İmamoğlu: “Çiftçiyi Destekleyeceğiz, Türkiye’yi Doyuracağız”

Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi tutuklu bulunan CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu adına yürütülen kampanya faaliyetleri sürerken, Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi tarafından yapılan son açıklamada, Türkiye’nin tarım sektörüne ilişkin çarpıcı değerlendirmelere yer verildi. Aday Ofisi’nin sosyal medya hesabından yayımlanan açıklamada İmamoğlu, çiftçilerin borç sarmalında üretim yapmaya zorlandığını, tarımın ve kırsal alanların ise kaderine terk edildiğini vurguladı. “Çiftçiler bugün borcu borçla döndürüyor, kar etmek bir yana zarar etmemek için dua ediyor” diyen İmamoğlu, tarım sektörünün yapısal bir çöküş içinde olduğunu kaydetti.

Açıklamada dikkat çeken bir diğer başlık ise çiftçilerin artan borç yüküydü. Tarım üreticilerinin 1.2 trilyon lirayı aşan bir borçla yaşadığını belirten İmamoğlu, üreticilerin artık öz kaynakla değil, krediyle üretim yapmaya çalıştığını ifade etti. “Köylerimiz terk ediliyor, genç nüfus kalmadı. Milletimiz artık tarlaya ekmek istemiyor” sözleriyle kırsal çözülmeye işaret etti.

Tarımda Yapısal Dönüşüm Vurgusu, Borç Affı, Altyapı Yatırımı, Üretimde Teknolojik Atılım

Ekrem İmamoğlu’nun açıklamasında tarım sektörüne dair çözüm önerilerine de yer verildi. Aday Ofisi aracılığıyla paylaşılan mesajda, çiftçilerin borç yükünün hafifletilmesi için acil bir düzenleme yapılacağı, kredi sisteminin verimlilik esaslı yeniden yapılandırılacağı ve üretimin teknolojik altyapısının güçlendirileceği bildirildi. “Tarımı hem tarlada hem envanterde güçlendireceğiz” ifadesiyle geleneksel üretim biçimlerinin ötesine geçilerek sürdürülebilirlik ve verimlilik temelinde bir dönüşüm hedeflendiği belirtildi.

Bu açıklamalar, neoliberal politikalarla köşeye sıkıştırılan tarım üreticisinin yaşadığı sorunları gündeme getirirken, tarımın sadece ekonomik bir sektör değil, aynı zamanda ülkenin gıda egemenliğinin temeli olduğunu hatırlatıyor. Çiftçinin üretimden koparıldığı bir düzende, gıda güvenliği de yalnızca bir teknik sorun değil, aynı zamanda sınıfsal bir soruna dönüşüyor. İmamoğlu’nun önerdiği dönüşüm ise üretim araçlarının yeniden örgütlenmesini, üretici emeğinin desteklenmesini ve kırsalın yeniden kamusal bir perspektifle canlandırılmasını hedefliyor.

Köylere Dönüş, Devletin Güvencesi, Gıdada Egemenlik

“Çiftçiyi destekleyerek Türkiye’mizin gelecekteki gıda üretim kapasitesini ve gıda güvenliğini yapısal tehditlerden kurtaracağız” diyen İmamoğlu, üreticinin arkasında devleti hissedeceği bir sistemin inşa edileceğini duyurdu. Tarım kredi sisteminin yeniden düzenlenmesi, üretim maliyetlerinin düşürülmesi, çiftçilikle geçinmenin mümkün hale getirilmesi ve köylerin cazip yerleşim alanları haline getirilmesi gibi adımların atılacağı vurgulandı.

Bu yaklaşım, gıda üretimini ulusal güvenliğin ve toplumsal refahın stratejik bir bileşeni olarak konumlandırırken, yıllardır uygulanan piyasacı tarım politikalarının sonucunda çökertilen üretim zincirine kamu eliyle yeniden müdahale edilmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Gıdayı bir meta değil, bir hak olarak gören bu anlayış, köylüyü sadece üretim yapan değil, toprağın ve kamusal yaşamın asli unsuru olarak yeniden tanımlamaya çalışıyor.

İmamoğlu’nun mesajında geçen “Çiftçi kazanacak, Türkiye doyacak” sözü, yalnızca bir seçim sloganı değil; üretimden yoksun bırakılmış bir toplumda emeğin, toprağın ve geleceğin yeniden kamusallaştırılmasına dönük yapısal bir vaade dönüşüyor.