Fikri hür vicdanı hür nesiller yetiştirdik. Şöyle devrim yaptık, böyle çağdaşlaştık, şunu kaldırdık, bunu getirdik. Veya bir başka cepheden : Özgür bir ülkedeyiz. Kimsenin konuşmasına, yazmasına, düşünmesine bir engel yok. Yasakları, inkârları kaldırdık, .Hiçbir şey eskisi gibi değil. İnanmalı mıyız acaba? Kaygıyla ve tecrübelerimize dayanarak olabilir mi diye sorulara takılsak da umutlanıyor, inanmaya meyilleniyoruz yine de. Neden olmasın, belki bu kez olabilir diyoruz her seferinde. Konuşmak, korkusuzca ifade edebilmek, derdini anlatmak muazzam bir şey. Umutlanmaya değer ayrıca.

İşte devrim dediğimiz durum diyoruz. Doğrusu da budur insani olanı da çünkü. Lakin çok geçmeden kısa bir süre sonra her şeyin yine birilerinin propagandasından başka bir şey olmadığını görünce üzülüyor, yıkılıyor, bir kez daha koca bir aldanışın içinde buluyoruz kendimizi. Aynı yasakçı kafa, aynı dayatmacı zihniyet. Hemen başlıyorlar kükremeye. Sen bunu diyemezsin, şunu konuşamazsın. Benim dediklerimi tekrarlayacaksın, ben neye ve ne kadar izin verirsem ancak o kadar konuşacaksın.

Gerisi yasak. Cezalar, tehditler, suçlamalar, linçler ışık hızıyla. Dünya yıkılsa yasaklamaktan başka bir şey bilmeyen TEKÇİ, BİATÇI kafalar değişmiyor. Hep aynı. Zaman, mekân, isim fark etmiyor. Diğer yandan da bunlar devrimciyse karşı devrim, karşı devrimcilerse devrim durumları kaçınılmaz olarak yükseliyor. Geriye kavramların kimin ve neye göre kullanıldığı kalıyor. Sonuç olarak kim nerede veya nasıl kullanırsa kullansın. Yeter ki bu coğrafyanın insanlarına, doğasına HAYIRLI olsun. Tüm baskılara, yasaklara dirençle karşı duran tüm insan yüreklere tek değil tüm dillerden SELAM OLSUN.

Kadir DAĞHAN