Barış (1)
HERMES : “Uslu, akıllı çiftçiler, dinleyin söyleyeceÄŸimi
Anlamak istiyorsanız, nasıl yitirdik barışı,
Yıkım, Pheidas’ın iÅŸlediÄŸi suçun
Meydana çıkmasıyla başlar:
Perikles, başına aynı şey gelir diye korktu,
Biliyordu sizin ne kadar hırçın
Isırıcı insanlar lduğunuzu.
Kendi yıkımını önlemek için tutuşturdu devleti;
Bir kıvılcım gibi attı ortaya Megara fermanını
Öyle bir kasırga estirdi ki, dumandan
Dost, düşman bütün Helenlerin gözü karardı.
Köyler dayandı, direndi uzun zaman,
Ama bağ kütükleri tutuşup testiler kırılınca,
Kimse söndüremez oldu yangını.
Barış da, uçtu gitti.
(…)”(1)
Aristofanes, İsa’dan önce 400’lü yıllarda yaÅŸamış. EÅŸek Arıları, KuÅŸlar, Kömürcüler, Kadınlar Savaşı ve Barış(1) gibi, iktidarı eleÅŸtirdiÄŸi, barışı aradığı oyunlarıyla bilinir. Kadınlar Savaşı’nda, “barış için” bile, “kalkan üzerine yemin etme” der. Ve kadınlar, erkeklerini savaÅŸtan vazgeçirmek için, ant içerler: “Kalkan yerine, ortaya kocaman bir saÄŸrak koyalım, bir testi Thasos ÅŸarabını koyun niyetine boÄŸazlayalım, sonra da ant içelim… ÅŸaraba su katmayacağımıza….”! Bir söylentiye göre, ünlü heykelci Pheidas, Athena Parthenos tanrıçasının fildiÅŸi ve altında heykelini yaparken bir miktar fildiÅŸi çalmış ve bu yüzden sürgün edilmiÅŸti. Heykeli ona ısmarlayan dostu Perikles de, Atinalılara bu konuda hesap vermemek için Pelopennes savaşına giriÅŸmiÅŸti. Bu da yetmemiÅŸ, 432 yılında Perikles, bir fermanla Megara ile alış veriÅŸi yasak etmiÅŸti.
Ahmed Arif’in dizeleriyle; “düşün uzay çağında bir ayağımız,/ Ham çarık, kıl çorapta olsa da biri/ Düşün, olasılık, atom fiziÄŸi/ Ve bizi biz eden amansız sevda,/ Atıp bir kıyıya iki zamanı/ Yarının çocukları, gülleri için/ Her birinin ayvatüyü, çilleri için/ KoymuÅŸ postasını,/ Görmüş restini./ He canın,/ Sen getir üstünü(…)”(2)
Ukrayna’yı parça parça parçalayıp satışa çıkaran, Alman faÅŸizmine her biri 80.000 kiÅŸilik ordu veren Periklesleri, 2. Emperyalist Savaşın galibi Sovyetler ve Ukranya işçi sınıfının iktidarı karşısında tası tarafğı toplayıp ABD uçak gemisiyle kaçarlar. Ta ki, 1991’de, Sovyetler çözüldükten sonra, diÄŸer eski Sovyet Cumhuriyetlerinde olduÄŸu gibi, çöplüklerine geri döner; sermayenin egemenliÄŸini kurmak üzere, Sosyalist iktidarın birleÅŸtirdiÄŸi, sınıfın birliÄŸini parçalamaya giriÅŸirler. Elbette, yalnız baÅŸlarına deÄŸil. Bu kez, sadece ABD deÄŸil, NATO’yu da aktif biçimde göreve çağıran son Perikles, ülkesini ateÅŸe atar. Ukrayna artık, emperyalizmin sürekli savaÅŸ alanlarından biridir.
