Bu Bir Seçim mi?

MHP lideri devlet Bahçeli’nin önerisi ve AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın kabulü ile erken seçim gündeme geldi!

Aslında Bahçeli’nin 26 Ağustos olarak yaptığı erken seçim önerisinin, Erdoğan’ın 24 Haziran olarak 2 ay öne çekip onay vermesi işi daha da garipleştirdi.

MHP lideri Bahçeli’nin verdiği 26 Ağustos tarihi, hesaplanarak verilmiş, İYİ partinin seçime katılmasına engel olacak bir tarihti. Buna rağmen AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, bu tarihi 2 ay daha öne çekerek, 24 Temmuz’u erken seçim tarihi olarak belirlemesi, bu kadar aceleci davranışın görünmeyen nedenleri açısından oldukça düşündürücüydü.

Aylardır gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan gerek se Hükümet sözcüsü Bekir Bozdağ’a seçimle ilgili sorulan tüm sorularda olumsuz cevaplar verilip, seçimin tarihi olan 2019 işaret edilse de, erken seçim beklentisi her zaman var oldu. Bu nedenle de erken seçim kararı şaşırtıcı olmadı.

Cumhurbaşkanı ve MHP lideri arasında gerçekleşen görüşme sonrası, tarih verilerek erken seçim kararının açıklanmasından sonra, verilen tarihe yetiştirmek amacıyla, Meclisteki AKP ve MHP’li milletvekilleri olanca hızlarıyla çalışarak, önerge sunup, komisyondan geçirip, Genel Kurulda da onaylatarak verilen tarihte seçimin yapılabilmesi için gerekli kararı çıkarıp Resmi Gazete’de yayınlattılar.

Aynı hızla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, seçime katılabilecek partilerin listesini YSK’ya (Yüksek Seçim Kurulu) sundu.

Yüksek seçim kurulu da bu liste üzerinden çalışma yaparak seçime girecek partilerin listesini hazırladı.

Siyasi oyunlar aylar öncesinden hazırlanıyordu.

MHP ile AKP arasında oluşturulan Cumhur ittifakı, MHP’nin baraj altında kalsa bile milletvekili çıkarmasını sağlayacaktı ve bunun için seçim kanunu değiştirildi.

Seçim kanununda yapılan birçok değişiklikle, seçim sonuçlarını doğrudan etkileyecek maddeler koyuldu!

Dün ( 22.04.2018) yapılan CHP ile İYİ parti liderleri arasındaki görüşme sonrası, 15 CHP Vekilinin İYİ parti’ye geçerek Mecliste gurup kurmasının sağlanması için destek kararı çıktı ve hemen uygulandı.

Bu sayede İYİ parti’nin seçimle ilgili herhangi bir sorunu kalmayacak, hatta üstüne üslük, Hazineden 25 milyon lira da seçim yardımı alacak!

Yapılan bu yardımlaşma (henüz ittifakla ilgili gelişme veya söylenti yok), böylesi bir yardımlaşmayı beklemediklerinden olsa gerek, iktidar partisini oldukça kızdırdı. Başta hükümet sözcüsü Bekir Bozdağ olmak üzere birçok yetkili ağır cümlelerle tepkilerini ortaya koydu!

Bozdağ; “Bu, siyasi ahlaksızlığın en yeni ve en son örneğidir; açık bir siyasi mühendisliktir.” Diyerek tepkisini koyarken, MHP ile yaptıkları ittifakın da benzer olduğunu unutuyordu!

24 Temmuz gününe kadar sürecek bu ağız dalaşları ve siyasi oyunların seyircisi olacak, doya doya seyredeceğiz.

Bunları bir tarafa bırakarak, asıl önemli hususu kaçırmadan fotoğrafa bakmak gerekiyor!

MHP lideri, erken seçim önerisini, “Türkiye’nin 2019 Kasım seçimlerine kadar dayanması kolay değildir, Kasım 2019’a ulaşmak her dakika zorlaşmaktadır” ifadesiyle yapması düşündürücüdür.

“Türkiye’nin yaklaşık 500 gün dayanmasının zor olduğu, her geçen gün de bunun daha da zorlaştığı” ifadesi, bir felaket habercisi gibi önümüzde durmaktadır. Burada açıklanmayan, neye karşı dayanacak? Ve neden dayanması zorlaşıyor? Sorularının cevaplarıdır!

