Yaman Çelişki

Almanya, iklim değişikliğiyle mücadele ve sürdürülebilir bir yaşam adına, ardı ardına pozitif adımlar atıyor.

OECD kaynaklarına göre ülke, 2030’a kadar en az yüzde 65, 2040’a kadar ise en az yüzde 88 oranında emisyon azaltımı hedefliyor (1990 yılı seviyelerine göre). 2045 yılına kadar (AB hedefinden beş yıl önce) iklim nötr hale gelmeyi, 2050’den sonra sera gazı emisyonlarını negatif seviyeye çekmeye kararlı gibi gözüküyor. Bu iddialı hedefleri yerine getirmek için somut adımlar da gerekiyor ki, ülkede bunların atıldığını da görmek mümkün.

Konuya ilişkin, bir izleme ve politika ayarlama mekanizması geliştirilmiş ve 2030 yılına kadar altı ayrı sektör için yıllık karbondioksit emisyon bütçeleri oluşturulmuş.

Dahası var… Çok kısa bir süre önce ülkedeki son üç nükleer santral kapatılarak 60 yıldır sürdürülmekte olan nükleer enerji üretimi sonlandırdı. Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrasında ertelenen nükleer enerji üretimini sonlandırma kararı, 15 Nisan itibarıyla uygulamaya konulmuş durumda.

Bu konudaki kararlılığa ilişkin bir başka örnek de yasal düzenlemeler. Bilindiği gibi Almanya, Avrupa Birliği’nin lokomotif ülkesi. Birlik genelinde de, aynı yaklaşımın iz düşümleri görülüyor ve iklim değişikliğiyle mücadelede önemli adımlar içeren ve 2030 yılına kadar sera gazı emisyonlarını yüzde 55 oranında azaltmayı hedefleyen mega anlaşma, Avrupa Parlamentosu tarafından onayladı. Anlaşmanın önemli hükümleri arasında Emisyon Ticaret Sisteminin revizyonu, Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması ve Sosyal İklim Fonu kurulmasını içeren düzenlemeler bulunuyor.

Kısaca iyi ya da kötü, yeterli ya da yetersiz, adil ya da adaletsiz bazı girişimlerin bulunduğu ve iklim değişikliğiyle mücadele için adımlar atıldığını söylemek mümkün.

Derken… overshootday.org sitesine baktığımda karşıma bambaşka bir görüntü çıktı. overshootday.org insanlığın, doğayı gezegenimizin biyolojik kapasitesinin yenileyebileceğinden daha hızlı kullanıp kullanmadığını bir metodolojiyle ölçüyor. Bu ölçüme göre Almanya, yılın sadece ilk dört ayında, bütün bir yılda yapması gereken tüketimi yapmış gibi gözüküyor. Diğer bir ifadeyle, Almanya’nın mevcut tüketim seviyesini devam ettirebilmesi için üç tane dünyaya ihtiyaç duyuluyor.

Ne yaman çelişki değil mi? Aslında değil…

İş insanda bitiyor. Yasa koyucuların düzenlemeler yapması ve hayatlarımızı, gelecek nesillere bir enkaz bırakmamak adına düzenlemesi son derece önemli. Ancak her şeyi devletten, düzenleyicilerden beklemenin anlamı yok. İklim değişikliğinin etkileriyle savaşmak ve daha sürdürülebilir bir yaşam inşa etmek için tüketim seviyemizi düşürmemiz gerekiyor. Bunun başka bir yolu yok.

Sitede 188 ülke için bu hesaplama yapılmış ve ortaya çıkan sonuçlar çarpıcı. 11 ülke, dünyanın biyolojik kapasitesinin elverdiğine eşit seviyede kaynak kullanımı yapıyor. 45 ülkenin tüketimi doğanın kendisini yenilemesi için ihtiyaç duyulandan düşük ancak kalan 132 ülkenin tamamı dünyadan alması gereken paydan fazlasını alıyor. Ülkeler bazında baktığımızda rekorun (!) Katar’da olduğu görülüyor. Tamı tamına 9 dünya gerektirecek kadar tüketimde bulunuyorlar. Amerika’nın skoru 5,1. Yemen 0,3 ile listede sonuncu sırada yer alırken ülkemizin tüketimini karşılamak için 2,1 dünyaya ihtiyaç duyuluyor. Dünya ortalaması ise 1,8.

Bu tespitleri kaynağında incelemek isteyenler* aşağıdaki bağlantıya bakabilirler.
İnsanlar, olup bitenin farkında mı değiller acaba? Bence değil. Yapılan çalışmalar şunu gösteriyor. İnsanlara iklim değişikliğinin farkında olup olmadıkları sorulduğunda neredeyse tamamına yakını farkında olduğunu belirtiyor. Bu konuda bir şeyler yapılması gerekip gerekmediği sorulduğunda oran biraz düşüyor, ancak dörtte üçü bir aksiyon alınması gerektiğinde hemfikir. Esas sorun bu noktadan sonra başlıyor. Ankete katılanlara iklim değişikliğiyle mücadele etmek için hayatlarını değiştirmeye hazır olup olmadıkları sorulduğunda ancak dörtte biri civarında bir katılımcı olumlu yanıt veriyor.

Yani herkes sorunun farkında ancak önlem almayı düşünmüyor ya da erteliyor. Ya da daha kötüsü… Ben yaşamımı aynen bu şekilde sürdüreyim, alınması gereken önlemleri başkaları alsın diye düşünüyor.

Sizce bu zihniyetle ilerlemek mümkün mü? Yukarıda bahsettiğimiz insanların dörtte biriyle “iklim değişikliği” konusunda etkili bir aksiyon almak mümkün olabilir mi?

Artık, hepimizin şapkasını önüne koyup ciddi ciddi düşünmesi gerekiyor.

Bir sonraki yazıda görüşene kadar, sağlıcakla kalın.


  • https://www.overshootday.org/how-many-earths-or-countries-do-we-need/
Özgün ÇINAR
Latest posts by Özgün ÇINAR (see all)