Suriye’de olup biteni unutturanlar, Finlandiya’da görev başındadırlar. Nasıl olmuÅŸsa, 1991’den beri yapamadıklarını yaparlar. Ukrayna “harekatı” gerekçesiyle Lenin heykellerini kaldıran Finlandiya CumhurbaÅŸkanı Perikles, pardon Niinisto ve diÄŸerlerinin, 12 Mayıs 2022’de NATO’ya girmeye onay vereceÄŸi ilan edilir. Her ne kadar, bizim Sosyal Demokrat Perikleslerimizden en çok oy alanı, tasfiyesinde sona gelinen Cumhuriyet’in kurucu partisi genel baÅŸkanı; “Biz NATO’nun bir parçası olarak NATO’nun öngördüğü ÅŸekilde çalışmak zorundayız. NATO’ya karşı çıkmanın bir anlamı yok”(3) Diye ferman buyursa da, şüphesiz, NATO çok uluslu, emperyalist bir savaÅŸ örgütüdür. Bu nedenle, NATO’ya karşı çıkmamak, NATO’ya çaÄŸrı, NATO’nun havadan, karadan, içerden, dışardan, yerli iÅŸbirlikçiler eliyle, “demokrasi ve özgürlük” ihraç ettiÄŸi, dinleyeni de dinlemeyeni de tarikatların önüne attığı uluslarara SavaÅŸ ilan etmek deÄŸilse, nedir?
Tamam, Cumhuriyet’in tasfiyesi ve Yeni Osmanlı’nın mimarı ünvanını bileÄŸinin hakkıyla kazanacak olan Türkiyeli Perikles’in ses videoları var, kayıtlara geçen sözleri var “ananı da al git” gibi… Mecbuuur; “kendi yıkımını önlemek için tutuÅŸturdu devleti; /Bir kıvılcım gibi attı ortaya Megara fermanını”(1). Bir bakmışsınız Åžam’da namaz kılma hayallerine kapılmış; bir bakmışsınız, OrtadoÄŸu EÅŸ BaÅŸkanıyım diye afra tafra yapıyor! İyi de, NATO’ya kucak açan diÄŸeri, kendini Perikles mi sanıyor? Yoksa, gerçek Perikles kendisi olup da, Athena Parthenos tanrıçasının fildiÅŸi ve altından heykelini yaparken bir kaç milyoncuk altın/fildiÅŸi çalmasına göz yumduÄŸu ve bu yüzden sürgün edilecek olan Peidas’ın kaderini paylaÅŸmaktan korkup, savaÅŸ ilan ediyor olmasın!
Bir bakmışsınız, Perikles midir, Peidas mıdır, her kimse, onun Çevre Åžehircilik ve İklim DeÄŸiÅŸikliÄŸine atadığı bakanları, AB Konseyi’nin, 2000/60/Su Çerçeve Direktiflerini, 2001/45/Stratejik Çevresel DeÄŸerlendirme Kriterlerini, Stratejik ÇED YönetmeliÄŸi ve ilk uygulaması Kuzey Ege Nehir Havzası Yönetim Planı Stratejik ÇED ve Nihai Raporu olarak devÅŸirip, piÅŸirmiÅŸler kendisini kandırmışlar. Bundan böyle, her bir baraj projesi için ÇED YönetmeliÄŸi uygulanması gerekmeksizin, SÇD Raporuna göre ÇED Raporları, seri olarak hazırlanacakmış! Bilse, her bir nehir için, gözesinden denize kavuÅŸtuÄŸu ovasına kadar geçerli olan nehir havzasını, Kuzeyde KazdaÄŸları Güneyde Madra daÄŸları arasında bin yıllardır özgür akan, asırlardır koynunda nice nesilleri yaÅŸatıp, yaÅŸayan bütün nehirler için tek bir havza ilan edilebileceÄŸine inanır mıydı? İnanırdı! Çanakkale, Balıkesir, Manisa ve İzmir illerinin yaÅŸam ve geçim kaynaklarını tek bir nehir havzası kabul ve her birine onlarca, topu topu 97 tanecik baraj yapma hayaline kapılır mıydı? Kapılırdı! Zira, Perikles, Piades’in hırsızlığına, kendisine altından bir heykel yapması için göz yumdu.
