Türkiye siyasetinde iktidarın muhalefete dönük baskı politikaları yeni bir eşiğe ulaştı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, CHP’nin 38. Olağan Kurultayı’na ilişkin yürüttüğü soruşturmayı tamamladı ve aralarında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay ve CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik’in de bulunduğu 12 kişi hakkında iddianame düzenledi. Şüpheliler hakkında “Siyasi Partiler Kanunu’na muhalefet” suçlamasıyla üç yıla kadar hapis ve siyasi yasak istendi.
Soruşturmanın merkezinde, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in seçildiği kurultay sürecinde “oylamaya hile karıştırıldığı” iddiası yer alıyor. İddianamede eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu “mağdur”, eski Hatay Belediye Başkanı Lütfü Savaş ise “müşteki” olarak gösterildi. Başsavcılığın hazırladığı iddianamede, kurultayda delegelere para, adaylık vaadi, belediye kadrolarında işe alım ve alışveriş kartı gibi menfaatler karşılığında Özgür Özel lehine oy kullandırıldığı iddialarına yer verildi.
İddianameye göre İmamoğlu, Divan Başkanı sıfatıyla sürecin “organizatörü” olarak tanımlanıyor. Soruşturmada verdiği ifadede ayrıntılı savunma yapmayan İmamoğlu, suçlamaları reddetti. Ancak savcılık, kurultayda kullanılan oyların fotoğraflanarak şüphelilere gönderildiğini, ikinci tur öncesinde “Kılıçdaroğlu adaylıktan çekildi” gibi asılsız açıklamalar yapıldığını iddia ediyor. Bu iddialar, kurultay sonucunun manipüle edildiği tezine dayanak gösteriliyor.
Erdoğan’ın Yönü: Türkiye’de Yeni Bir Baskı Dalgası
Bu iddianame, yalnızca partiler arası bir rekabetin ötesinde, iktidarın yargı yoluyla muhalefeti bastırma stratejisinin bir parçası olarak okunuyor. 2023 yerel seçimlerinin ardından Cumhur İttifakı’nın büyükşehirlerde yaşadığı ağır kaybın ardından, özellikle CHP’li belediyelere karşı sistematik soruşturmaların artması, siyasi analistler tarafından Erdoğan yönetiminin otoriterleşme sürecinde yeni bir faza geçtiği şeklinde değerlendiriliyor.
Uzmanlar, Erdoğan’ın 2028’e kadar uzanan anayasal sınırın farkında olarak, bu süreci kendi iktidarını yeniden üretmenin araçlarına dönüştürdüğünü belirtiyor. İmamoğlu’nun İstanbul’daki yerel seçim zaferinin ardından diplomalarının iptali, sabaha karşı ev baskınıyla gözaltına alınması ve halen Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunması; şimdi de CHP Genel Başkanlığı seçim sürecine müdahale eden bu iddianame, Putin’in Rusya’da muhalefeti etkisizleştirmek için kullandığı yöntemlerle benzerlik taşıyor.
Sıradan Otoriterlik Aşılıyor mu?
Artık Türkiye’de yaşananlar, sadece otoriter yönetim örnekleriyle açıklanamayacak bir yapıya evriliyor. Muhalefet partileri sadece siyasi alanda değil, hukuk ve idari mekanizmalar üzerinden de baskılanıyor. CHP Genel Merkezinin doğrudan hedef alınması, sadece bir yerel yöneticiyi değil, ana muhalefet liderini ve tüm örgüt yapısını hedef haline getiriyor.
Yargının siyasallaşması, gizli tanıklar, delilsiz tutuklamalar ve siyasi yasak tehditleriyle örülen bu yeni baskı rejimi, Türkiye’deki demokratik dengeyi geri dönülmesi zor bir biçimde tahrip ediyor. Bu gelişmeler, sadece Erdoğan’ın iktidar stratejisini değil, rejimin yapısal dönüşümünü de gözler önüne seriyor.
Kaynak: Asuman Aranca, “Özgür Özel’in CHP Genel Başkanı seçildiği kurultaya dava açıldı, Kılıçdaroğlu mağdur, İmamoğlu şüpheli oldu!”, T24, 1 Haziran 2025.
- Danıştay Atatürk Orman Çiftliği’ndeki Cumhurbaşkanlığı Sarayı Kaçak İlan Etti - 16 Haziran 2025
- Artvin Merkezli Soruşturma: Gazetecilere Yönelik Baskılar Artıyor - 15 Haziran 2025
- İzmir’de Su Krizi: Tahtalı Barajı Alarm Veriyor - 15 Haziran 2025