Avrupa Parlamentosu’nun (AP) 11 üyesi, milletvekilliği düşürülen Can Atalay’ın mazbatasının geri verilmesi ve serbest bırakılması için Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş’a bir çağrıda bulundu. Bu çağrı, Türkiye’de hukukun üstünlüğü ve evrensel insan haklarına yönelik ciddi ihlalleri gündeme getiren bir nitelik taşıyor. AP üyeleri, Can Atalay’ın tutukluluğunu “demokrasi ve hukukun ihlali” olarak nitelendirdi ve Türkiye’de yargının siyasi baskılar altında olduğuna işaret etti.
AP üyeleri Özlem Alev Demirel, Marco Tarquinio, Martin Schirdewan gibi isimlerin imzasını taşıyan mektupta, Atalay lehine verilen mahkeme kararlarına rağmen Türk yetkililerin Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını uygulamamasının kınandığı vurgulandı. Mektupta, “Anayasa Mahkemesi’nin Atalay lehine verdiği tüm kararlara rağmen, Türk yetkililerin ve sizin Parlamento Başkanı olarak bu kararları uygulamamış olmanızı şiddetle kınıyoruz” ifadesi yer aldı.
Hukukun Siyasetin Vesayeti Altında Olduğu İddiası
Can Atalay’ın milletvekilliği düşürülmüş olmasına karşın Anayasa Mahkemesi bu kararı “yok hükmünde” saymış ve Atalay’ın vekilliğinin devam etmesi gerektiğini belirtmişti. Buna rağmen TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ve hükümet yetkilileri Anayasa Mahkemesi’nin kararını uygulamayı reddetmiştir. Bu durum, Türkiye’de yargı bağımsızlığının zedelendiği ve hukukun siyasetin vesayeti altında olduğu eleştirilerini beraberinde getirdi. Hukuki süreçlerin, siyasi baskılarla şekillendiği ve yargının bağımsız karar alma yetisinin sınırlandırıldığına dair endişeler büyüyor.
AP üyelerinin mektubunda, “Atalay’ın serbest bırakılmaması, Hatay halkının temsil hakkının ihlal edilmesinin yanı sıra, hukukun üstünlüğünün de zayıflaması anlamına gelir” denilerek, hükümetin bu tutumunun demokrasiyi tehdit ettiği vurgulandı.
Türkiye’de Hukukun Üstünlüğüne Yönelik Uluslararası Eleştiriler
Türkiye’de yargının siyasi müdahalelere açık olması, Avrupa ve uluslararası insan hakları kuruluşları tarafından sıkça eleştirilen bir konu haline geldi. Can Atalay’ın durumu, bu eleştirilerin odak noktalarından biri olarak öne çıkıyor. Avrupa Parlamentosu üyeleri, Türkiye’deki hukuki süreçlerin demokratik ilkelere uygun bir şekilde yürütülmediğini belirterek, Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmamasını ciddi bir ihlal olarak değerlendirdi.
Hükümetin bu süreçte takındığı tavır, yargı bağımsızlığına zarar veren bir etki yaratırken, Türkiye’deki hukukun siyasetin kontrolü altında olduğu algısını güçlendiriyor. Can Atalay’ın vekillik hakkının engellenmesi, sadece bireysel bir hak ihlali olarak değil, aynı zamanda Türkiye’de demokrasinin zayıfladığı ve hukukun üstünlüğünün giderek aşındığı bir örnek olarak değerlendiriliyor.
Uluslararası insan hakları kuruluşları ve Avrupa’daki hukukçular, Türkiye’deki yargı süreçlerini yakından izlemekte ve hukuki bağımsızlık eksikliğinin ülkenin demokratik yapılarını tehdit ettiğini vurgulamaktadır. Atalay’ın durumu, bu çerçevede Türkiye’nin uluslararası hukuki normlarla uyumunu da sorgulatan bir tablo çizmektedir.
- NHY / AP üyelerinin mektupları, TBMM kararları ve Anayasa Mahkemesi kararları