Bu kadar da deÄŸil, sırf AB Konseyinin, üye ülkelere yönelik “drektiflerine” uygun olsun diye, Stratejik ÇED YönetmeliÄŸi ve Kuzey Ege Nehir Havzası Yönetim Nihai Planı adı altında, 97 barajın inÅŸasını bekleyen madenlerin yoluna çıkacak zeytinliklerin katline, Maden YönetmeliÄŸi’nde deÄŸiÅŸiklik yapan tek maddelik bir Yönetmelikle izin verir miydi? Kuzey Ege Nehir Havzası Yönetim Planı’nın uygulama alanı içinde mevcut yaÅŸam ve geçim kaynağı toprak ve sulardan biri, mesela benim bildiÄŸim, 93 Milyon m3 ReÅŸitköy Göleti’nin üzerine kurulacağı Karınca Deresi’nin tamamı Birinci Derecede DoÄŸal SİT Alanı ilan edilmiÅŸ bulunuyor. ReÅŸitköy Barajı, Stratejik ÇED YönetmeliÄŸi ve Kuzey Ege Nehir Havzası Yönetim Nihai Raporu’nun iptali için uÄŸraÅŸan yurdun Petroçellileri, iptal isteklerinde Karıncaderesi üzerine deÄŸil baraj, çivi bile çakılamayacağını söyleye dursun, 29 Nisan 2022 tarihli Resmi Gazete’de, “Tabiat Varlıkları, DoÄŸal SİT Alanları ve Özel Çevre Koruma Bölgelerinde Kalan Yapı Yasaklı Taşınmazların Hazine Taşınmazları ile DeÄŸiÅŸtirilmesi Hakkında Yönetmelik’de, yine bir yönetmelikle deÄŸiÅŸiklik ilan edildi. Ne olur sanki, birkaç gram fildiÅŸi ya da altın aşırmaktan!
Tabiat Varlıkları, DoÄŸal SİT Alanları ve Özel Çevre Koruma Bölgelerinde Kalan Yapı Yasaklı Taşınmazların Hazine Taşınmazları ile DeÄŸiÅŸtirilmesi Hakkında Yönetmelik’de deÄŸiÅŸiklik yapan yönetmeliÄŸe göre, Çevre Åžehircilik ve İklim DeÄŸiÅŸikliÄŸi Bakanlığı il müdürlükleri tarafından her yıl belirlenecek Trampa Programları’na alınan gerçek ve özel hukuk kiÅŸilerine ait taşınmazlar, Hazine taşınmazları ile tarampa edilecekmiÅŸ. YönetmeliÄŸin önceki halinde yer alan “orman rejimine tabi olmayan koruma alanları” ibaresi de, madde metninden çıkarılmış.(4) Yani, orman alanları da “trampa” konusu olabilecek. Türkçesi, kamu ya da özel mülkiyet konusu olmasına bakılmaksızın, hak sahibinin iradesi sorulmaksızın, DoÄŸal ve Tarihi SİT alanları, orman ve tarım alanları Hazine’ye ait taşınmazlarla deÄŸiÅŸtirilerek, madenlere açılabilecek. Siz yeter ki maden iÅŸletin! Yöntmelikler devletten, sermaye üretici, emekçi sınıflardan! Seve, seve! İtiraz eden olursa, savaÅŸ çıkar!
Tabii, İsa’dan Önce yaÅŸamış olan Perikles’in, 25 Nisan 2022’de Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinin verdiÄŸi karardan da haberi olmayacaktır. 2013 Gezi DireniÅŸi’nden de. 2013’de, Türkiye kapitalizminin Cumhuriyet tarihinde bir kırılma yaÅŸandı. Kendini Perikles sananlar, Taksim’de Gezi Parkı’nı ortadan kaldırmak istiyorlardı. “Tencere tava hep aynı hava”! 2022’de Maden Yasasında DeÄŸiÅŸiklik Yapan Yönetmelikle, üreticinin koyununu otlatmasına, bir köşesine baÄŸevi yapmasına izin verilmeyen zeytinliklerin, mera ve tarlaların madenlerin talanına açılması gibi… Çok gürültü çıkarsa, Suriye’ye bir harekat ve birkaç ÅŸehitle üstü örtülür!
