Yumruğum, sadece “taciz” içindir!

Bugün, yazar ‘Hasan Ali Toptaş’ ile ilgili taciz ifşası konusunda sosyal medyada bazı gözlemlerim oldu. Kadınların bir kısmı bu durumu ifşa eden mağdur kadınların durumunu anlamayan hemcinslerinden yakınıyordu. Erkekler de kendi hemcinslerinin bunu yapmasından utanır hâle geldiklerini ifade ediyorlardı. Yazılanlar içerisinde çoğunlukla gözlemlerim bu yöndeydi.

Adaletten söz eden kimse yoktu örneğin.

Şimdi; bir takım şeyler söylemek ve sormak istiyorum, umarım beceririm…

Neden bir taciz konusunun başlı başına bu olay temelinde ‘kadına yapılan taciz’ adı altında ele alınması gerekirken, tüm sosyal medya kişiler üzerinden sorular sormakta?…

Burada konu; kadına yapılan taciz ve yasaların bu konuda nasıl düzenlenmesi gerektiği midir, yoksa taciz eden şahsın kimliği ve onun üzerine yazılan çizilenler midir? Yaşananların yargıya gitmesi en önemlisi değil midir?

Sizce de sapla saman karışmıyor mu?

Kadına yapılan tacize, şiddete, kadın cinayetlerine ses çıkarılması, yasaların değiştirilmesi, ağır cezalar gelmesi üzerine tepkilerin dile getirilmesi gerekirken, konumuz ‘Hasan Ali Toptaş’ mı dır? Bence en az konuşulması gereken şey kendisidir. Burada kişilerin, kimin ne yaptığının hiçbir önemi yoktur. Anlaşılmayan şey de burasıdır bence!

Bu kadınların yaşadıkları, belki de yıllardır taşıdıkları travmaların üzerinde durulacağı yerde, konu ‘Hasan Ali Toptaş’ bunu nasıl yapar durumuna dönüştürülmesi midir?

İnanın; bir yazar kimliği olarak ‘Hasan Ali Toptaş’ın bunu yapması değil, kadınlara yapılan taciz önemlidir sadece! Bir sürü şey gündeme gelirken asıl sorunlar telaffuz dahi edilmiyor. Taciz olayları nasıl son bulabilir, yasalar ne şekilde düzenlenebilir? Bu konuda sesimizi nasıl duyurabiliriz gibi?

‘Bana ne, ‘Hasan Ali Toptaş’tan ya da ‘X’ kimlikten. Konumuz kadına yapılan taciz ve kadınların yıllarca bu vb. durumları içlerinde saklamaları değil midir? Kimliklerle uğraşılıyor. Umurumda dahi değil…

‘Hasan Ali Toptaş’ çok iyi bir yazar olabilir insanların gözünde. (Şahsen ilgi alanımda bir yazar değildir) Ben ve hiç kimse onun cinsel sapkın yanlarını, cinsel açlığını, zaaflarını, nefsine hakim olamama gibi durumlarını bilemeyiz. Sizlerin gözünde iyi bir yazarın bunları yapabilecek olması neden bir çelişki yaratmaktadır?

Sıradan bir insana ‘taciz eden’ diyebilirken neden bir yazarın da bunu yapabileceği aklınıza gelmiyor? Yazarlar, müzisyenler, ressamlar, şairler, edebiyatçılar mükemmel kişilikler midir? Neden sürekli olarak iyi şeyler yaratabilen insanlardan bir ‘put’ yaratılıyor? Yazdığı ve yazacağı kitapları sonrasında okumamak sizin kişisel tercihiniz, ancak neden kişiler üzerinden konu tartışılıyor?

Neden sevdiğiniz sanatçı, yazar, müzisyen edebiyat dünyasından insanların da sapkınlıklarının olabileceği aklınıza gelmiyor?… Hayranlık duyulan, iyi sanat eserlerinin ortaya konulmasıyla, kişiliklerinin de aynı şekilde, aynı düzlemde gitmesi ne düzeyde bir bakış açısıdır?

Buradan yazara hak verdiğim anlaşılmasın lütfen! Konuların karıştığının üzerinde durmak istiyorum ısrarla!

Bir utanç söz konusuysa; bırakın ‘Hasan Ali Toptaş’ bu utancı kendi yaşasın! Ben neden bu utancı üstleneyim ki? Neden diğer erkekler, tüm erkekler adına üstlensin ki? Tüm erkekleri aynı kefeye koymak haksızlık değil midir?

‘Woody Allen’ filmlerini çok severim. Üvey kızına 1992 yılında taciz etmesi üzerine konu yargıya gitti ve ben ‘Woody Allen’ filmleri izlemekten vazgeçmedim. Bunu itiraf ediyorum! Onun filmlerini izliyor olmam belki de utanç sayılmalı, bilemiyorum! Ya da Amerikalı değil de Türk olsaydı aynı şekilde hisseder ve izlemeye devam eder miydim? Bu da bir soru.

Örnek kimlikler arıyoruz. Sonra onlara hayranlık duymak ve idealize etmek istiyoruz. Oysa unuttuğumuz en önemli şey insanın bir ‘Homo sapiens’ olduğu..

Hukuk en önemli noktadır! Hukuk var mı ki deyip, soruna başka bir noktadan devam edilemez, hak arama yolu sorgulanmalı ve hukukun üzerine gidilmelidir!

Hayat çok acayip dostlar!

Bugün ‘Nabokov’un ‘Lolita’sını okuduğumuzda ya da sinema filmini izlediğimizde olayı sanatsal boyutuyla çok başka bir yere koyabiliyoruz. ‘Humbert’in çocuk yaştaki genç kızlara olan ilgisine, ‘Lolita ile yaşadığı âşk ilişkisini sanat olarak değerlendirebiliyoruz. Bugün gerçek hayatta gazete manşetlerinde görseydik kim bilir neler derdik? Pedofili üzerine bir sürü şey söylemiş olacaktık muhtemelen..

‘Homo sapiens’ diyorum, insanı pirüpak bir yere koyuyorsunuz!…

Konumuz, kadına yapılan tacizdir! ‘Hasan Ali Toptaş’ bir detaydır…

Kendi adıma beni hiç ilgilendirmeyen bir detay üstelik..

Gerisi teferruattır!

Arzu BURSA