Anne babanın ve aile ortamının, çocuğun ilk doğduğu andan itibaren devam eden süreç içerisinde çocuğa etkisi büyüktür. Anne babanın kişilik yapıları, eğitim durumları, meslekleri, çocuğa yaklaşım tarzları, çocuğa ayırdıkları zaman… Çocuğu birinci planda etkiler. Özellikle sınava hazırlanan bir öğrencinin anne ve babasına önemli görevler düşmektedir. Anne ve babaya düşen önemli görevler, ailenin bütçesinin sınırlarını zorlayarak çocuğuna en iyi eğitim imkânlarını sunmak ve ona uygun çalışma şartlarını hazırlamakla sınırlı değildir. Anne baba olarak görevinizin çocuğunuza iyi bir eğitim vermek olduğu kadar, ona hayatı sevdirmek ve yaşama sevincini aşılamak olduğunu göz ardı etmeyin. Bu görevlerini yerine getirirken anne ve babaların yapmaları gereken davranışlarını şöyle sıralayabiliriz:
-Çocuğunuzu öncelikle benimseyin ve her haliyle onu kabul edin. Onu sevin; sevmeye ve sevilmeye hepimizin ihtiyacı var. Böylece çocuğunuz normal gelişir, kendine güvenir, insanları ve toplumu sever.
-Çocuğunuza iyi bir örnek ve iyi bir model olun. Unutmayın ki siz çocuğunuza nasıl davranırsanız onlar da size öyle davranır. Onların yapmasını istemediğiniz davranışları onların yanında yapmayın.
-Kendinizi çocuğunuzun yerine koyun; yani Empati yapın. Empati, bir insanın, kendisini karşısındaki insanın yerine koyarak onun duygularını ve düşüncelerini doğru olarak algılamasıdır. İçinizdeki çocuğa seslenin; çocukluk yıllarınıza dönün. Çocuğunuzu anlamak şimdi daha kolaylaşacaktır.
-Tüm çocuklarınızı aynı kalıba sokmayın, her birinin ayrı ayrı yetenekleri ve özellikleri mevcuttur. Unutmayın ki aynı yumurta ikizlerinin arasında da bireysel farklılıklar vardır. İnsanlar, zekâ, yetenek, kişilik bakımından birbirlerinden farklıdırlar halde herkesten aynı başarıyı beklememek gerekir.
-Çocuğun güçlü bir kişilik yapısına sahip olabilmesi için tutarlı bir aile ortamında yetişmesi gerekir. Çocuğun belli bir davranışının kimi zaman hoş görülmesi kimi zaman da aynı davranış yüzünden ceza alması çocukta kuşkular uyandıracaktır. Yetişkinlerin yönettiği uyumlu, tutarlı, dengeli, sevgi ve saygı ilişkisine dayalı baskıcı olmayan bir aile ortamına her çocuğun ihtiyacı vardır.
-Çocuklarınızın davranışlarını kontrol altında tutabilmek için akla ve mantığa uygun kuralları ailenizle birlikte koyun. Bu durumda herkesin makul derecede, ihtiyaç ve isteklerine saygı gösterilmesi çok büyük önem taşır. Bu durum karşılıklı güven ortamının devamını sağlar. Ailede uygulanması zor, gerçekleştiremeyeceğiniz kurallar koymayın. Uygulayamayacağınız kurallar koyduğunuz zaman çocuğunuzun size olan güveni sarsılabilir.
-Çocuğunuzun kendi kendine yetebilen, olumlu bir kişilik sahibi olmasını istiyorsanız, olumlu davranışları destekleyin, onu teşvik edin, olumsuz davranışların üzerinde fazla durmayın. Bir takım davranışları yasaklamak yerine olumlu davranışları desteklemeyi tercih edin.
-Çocuğunuza zaman ayırın. Ayırdığınız zamanın çokluğu ya da azlığı çok önemli değil, önemli olan o zamanın niteliğidir. Çocuğunuza yapay ilgi göstermeyin. Çocuğunuza ayırdığınız zaman, ona verdiğiniz değerin göstergesidir.
-Çocuğunuzun da herkes gibi eksik yanları vardır. Kendi kendinizle barışık olun iyi ve kötü yanlarınızla çocuğunuzu ve kendinizi kabul edin. Unutmayın ki hatasız insan yoktur.
-Çocuğunuza, çocukluğunu yaşama fırsatı verin. Ondan bir erişkin davranışını beklemeyin.
-Çocuğunuzun kaygısını artırmayın, onları ders çalışma konusunda aşırı uyarmayın. Ders çalışmak ve sınavı kazanmak uğruna çocuğunuzla olan yakınlığınızı tehlikeye atmayın. Sınavda başarılı olsa da olmasa da önemli olan çocuğunuzla aranızdaki sıcaklığın tehdit edilmemesidir.
-Bu zor sınav döneminde çocuklarınızı her zaman destekleyin, onlara ilgi gösterin. Unutmayın ki sizden aldıkları destekle kendilerine olan güvenlerini artıracaklardır.
-Çocuğunuzdan beklentiniz gerçekçi olsun. Bunun için çocuğunuzu iyi tanıyın. Neyi başarıp neyi başarmayacağını bilin, onu özgün kişiliği içinde destekleyin. Kendi özlemlerinizle çocuğunuzun sınırları arasında gerçekçi bir denge kurun. Çocuğunuz neyi başarabiliyorsa ondan onu bekleyin. Onunla ilgili beklentilerinizi kontrol edin ve ideallerinizin onun sınırlarını zorlamasını önleyin.
-Ailenin çocuğa güvenmemesi, sınavın çok zor olduğu ve çocuğun bu sınavı kazanamayacağı… Gibi olumsuz düşünceleri çocuğun kaygısını artıracaktır.
-Çocuğunuzu hiçbir zaman başkalarıyla kıyaslamayın. Çocuğunuzu başkasıyla kıyaslarsanız, çocuğun kendine olan güvenini yitirmesine neden olursunuz. Çocuğunuz ne kadar çaba sarf ederse etsin ancak kendisi olabilecektir.
-Ona olan sevginizin belli koşullara bağlı olmadığını, her durum ve koşulda sevip ve destekleyeceğinizi davranışlarınızla ve sözlerinizle belli etmelisiniz. Sınavı kazansa da kazanmasa da o sizin çocuğunuzdur.
-Çocuğunuz sınavda başarılı olmazsa, gideceği okulu ona bir ceza gibi göstermeyin. İstediği okulu kazanmazsa, gideceği okulu sevmesine ve başarmasına olanak kalmaz
SINAV DÖNEMİNDE SAKİN VE HUZURLU BİR AİLE ORTAMINA SAHİP, KENDİ VARLIKLARINDAN MEMNUN OLAN ÖĞRENCİLER; VERİMLİ, SAKİN VE BAŞARIYLA SONUÇLANAN BİR SINAV DÖNEMİ GEÇİRECEKLERDİR.
Sosyolog-Rehberlik Ve Aile Danışmanlığı Uzmanı
- Mizojinin Tarihsel ve Sosyolojik Temelleri - 19 Kasım 2024
- Teknolojinin Yetiştirdiği Kuşak: Z Kuşağının Sosyal ve Kültürel Profili - 12 Kasım 2024
- Türkiye’de Sosyoloji ve Türk Milliyetçiliği İlişkisi - 6 Kasım 2024