Ekonomik, askeri ya da siyasi anlamda, hangisi olursa olsun zorluk nedir? Neden bu zor’a girilmiştir?, erken seçim ile ne değişecektir? Soruları henüz cevapsız.

MHP liderinin, erken seçim konusunda öneri yapma konusunda kararı tek başına vermediğini de ihtimaller içerisinde değerlendirerek, öneriyi yaptığı konuşmasındaki önemli başlıklara bakmakta yarar var.

“Önümüzde kontrol edilemeyen beklenmedik bir takım olumsuz gelişmelerin ortaya çıkma ihtimali asla göz ardı edilmemelidir. Bunun bir çok emaresi de şimdiden belirginleşmişti…. Bir diğer tayin edici öğeyse, ekonomik göstergeler ve hükümetin bu kapsamda alacağı tedbirlerdir… Türkiye’nin, ABD, Fransa, İngiltere ile ilgili kurulan ilişkiler değişime uğramıştır. Ülkemizin cumhurbaşkanlığı sistemine acilen geçmesi acil bir hal almıştır. Ancak, 31 Mart 2019’daki mahalli idareler seçimlerinden sonra, Türkiye’nin hangi badirelere maruz kalacağını tahmin etmek zor değildir. “ (1)

Bu konuşmalarda;

kontrol edilemeyen beklenmedik bir takım olumsuz gelişmeler” ne olabilir?

Şimdiden belirginleşen “emareler” nelerdir?

ekonomik göstergeler ve hükümetin bu kapsamda alacağı tedbirler” konusunu anlıyor ve önümüzdeki günlerin oldukça zor koşullarda geçeceğini tahmin ediyor ve bu konuda soru sormuyoruz. Ekonomik baskı çok daha fazla artacak!

Türkiye’nin, ABD, Fransa, İngiltere ile ilgili kurulan ilişkiler değişime uğramıştır” ifadesi düşündürücüdür! Bu üçlü, 14 Nisan sabaha karşı Suriye’ye operasyon düzenlemişti. Türkiye ise, operasyon için, eskiden alkışladıkları bir durumu, oldukça soğuk ifadelerle, “memnuniyetle karşıladıklarını” bildirmişti! Burada “değişime uğrama” ifadesiyle ne anlatmaya çalıştı? İlişkiler bozuldu mu? Kötüye mi gidiyor? Karşımızdalar mı?

Bir çok anlama gelen ifade, erken seçimin mazeretleri arasına sokulmuşsa, oldukça önemli ve düşündürücüdür.

Ve mahalli idareler seçimleri sonrası “yaşanacak badireler…” Yine diğerleri kadar düşündürücü olan bu ifade!  Mahalli idareler seçimler sonrası ne tür badire yaşanabilir? Seçim sonuçları iktidar açısından çok mu kötü olacak? (iyi olursa badire yaşanması imkansız) bu konudaki tahminler nelerdir?

Erken seçim için yapılan bu konuşmadaki düşündürücü ifadeler, ya insanları ürkütüp erken seçime ikna olmaları için verildi ya da gerçekten düşündürücü ve ürkütücü sorunlar yaşamak üzereyiz!

Cumhurbaşkanının önerilen tarihi 2 ay öne çekip “erken seçim” önerisini adeta “baskın seçime” dönüştürmesi, konunun içeriğini daha da düşündürücü yapıyor.

İktidar, Cumhurbaşkanı’nın 14 Ağustos 2015 tarihinde yaptığı konuşmada; “İster kabul edilsin ister edilmesin, Türkiye’nin yönetim sistemi bu anlamda değişmiştir. Şimdi yapılması gereken bu fiili durumun hukuki çerçevesinin yeni bir Anayasa ile netleştirilmesi, kesinleştirilmesidir” diyerek başkanlık yetkilerinin fiilen kullanıldığını biliyor ve iktidarın yasal endişesi yok. (2)

İktidarın, muhalefet gibi bir kaygıları da yok.