Resmi kayıtlara göre, 30 Mayıs’da baÅŸlayan DireniÅŸ, Taksim’den dalga dalga tüm yurda yayılacak, on milyon yurtsever sokaÄŸa inecekti. Öyle korktular ki kalabalığın iktidara yürümesinden! O kendini Perikles sanan sosyal demokrat lider de, Gezi Kahramanı ilan edilen Kavala gibi içerde tutulan sosyal demokrat lider de, “Hükümete karşı darbe” ile arasına “mesafe” koyar. Ancak, “kitleleri” onları duymayacak, bayrağını kapan sokaÄŸa inecekti. Ne var ki, sokaÄŸa çıkan, “sermayenin mezar kazıcısı”, bilinçli ve örgütlü işçiler deÄŸildi. ÇoÄŸunluk, sermaye düzeni ile sorunu olmayan, mavisinden beyaz yakalısına, uzlaÅŸmacı, orta sınıflardı. Bütün istekleri biraz “demokrasi” biraz da “saÄŸlıklı bir çevreydi”! Kendini Perikles sananların başı, “tencere tava hep aynı hava” diyerek ıslık çalarken, onu çok korkuttular; panzerlerini, gaz bombalarını kuÅŸanıp, sınıfdaÅŸlarıyla indiler sokaÄŸa! Barışı çalanlar ile barışı kurtaracak olanlar karşı karşıyaydı.
“BeÅŸikler vermiÅŸim Nuh’a,
Salıncaklar, hamaklar,
Havva Ana’n dünkü çocuk sayılır,
Anadolu’yum ben,
Tanıyor musun?
Utanırım,
Utanırım fukaralıktan,
Ele, güne karşı çıplak…
Üşür fidelerim,
Harmanın kesat.
Kardeşliğin, çalışmanın,
BeraberliÄŸin,
Atom güllerinin katmer açtığı,
Şairlerin, bilginlerin dünyalarında,
Kalmışım bir başıma,
Bir başıma ve uzak.
Biliyor musun?
Binlerce yıl sağılmışım,
Korkunç atlılarıyla parçalamışlar
Nazlı seher-sabah uykularımı
Hükümdarlar, saldırganlar, haydutlar,
Haraç salmışlar üstüme.
Ne İskender takmışım,
Ne ÅŸah, ne sultan
Göçüp gitmişler, gölgesiz!
Selam etmiÅŸim dostuma
Ve dayatmışım…
Görüyor musun?(2)
KarşılaÅŸma çetindi. Mücadele öğretiyordu. “Simit Sat, Onurla YaÅŸa”, “Kaskını Çıkar Copunu Bırak Delikanlı Kim Bakalım”, “Her Yer Taksim Her Yer DireniÅŸ” sesleri büyüyordu. KarşılaÅŸma uzadıkça, her iki tarafta öfke de büyüyordu. Ancak, iktidardaki taraf ne kadar bilinçli ve örgütlüyse, “bir aÄŸaç” da somutlanan toprağına, bağımsızlığına, ekmeÄŸine sahip çıkanlar örgütsüzdü. Çok korkuttular; ancak, “Birnam Ormanı”(5) olup, Macbet’in Sarayına yürümeyi akıl edemediler! İçerinden en genç ölülerini meydanda bırakıp, evlerine döndüler. O gün, bugündür, emekçi sınıfların kendiliÄŸinden hareketi önce CHP’ye mal edilmek istendi; ardından, Soros’un Açık Toplum Enstitüsünün Türkiye ayağının kurucularından Kavala kahraman ilan edildi. Sonra, on milyonun sığmayacağı duruÅŸma salonlarına indirgendi Gezi, cezaevine hapsedildi!
Avukatından dinleyelim: “Kavala benim hayatımda gördüğüm en sakin müvekkil. 4,5 senedir sudan, siyasi sebeplerle içerde ve ses tonunda dahi hiç bir agresiflik olmayan Kavala’ya iyi hal indirimi uygulamamak bir mesajdır.” 25 Nisan 2022 Tarihinde, İstanbul Mahkemeleri, ÅŸahsında Gezi’nin yargılanmasından hiç de rahatsız olmayan, “casusluk” la suçlandığında bile sinirlenmeyen, sakin olan Kavala, ömür boyu; diÄŸer yedi sanık Avukat Can Atalay, mimar Mücella Yapıcı ve diÄŸerleri 18 yıl hapis cezasına çarptırıldı!
“(…)Tarlalarını bırakıp, burada toplanınca işçi milleti
Anlamadı, bir kez daha satılmış olduğunu.
Cibreleri yok, çok sevdikleri incirleri yok diye
Gözlerinin içine bakıyorlardı nutuk çekenlerin.
