Bu haftanın yazısının ilham kaynağı bir palmiye. Öyle sıradan bir palmiye değil. Bilimsel adı Hyophorbe amaricaulis. Sadece Mauritius Adası’na yolunuz düşerse görebilirsiniz. Dünyanın başka bölgelerinde yetişmiyor. Ancak, sıra dışı oluşunun nedeni sadece bu adada yetişiyor olması değil, dünyanın en “yalnız” palmiyesi olması. Dünyada sadece bir tane (evet, yanlış okumadınız sadece bir tane) kalmış. Dolayısıyla “yalnız” sıfatını gerçekten de hak ediyor.
Bilim insanları, bu palmiyenin soyunun sürmesi için yıllarca çabalamışlar ancak bir sonuç elde edilememiş. Bu palmiye ömrünü tamamlayınca, maalesef görmek ve dokunmak mümkün olamayacak. Yeni kuşaklar, sadece resimlerine bakarak tanıma imkânı elde edebilecekler.
Biliyorum ki, soyu tükenen bir canlı söz konusu olunca, genellikle olduğu gibi fatura insanoğluna kesilecek. Doğruluk payı da yok değil ancak konu yalnızlık olunca, bu bakışı biraz yumuşatmak gerekiyor zira insan, aynı zamanda yalnızlığın öznesi ve yalnızlıktan en çok mustarip olan canlıların da başında geliyor.
Üstüne üstlük, içinden geçtiğimiz pandemi ve gereği olan izolasyon dönemleri bu yalnızlığı misliyle artırdı. Bu soruna ne yapalım, deyip sırtımızı dönmek ya da küçümsemek mümkün değil çünkü insan ilk çağlardan beri hep birlikte yaşamış, sosyal bir varlık. Yalnız yapamıyor. Bu yüzden de arzu edilmeyen bir yalnızlık kaygıya, depresyona sebep olabiliyor ve çok ileri vakalarda intihara kadar sürükleyebiliyor.
İngiltere ve Japonya, bu bağlantıları ve genel gidişatın vahametini gördüğü için arka arkaya “yalnızlık bakanlıkları” kurdu.
İngiltere’nin bu hamleyi gerçekleştirmesinin ardında “bilgi” ve “bilim” yatıyor şüphesiz. Yalnızlığı, modern hayatın acı gerçeği olarak konumlandırıyor ve şöyle tanımlıyorlar: Konuşacak, düşüncelerini ve deneyimlerini paylaşacak kimsesi bulunmama hali. Bakanlığın kurulması fikrini ortaya atan ve 2016 yılında bir cinayete kurban giden İşçi Partisi milletvekili Jo Cox’a göre yalnızlık bir acı gerçek olmanın ötesinde, bir “kriz”. Neden bu betimlemelerin yapıldığını rakamlara bakarak hemen anlamak mümkün. 2021 yılında düzenlenen Topluluk Yaşam Anketi sonuçlarına göre, İngiltere’de halkın % 6’sı sıklıkla ya da sürekli olarak yalnızlık çektiğini ifade ediyor. 2020 yılında İngiltere’nin nüfusunun 67 milyon kişi olduğunu düşünecek olursak, yalnızlık çeken insanların 4 milyon gibi çok büyük bir rakama karşılık geldiğini görebiliriz. Daha eski tarihli bir araştırmada yer verilen belirlemeler ise ürkütücü: Ülkede 200 bine yakın yaşlı, hayatlarını aylarca hiç kimseyle konuşmadan sürdürüyor ve engelli gençlerin yüzde 85’i yalnızlıktan şikâyetçi.
Japonya’nın yalnızlığa odaklanmasının gerekçesi ise ülke genelinde yaygın olan ve pandemiyle kritik bir hal alan intihar sorununa çözüm bulma isteği. Bakanlık, intihar yanında yoksulluk, hikikomori (toplumsal münzeviler), izolasyonla birlikte yükselen yalnızlık gibi bir dizi sosyal sorunu gündemine almış görünüyor.
Japon Polis Teşkilatı, 2020’de ülkede 20 bin 919 kişinin intihar ettiğini belirtiyor. Bu rakam bir önceki yıla göre yüzde 3,7’lik bir artış anlamına geliyor. Ayrıca, kadınlar ve gençler arasındaki intiharlardaki artışa önemle dikkat çekiliyor. Japan Times gazetesine göre, bu rakam, aynı yıl Covid-19’dan ölen kişi sayısının üç katından fazla.
Sorunun büyüklüğü, daha net bir şekilde ortaya çıktı değil mi?
Peki, ülkemiz ne durumda? Şu ana kadar, geçim sıkıntısı, politik kutuplaşma gibi temel sorunların konuşulmasından bu konuya pek sıra gelmediğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Ancak, durum çok da parlak gözükmüyor. Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’ne göre, ortalama hane halkı büyüklüğü sürekli olarak azalma eğiliminde. 2008 yılında 4 kişiyken, 2021 yılında 3,23 kişiye kadar gerilemiş. Aynı sisteme göre, 2014 yılında %13,9 olan yalnız yaşayan fertlerden oluşan tek kişilik hane halklarının oranının 2021 yılında %18,9’a yükseldiği görülüyor. Nüfusun % 19’u önemli bir büyüklüğü işaret ediyor. İstatistiki kanıtları çoğaltmak mümkün.
Yakın bir gelecekte, bir kafede yalnız başına otururken, Elvis Presley’in başlıkta yer verdiğimiz Are You Lonesome Tonight? (Bu gece yalnız mısın?) şarkısını dinleyen ve kendi kendine evet, diye mırıldanarak yanıt veren insanlarımızın sayısı büyük artış gösterecek gibi duruyor.
Kısaca, belki ülkemizde de bir yalnızlık bakanlığı kurulmasının zamanı gelmiş de geçiyor.
Bir sonraki yazıda görüşene kadar, sağlıcakla kalın.
- Yeme İçme Alışkanlıklarınızı Radikal Şekilde Değiştirmeye Hazır mısınız? - 31 Ağustos 2024
- Nihayet Söylediler, Kral Çıplak - 3 Ağustos 2024
- Gezegeni Kurtaracak Tam Zamanlı Süper Kahramanlar Aranıyor - 22 Mayıs 2024