Türkiye siyasetinde krizler artık rutin hale gelmiş durumda. Ancak Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) karşı karşıya olduğu tablo, alışılmışın ötesinde bir müdahale girişimini gözler önüne seriyor. Parti içi dinamikler bir yana, CHP’nin doğrudan bir kayyum tehdidiyle karşı karşıya kalması ve buna karşı olağanüstü kurultay kararı alması, yalnızca bir parti içi mesele değil, demokrasinin geleceğine dair ciddi sorular doğuruyor. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in yaptığı açıklamalar, yargının siyasallaşmasına ve iktidarın seçim sürecini manipüle etme çabasına işaret ediyor.
CHP Kayyum Tehdidine Karşı Olağanüstü Kurultaya Gidiyor
Özgür Özel, yaptığı açıklamada, 6 Nisan’da olağanüstü kurultaya gidileceğini duyurdu. Bu kararın, CHP’ye kayyum atanarak İstanbul seçimlerine müdahale edilmesi ihtimalini ortadan kaldırmak için alındığını belirtti. Özel’e göre, iktidar bloğu, CHP içinde yapay krizler yaratarak parti yönetimini felç etmeye çalışıyor.
“Bu hafta içinde biz başvurumuzu yapmasaydık bugün mesai bitimine doğru bir kayyum ataması yaparak ön seçim sandığımızı elimizden almaya çalışacaklardı,” diyen Özel, iktidarın, yargıyı kullanarak CHP’ye karşı bir hamle yapmaya hazırlandığını iddia etti.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla başlayan süreçte, Özel’in sözleri, sadece CHP’nin iç yapısına dair bir mesele değil, doğrudan seçimlere yönelik bir müdahale girişiminin varlığına işaret ediyor.
İmamoğlu ve Seçim Sürecine Müdahale
Özel’in açıklamalarına göre, yargının CHP’ye yönelik baskılarının asıl hedefi Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığını engellemek. İmamoğlu’na yönelik yargı tacizlerinin sistematik hale geldiğini vurgulayan Özel, “Tutuklanırsa da adayımızdır. Resmi başvuru olacağı güne kadar adayımızdır, resmi başvuru yapılmıyorsa bütün CHP üyeleri Ekrem İmamoğlu’dur. Birimiz girer seçimi alırız,” diyerek, iktidarın olası müdahalelerine karşı partinin alternatif senaryolar oluşturduğunu belirtti.
Bu açıklamalar, CHP’nin yalnızca parti içi dinamikleri değil, aynı zamanda seçim sürecinin kendisini korumaya çalıştığını gösteriyor. Özel, pazar günü yapılacak seçimlere kayyum atanarak müdahale edilmesinin planlandığını, ancak olağanüstü kurultay hamlesiyle bunun önüne geçildiğini ifade etti.
Olağanüstü Kurultay ve Kayyum Hamlesine Karşı Strateji
CHP’nin aldığı olağanüstü kurultay kararı, parti içi yenilenmeden çok, dışarıdan gelen müdahalelere karşı bir savunma mekanizması olarak şekillenmiş durumda.
Özel, 6 Nisan’da delegelerin sandık başına gideceğini belirterek, “Şu anki yönetime kayyum atayıp sandık kurdurmamayı planlayanlara karşı, olağanüstü kurultay kararıyla kayyum ihtimalini bertaraf ediyoruz,” ifadelerini kullandı.
Bu açıklamalar, CHP içindeki tartışmaların yalnızca parti içi rekabetle sınırlı olmadığını, aynı zamanda doğrudan iktidarın baskısıyla da şekillendiğini gösteriyor. Özel’in kurultay kararını “demokrasi tokadı” olarak tanımlaması, CHP içinde bir birlik mesajı vermek kadar, iktidarın müdahale çabalarına da meydan okuma anlamı taşıyor.
Siyasi Manipülasyon mu, Gerçek Bir Tehdit mi?
Türkiye’de son yıllarda yargı eliyle siyasi partilere müdahale edilmesi, artık sürpriz değil. Ancak bir ana muhalefet partisine kayyum atanma ihtimalinin açıkça tartışılıyor olması, demokrasinin geldiği noktayı gözler önüne seriyor. CHP’nin olağanüstü kurultay hamlesi, yalnızca bir iç hesaplaşma değil, aynı zamanda yargı ve iktidarın olası müdahalelerine karşı alınmış bir önlem olarak görülmeli.
Özgür Özel’in iddiaları doğruysa, Türkiye, sadece ön seçim için değil, genel siyasi düzen açısından da kritik bir kırılma noktasına yaklaşıyor. Seçimlere müdahale edilme ihtimali, yalnızca CHP’nin değil, tüm muhalefetin üzerinde düşünmesi gereken bir konu. Peki, Türkiye’de siyasi partilerin kaderi artık sandıktan çok mahkeme salonlarında mı belirlenecek? CHP’nin yaşadığı bu kriz, ilerleyen süreçte diğer partiler için de bir emsal mi oluşturacak?
Tüm bu sorular, 6 Nisan’daki olağanüstü kurultayda bir yanıt bulacak gibi görünüyor. Ancak asıl mesele, Türkiye’nin seçim süreçlerinin ne kadar bağımsız kalabileceği sorusunda düğümleniyor.