Onlarsa, biliyoırlardı açlıktan kıvrandığınızı
Bitkin düşüp, çıkar yol bulamayacağınızı;
Bu yüzden, ellerinde bir yaba, eşekler gibi anırıp
Kovuyorlardı durmadan, ayağınıza gelen barışı.
Ortaklarınızdan semizinizi, zenginini
Brasidas’dan yana olmakla suçluyorlardı.
Halk da aç, bitkin, miskin köpekler gibi
Saldırıyordu her önüne atılan iftira lokmasına.
Yabancılar tehlikeyi görüyor,
Altınla tıkıyorlardı bazı gammazların ağzını.
Onları zengin edip, sizin haberiniz olmadan,
Çöle çeviriyorlardı Yunanistan’ı.
Bunlar hep o deri tüccarının marifetleri!
(…)”(1)
Ve Gezi davasının ardından bu defa 13 Mayıs 2022’de CHP İstanbul İl BaÅŸkanı Canan KaftancıoÄŸlu için hapis ceza ve siyasi yasaklama kararının yargıtay tarafından onaylandığı haberi gündeme düştü! Söz uzadı… Uzayacak… Olsun…
HDP adına Filiz KerestecioÄŸlu; “… zulümle abad olamayacaksınız. Bu ülkeyi kadınlar birlikte aydınlığa çıkaracağız. GeçmiÅŸ olsun.”(6)
TİP Genel BaÅŸkanı Erkan BaÅŸ; “…Saray saldırılarına karşı yanlarında olacağız ve omuz omuza mücadeleye devam edeceÄŸiz.”(6)
YeÅŸiller Partisi; “…bu atmosferi dağıtmak için muhalefet olarak hep beraber hareket etmeliyizx. Umudu birlikte yeÅŸertelim.”(6)
SOL parti;”… Bilin ki, ne yaparsanız yapın, baÅŸaramayacaksınız. Baskı, yasak, zorbalık sökmeyecek. Kaybedeceksiniz, gideceksiniz!”(6)
EMEP; “…İktidar, olaÄŸanüstü koÅŸullarda ülkeyi seçime götürmek istiyor. Bu hukuksuzluÄŸa karşı dayanışma içinde olacağız. Canana KaftancıoÄŸlu yalnız deÄŸildir.”(6)
TKP; “… Katillere, hırsızlara, tecavüzcülere, ülkenin kaynaklarını yaÄŸmalayanlara dokunmayan iktidar kendisini eleÅŸtirenlere yargı yoluyla parmak sallamaya devam ediyor. Bir kez daha, daha güçlü ve hep birlikte söyleyelim: Bu halk sana boyun eÄŸmez”(6)
Bir hatırlatma: “…savaÅŸa karşı işçi devrimiher yanda önüne geçilmez bir biçimde büyümektedir ve savaÅŸa karşı bu devrimi ileri götürecek olan barış edebiyatı deÄŸil (uzun zamandan beri işçileri ve köylüleri aldatmak için bütün emperyalist hükümetler, bizim Kerenski hükümetimiz de dahil bu yola baÅŸvuruyorlar), yalnız kapitalistlerden kopma ve barış önerisidir.”(7)
(1) Aristophanes, Eşekarıları, Kadınlar Savaşı ve Diğer Oyunlar, Çev.Sabahattin Eyüboğlu-Azra Erhat, Türkiye İş Bankası Yayınları, 2011, 3.Bası
(2) Ahmed Arif, Hasretinden Prangalar Eskittim, “Anadolu”, Cem Yayınevi, 37.Basım
(3) www.habersol.org.tr, 02.03.2022
(4) www.haber.sol.org.tr, 29.04.2022
(5) W.Shakespear, Macbeth, Çev.Sabahattin Eyüboğlu, Remzi Kitabevi, 1993, 5.Bası
(6) www.noktahaber.ort.tr, 22.05.2022
(7) LENİN, Nisan Tezleri ve Ekim Devrimi, Çev.Muzaffer ERDOST, Sol Yayınları,2006, 6.Bası.
- Kuş uçuşu mesafedeyaşam - 20 Temmuz 2022
- Barış ya da insan hakları - 28 Mayıs 2022
- Barış (1) - 13 Mayıs 2022