Kendi söylemlerine göre, istedikleri anda seçimleri kazanabilirler! (Anayasa referandumunda yaşananlar da unutulmamalı.) Ülke içinde, OHAL (Olağanüstü hal) koşulları ve KHK’larla (kanun Hükmünde kararname) yönettikleri sürece herhangi bir sorunları da yok!

Kısaca ülke içinde kendilerinin karşılaştığı, kendilerine engel olan bir problem yok.

Bu durumda, iktidarın bu kadar hızlı şekilde bir erken seçime gitmek istemesinin altında yatan nedenler nedir?

Bu durumda sorun ülke içerisinde değilse, dışındadır? Ama nerede?

Ve bu durum karşısında ne yapılmalı?

Bu yazının başlarında, özellikle de “erken seçim” önerisi yapan MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, öneriyi sunarken yaptığı konuşmadaki kendimize göre önemli başlıkları ortaya koyup sorularımızı sormuştuk.

Bu başlıklar şöyleydi;

-Önümüzde kontrol edilemeyen beklenmedik bir takım olumsuz gelişmelerin ortaya çıkma ihtimali

-Bir diğer tayin edici öğeyse, ekonomik göstergeler ve hükümetin bu kapsamda alacağı tedbirlerdir…

Türkiye’nin, ABD, Fransa, İngiltere ile ilgili kurulan ilişkiler değişime uğramıştır. Ülkemizin cumhurbaşkanlığı sistemine acilen geçmesi acil bir hal almıştır.

-Ancak, 31 Mart 2019’daki mahalli idareler seçimlerinden sonra, Türkiye’nin hangi badirelere maruz kalacağını tahmin etmek zor değildir.

Bu açıklamalar karşısındaki sorularımızın net cevapları yok!

Son dönemlerde, uçak düşürülme sonrası uzun uğraşlar sonucu düzeltilen Türkiye-Rusya ilişkileri, S-400 füze anlaşması, Mersin Akkuyu Nükleer santrali anlaşması ve Afrin operasyonu için hava sahasının açılmasıyla oldukça üst düzeyde devam etmesi doğal olarak ABD’yi, beraberindeki emperyalist ülkeleri ve NATO’yu rahatsız etmeye başlamıştı. Bu rahatsızlık, Türkiye’nin yapmayı düşündüğü Mimbiç operasyonunda su yüzüne çıktı.

Diğer taraftan yine Türkiye’nin yapmayı düşündüğü ve dillendirdiği Şengal operasyonunda da aynı tepkiler oluştu.

Gerek Mimbiç gerekse Şengal operasyonları ABD tarafından engellendi. Bu nedenle Türkiye’nin Suriye ve Irak için düşündüğü planlar uygulanamaz hale geldi.

Özellikle son bir yıldır açıkça görülen ekonomik kriz, iş dünyasında yaşanan iflaslar ve borç ötelemeleri, sermayenin yurt dışına çıkma çabaları ve iktidarın bunu açıktan dillendirerek karşı çıkışı ve özellikle de dalgalanan kur nedeniyle Liranın sürekli değer kaybetmesi, iktidarı oldukça zora sokmuştu.

Yaşanan ekonomik krizin derinleşerek devam etmesi, Avrupa Birliği hayallerinin bitişi, ABD ile bozulan ilişkiler ve Rusya’nın sadece çıkarları doğrultusunda Türkiye’nin yanında durması, iktidar için kaos yaratmaktaydı.

İslam ülkelerini de Türkiye konusunda soğuk ve uzak duruşları, onlar sayesinde Türkiye’ye giren sıcak parayı durdurmuş, siyasi anlamda Türkiye’yi yalnızlığa iterek sıkıştırmıştı.

ABD, Türkiye’nin son dönemdeki siyasi hamlelerini onaylamıyor, ancak Türkiye’yi de kaybetmek, Rusya’nın eline kaptırmak istemiyor, hamlelerini buna göre yapıyordu. Görevden alınan dışişleri bakanı Rex Tillerson’un başarısız girişimleri sonucunda gerçekleşen Afrin operasyonu, Rusya’nın ekmeğine yağ sürmüş, karşılığında doğu Guta’yı almış, ABD’yi Orta Doğudan tamamen çıkmaya zorlamıştı.

