2023 Gelirken…

Yeniden yeni bir yıla girme vakti. Yine yeniden. Her yıl bir sonrası için gençlik yıllarımızın o esrik, alabildiğine coşkulu ve gerçeğin dışına taşan heyecanına, yaş geçtikçe hayatın ciddiyeti daha çok karışıyor. Haliyle o saf, coşkulu, sınırsız gibi görünen heyecanlı yeni yıl bekleyişi yok artık. Evet 2023 yılına başlıyoruz. Çok yakında. Daha hiç dokunulmamış tertemiz üç yüz altmış beş sayfa. Bir önceki üç yüz altmış beş sayfa, bu kadar pis yıpranmış yırtık pırtık iken nasıl olur da bu erişkin yaşımızda, bu sayfaların süslü püslü düzenli güzel yazılarla, kenar süsleri ile dolacağına inanabiliriz? Tabii ki inanılacak gibi değil.

2022’nin en son sayfalarında bile dehşet, savaş, yoksulluk var. İşte size son iki haftanın haberlerinden örnekler vereyim:
“Los Angeles’ta salgınla başlayan hayat pahalılığı nedeniyle artan kiralar yüzünden evsiz sayısında belirgin bir artış var. Kentte evsizlik nedeniyle her gün en az beş kişinin can verdiği bildirildi. Ölümlerin meydana geldiği ABD’nin Los Angeles kentinde olağanüstü hal ilan edildi.” (20 Aralık 2022)

“Edirne’den yasa dışı yollarla Yunanistan’a geçen Fas uyruklu bir grup göçmen, Yunan sınır güvenlik güçlerine yakalandı. Güvenlik güçleri, göçmenleri üzerlerindeki para, değerli eşya ve kıyafetlerini alıp, dövdükten sonra Meriç Nehri üzerinden zorla Türkiye’ye itti. (15 Aralık 2022)
TV’de haber spikerlerinin bir felaketi yerinden haber verirken sanki çok sıradan bir şey söylüyormuşçasına söylemeleri de hepimizin, insanlığın geldiği nokta açısından o haberini yaptığı felaketten daha da ürkütücü. İklim değişiklikleri nedeniyle Amerika’daki son haftanın dondurucu soğuğundan bahsederken kürkünü ve eldivenlerini giymiş sahadaki spiker evsizlerden de bahsediyor.ve diğer haber spikerinin, can kaybı oldu mu, sorusuna verdiği cevap:

“Evet, şu an 2 tane. Daha topluca bir sayı belirtilmedi.”

Donuk ve ritimsiz bir sesle söylediği bu “daha topluca bir sayı belirtilmedi.” cümlesi.

İki günden beri bu ifadeyi düşünüyorum. İnsanların ne kadar nesneleştiğini. Her şeyin sayısal olarak ifade edildiği ruhsuz bir dünyada yaşıyoruz artık.

Bütün bunlara rağmen evet tekrar ediyorum “bütün bunlara rağmen” ne kadar inanılmaz ki yine de umut denilen bir şey var. İçimize atılan bir sihir, yaşamın büyüsü bu herhalde. Umut etmek. O kadar ki savaşın ortasında evleri, şehirleri yıkılmış sevdiklerini kaybetmiş insanlar perişan bir haldeyken güzel şeylere inançlarını yitirmiyorlar. İşte bu da bununla ilgili son haftanın haberi:
“Sivil alt yapıya füze ve İHA saldırıları nedeniyle enerji altyapısının ağır hasar aldığı Ukrayna’da başkent Kiev’deki ana Noel ağacı jeneratör sayesinde aydınlatıldı.”

Her şey, herkes perişan. Elektrikler yok ama işte çocuklar var. Jeneratörle aydınlatmışlar. Çocuklar için, insanlar için…
Noel ağacı yerine “umut ağacı” demek daha doğru bence.

Aslında bütün dünya savaşların, açlığın, sömürünün, adaletsizliğin ortasında yüzüyorken yine de parlak ışıklarla donatılmış umut ağaçlarını dikecekler. Hepimiz umut edeceğiz. Çocuklarımız ve kendimiz için.

2023 iyi bir yıl olsun hepimiz için, dünya için, tüm insanlık için.

Feride Cihan Göktan
Latest posts by Feride Cihan Göktan (see all)