Yeniden gündeme getirilmek istenen, Kurumlarda işe alınırken yapılması gereken “Güvenlik Soruşturması” 12 eylül süreci ve sonrası binlerce insanın işinden olmasına, işe alınmamasına neden olmuştur. Güvenlik soruşturmasında kişilerin sicili araştırılıyor. Ancak güvenlik soruşturmasından önce Savcılıklarda adli sicil kaydı istenirken, zaten o sicil durumu orada ortaya çıkıyor. İşe alınmada bir sakınca olsa, o sicil kaydıyla ortaya çıkıyor. Ama onunla yetinilmiyor, birde kurumların Güvenlik Soruşturma birimlerince ayrı bir sicil araştırması yapıyorlardı.
İşte bende Öğretmenlik mesleğime başlamadan önce o meşhur Güvenlik Soruşturması mağduriyeti hikayemi anlatayım: 12 Eylül süreciyle beraber Dernek yöneticiliği ve siyasal faaliyetlerden dolayı aranır duruma düşmüştüm. Yıllarca yasadışı yaşamak zorunda kaldım. Sonra yakalanıp 141. Maddeden Komünizm Propagandası yaptığım ve Örgüt yöneticiliği gerekçeli bir ceza aldım. Yattım çıktım. Akabinde 141 ve 142. Maddeler ceza yasasından çıkarılınca benimde işe girmem önündeki engelim kalkmış oldu.
Milli Eğitim bakanlığının 1991 yılı sonlarına doğru Olağanüstü Hal Bölgesinde görevlendirilmek üzere Öğretmen alımını ilan etti. Bende Adli Sicil Müdürlüğünde Hakim karşısına çıkarak 141 ile ilgili sicil kaydımı kaldırtarak eş durumu talebiyle başvurumu yaptım. (Eşim OHAL Bölgesinde Çalışıyordu.) Müracaat evraklarıma eş durumunu beyan eden evrakları da iliştirerek İl Milli Eğitim Müdürlüğüne başvurumu yaptım. Mart 1992 yılında ilk atamam Mardin il emrine çıktı. Ancak atama kararnamem kısa bir süre sonra Bakanlıkça geri alınarak o meşhur Güvenlik Soruşturması sürecini başlatmışlar. Güvenlik soruşturması yasasında asgari ve azami süreler olduğu için, azami süre ise 2 yıl olarak geçtiği için soruşturma sürüyor diye atamam bakanlıkça durduruldu.
Bu güvenlik soruşturması sürecinde bakanlığın Güvenlik Soruşturma birimi, ülkede ne kadar Sıkıyönetim Mahkemesi, ne kadar Devlet Güvenlik Mahkemesi varsa hepsine yazı göndererek, benimle ilgili atamamı engelleyecek bir özür bulmayı umut ediyor. Ancak süreçte hiçbir engelleyici “suç” unsuru bulamayınca ancak atama kararnamemi 1993 yılı kasım ortasında ben tekrar müracaatta bulunmak için başvuru evraklarımla bakanlığa müracaata gidince bu kez atama kararnamemi elime tutuşturularak Mardin il emrine gönderildim. Bu atama işlemi doğrudan OHAL ve Güvenlik Soruşturmasını istinaden açık bir sürgün kararnamesiydi.
Burada asıl sorun, kararnamemdeki evraklarda eş durumunu bildirir evraklarımın çıkarıldığını fark ettim. Tunceli MEB’de tükenmez kalemle eş durumu evrakı notu düşülmüştü. Ancak bakanlık bu yasal hakkımı evrakı çıkararak elimden almıştı. Ve işin daha ilginci ise Tunceli ilinde çalışan eşimin yanına vermemelerinin ana nedeni ise Tunceli Valiliğinin, Tunceli doğumlularının Tunceli’de çalışmasını istemediğinden kaynaklıymış! Zaten OHAL Valilerinin her tür uygulamaları yasalardan muaf ve sorgulanamazdı. Hiç bir mahkeme bu kararlara karşı bir hüküm yürütemezdi. İşte ben ancak 30 Kasım 1993 tarihinde göreve başlayabildim. Bu kadar gecikmenin nedeni ise gündeme getirilmek istenen Güvenli Soruşturmasıydı. Bakanlık 2 yıllık azami süreyi doldurmayı hedefleyerek işe geç başlamama neden olmuştu.
Yine Mardin il emrine gelen atama kararnamemi gören MEB Özlük şefi benim tayinimi kendi köyüne yapıyor. Ancak Valilikten geri çevriliyor. Gerekçe bahse konu olan köy dağ köyü ve Jandarma denetiminden uzak olduğu içinmiş. Ve bu vesile ile tayinim Yol Güvenlik Timlerinin bulunduğu ve eski okul binasında konuşlu olduğu köye yapılmıştı. İşte bu işlemde Güvenlik Soruşturmalarının direk yansıması olarak atamamda etkili oluyordu.
Kısaca “Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması” yasası gerçekten insanlar arasında ayırımı hedefleyecek ve binlerce mağduriyet yaratacak bir yasadır. Arşiv araştırması ile Soyadı benzerliği ve birkaç göbek uzaktaki akrabaların işe girişini bile zora sokacaktır. İnsan yaşamını ve çalışma zevkini kıran bir yasa olarak karşımızda duracaktır. Bu yasanın tekrar getirilmesi binlerce insanın en basit bir hak arama talepli eylemi gerekçe gösterilerek işe alımını engelleyebilecek ler. Bu çok sıkıntılı ve can yakıcı bir yaklaşımdır. Ülkenin Demokratikleşmesi adına yasalarda çıkarılan bu tür gerici, öteleyici ve engelleyici yasalara tekrar sarılmanın hiçbir anlamı yoktur. Bu yasanın geri getirilmesi idarenin insanlar arasında ayırım gözeterek çok yoğun mağduriyetler yaratacaktır. Bu yasa tekrar gündeme alınırsa benim ve benim gibilerin geçmişte yaşadığı bu sıkıntıların daha fazlasını bu dönem işe girmek isteyenler yaşayacaktır. Mağduriyet yaratmak hiç kimseye bir fayda getirmez. Daha çok toplumdaki sosyal barışa zarar verir. Bundan acilen vazgeçilmelidir.
- Zeytinyağlı Yerim, Ama Zeytinliklerden Vazgeçemem! - 10 Nisan 2022
- Yasadışı Yaşamımdan Geçen Sekiz Yıl - 2 Nisan 2022
- Maden Şirketleri ;Rehabilite Değil, Cehennem Çukurlarını Arkalarında Bırakıyorlar!!! - 18 Mart 2022