Türkiye’de üniversite öğrencilerinin neden isyan ettiğini anlamak için karmaşık analizlere gerek yok. Ekonomist İnan Mutlu’nun sosyal medya hesabından paylaştığı veriler, öğrencilerin içinde bulunduğu ekonomik çıkmazı açıkça gözler önüne seriyor:
- Üniversite eğitimi son iki yılda %375 zamlandı.
- Kira fiyatları %335 arttı.
- Gıda fiyatları %131 yükseldi.
- Öğrenci yurtlarının ücretleri %106 zamlandı.
Bu veriler, gençlerin neden günlerdir sokakta olduğunu açıklamaya yetiyor. Ancak mesele yalnızca ekonomik sıkıntılarla sınırlı değil; öğrencilerin direnişi aynı zamanda ülkedeki demokrasi mücadelesinin bir parçası hâline gelmiş durumda.
Ekonomik Krizin En Büyük Mağdurları: Gençler
Türkiye’de genç olmak, artık yalnızca geleceğe dair kaygılar taşımak değil; aynı zamanda bugünü nasıl idare edeceğini düşünmek anlamına geliyor. Üniversiteye girmek büyük bir başarı olsa da, okulu sürdürmek ve mezun olmak artık ekonomik olarak mümkün olmaktan çıkıyor. Eğitimin her aşaması, barınma ve beslenme gibi en temel haklar bile paralı hâle geldi. Devlet yurtlarının yetersizliği ve fahiş fiyatlarla kiralanan özel yurtlar, birçok öğrenciyi ya açlık sınırında yaşamaya ya da eğitimlerini yarıda bırakmaya zorluyor.
Öğrencilerin isyanı, yalnızca bu ekonomik baskılar yüzünden değil, aynı zamanda seslerini duyuramamaktan kaynaklanıyor. Barınma krizini protesto eden gençler “barınamıyoruz” diyerek sokaklara çıktığında polis müdahalesiyle karşılaştı. Eğitim sistemindeki çöküşü dile getirdiklerinde ise devletin yanıtı, baskı ve gözaltılar oldu.
İmamoğlu ve Gözaltılar: Demokrasiye Sahip Çıkma Çağrısı
Ekonomik kriz ve baskılar gençleri zaten huzursuz ederken, son günlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması, bu öfkeyi daha da büyüttü. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in yaptığı “bütün Türkiye’yi meydanlara davet ediyorum” çağrısı, gençlerin öfkesinin yalnızca ekonomik meselelerle sınırlı olmadığını gösterdi.
Gençler, İmamoğlu’na yönelik bu hamleyi yalnızca bir siyasi partinin iç meselesi olarak değil, doğrudan kendi geleceklerini ilgilendiren bir demokrasi sorunu olarak görüyor. Seçimle kazanılmış belediyelere yapılan müdahaleler, yerel yönetimleri işlevsiz hâle getirme çabaları ve demokratik haklara yönelik kısıtlamalar, gençlerin umutlarını tüketiyor.
Baskılara Rağmen Mücadele Kararlılığı
Öğrencilerin ekonomik zorluklar ve siyasi baskılar karşısındaki tepkisi, Türkiye’de bir süredir sönümlenmiş olan toplumsal hareketleri yeniden canlandırabilir mi? Son iki yılda artan hayat pahalılığı, öğrencilere en temel haklarını bile kullanamaz hâle getirdi. Şimdi ise siyasi baskılar, gençlerin öfkesiyle birleşerek daha büyük bir toplumsal hareketin temelini oluşturuyor.
Özgür Özel’in çağrısıyla Türkiye’nin dört bir yanında eylemlerin başlaması, gençlerin bu mücadelenin en ön saflarında yer alacağını gösteriyor. Türkiye’nin gençleri artık sadece eğitim ya da barınma hakkı için değil, demokratik hakları ve özgürlükleri için de sokakta.
Önümüzdeki günler, bu hareketin nasıl bir yön alacağını ve hükümetin buna nasıl yanıt vereceğini gösterecek. Ancak şu bir gerçek: Türkiye’de gençler, kendilerini çaresiz bırakmaya çalışan sisteme karşı, hem ekonomik hem de siyasi bir mücadele veriyor. Ve bu mücadelede, geri adım atmaya niyetli değiller.