Bunun sonucu olarak ABD, her zaman kullandığı kimyasal silah yalanıyla, yanına İngiltere ve Fransa’yı da alarak Suriye’ye operasyon düzenledi. Yapılan operasyonla Suriye’de belirli merkezlere yüzün üzerinde füze atışı gerçekleştirildi. Başarılı geçtiği söylenen operasyonda hedeflerin vurulduğu söylense de gerek Rus gerek Suriye gerekse de sivil hiçbir can kaybının yaşanmaması düşündürücüydü.

Operasyon sonrası, her zaman coşkulu mesajlarla ABD’yi alkışlayan Dışişleri, kısa, soğuk ve sade bir mesajla “operasyondan memnuniyet duyduklarını” söylemişti!

Daha da düşündürücü olan, operasyondan 2 gün önce Başkan Trump’un Twetter’den yayınladığı bir mesajdı.

Mesajda; “My Administration, has done a great job of ridding the region of ISIS. Where is our “Thank you America?” (Benim yönetimim altında İŞİD temizlendi. Bizim, teşekkürler Amerika mesajımız nerede) deniyordu!

Bahçeli’nin, “Türkiye’nin, ABD, Fransa, İngiltere ile ilgili kurulan ilişkiler değişime uğramıştır” cümlesini burada okumak gerekiyor.

ABD’nin teşekkür beklediği ülke Türkiye olabilir miydi?

“Değişime uğrayan ilişkiler” kötüye mi gitmekteydi?

Önümüzde kontrol edilemeyen beklenmedik bir takım olumsuz gelişmelerin ortaya çıkma ihtimali” derken, değişime uğrayan ilişkiler ve sonrası mı kastediliyordu?

Bilinmeyeni fazla olan bu durumda bilinen ve açık olan gerçek, Türkiye’nin iç dinamikleri açısından, iktidarı endişelendirecek, iktidarı ürkütüp erken ve baskın seçime götürecek hiçbir durumun olmayışıdır.

OHAL çerçevesinde KHK yayınlayarak istediğini rahatça yapan ve karşısında kendisini zorlayacak ciddi bir muhalefeti olmayan, muhalif durumdaki her gücü cezaevlerine yollayan, gerektiğinde Anayasa ve Anayasa mahkemesini/kararlarını bile takmayan iktidarın, ülke dinamiklerinden çekinmesi mümkün değildir!

Bu durumda tek seçenek kalıyor.

ABD ve ittifak devletlerinin Suriye’ye düzenlediği operasyondan (14.04.2018) iki gün sonra Devlet Bahçelinin, yukarıda saydığımız mazeretlerle erken seçim önermesi, ertesi gün, Cumhurbaşkanı ile görüşme sonrası, Bahçelinin verdiği tarih 2 ay daha erkene çekilerek erken/baskın seçim kararı alınması, sebebini dışarıda aramamıza neden oluyor!

Kaldı ki MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, Cumhurbaşkanı ile ön görüşme yapmadan, böylesi önemli konuda karar verip öneri sunmasını da düşünmüyorum!

İktidarı, rahatça ülkeyi yönetebilir konumda olmasına rağmen, erken/baskın seçim kararı almasına neden olabilecek kadar güçlü dış etken ne olabilir?

Bu durumda yapılacak erken seçimi, bir seçim olmaktan çıkarıp “güven oylaması” anlamında bir referandum olarak nitelemek de haksız bir tutum olmayacaktır.

Muhalefetin de bu anlamda davranması, partilerin, kendilerini düşünmek yerine, birlikler oluşturarak blok halinde davranması, daha da kötüye doğru hızla yol alan ülkeyi, düşeceği uçurumdan çekip çıkarması gerekmektedir.

Karşısında Cephe oluşturamıyorsanız, yapmış olduğunuz isimlendirmenin hiçbir anlamı kalmayacaktır…


1.http://www.karar.com/guncel-haberler/son-dakika-bahceliden-erken-secim-cagrisi-26-agustosta-yapilmali-821411#

2.https://m.bianet.org/bianet/toplum/166848-erdogan-turkiye-nin-yonetim-sisteminin-degistigini-iddia-etti

 

 

Nami TEMELTAŞ
Latest posts by Nami TEMELTAŞ (see all)