Türkiye’ye gelen uluslararası gözlemciler, seçimlerin ilk turunda adaylar ve partiler arasında adil bir kampanya ortamı ve eşitlik sağlanamadığını belirten gözlemciler, ikinci tur seçimlerinde de gözlem faaliyetlerine devam edeceklerini açıkladılar.
Uluslararası seçim gözlem misyonu, AGİT Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Bürosu (DKİHB), AGİT Parlamenter Asamblesi (AGİT PA) ve Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin (PACE) ortaklığında gerçekleştirildi. Misyon üyeleri, 40 ülkeden toplam 401 gözlemci ile Türkiye’nin 81 ilinde seçimleri izlediler.
Gözlemciler, seçimin ilk turunun ardından Ankara’da düzenledikleri basın toplantısında seçime dair ilk değerlendirmelerini paylaştılar. Gözlemciler, Türkiye’deki mevcut yasal çerçevenin demokratik bir şekilde seçimlerin yürütülmesi için tam anlamıyla yasal bir zemin sağlamadığını, ancak seçimlerin iyi yönetildiğini ve seçmenlere siyasi alternatifler arasında gerçek bir seçim yapma imkânı verdiğini belirttiler.
Gözlemciler ayrıca, mevcut cumhurbaşkanı ve iktidar partilerinin haksız bir avantajdan faydalandığını, temel toplanma, örgütlenme ve ifade özgürlüklerine yönelik devam eden kısıtlamaların bazı muhalif siyasetçi ve partiler ile sivil toplum ve medyanın seçim sürecine katılımını engellediğini vurguladılar. Gözlemciler, çok sayıda muhalif siyasetçinin tutuklu olmasının ve bazı siyasi grupların suçlu atfedilmesinin tam anlamıyla siyasi çoğulculuğun sağlanmasına engel olduğunu da ifade ettiler.
AGİT gözlem heyetinin başkanı Michael Georg Link, bu seçimlerin rekabetçi olduğu kadar kısıtlayıcı da olduğuna dikkat çekerek, “Türkiye’nin eskiye dayanan ve gurur verici bir demokratik geleneği var. Ancak bu geleneği korumak için daha fazla çaba sarf etmek gerekiyor. Türkiye’nin demokratik standartlara uygun olarak ikinci tur seçimleri yapmasını umuyoruz” dedi.
Link, Türkiye’de 31 Mart 2019’da yapılan yerel seçimlerin sonuçlarını değerlendiren Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) gözlem heyetinin başkanıdır. Link, “Seçim süreçlerine siyasi müdahalelerin yapılması Türkiye’nin uluslararası taahhütleri ile örtüşmemektedir” tespitinde bulunurken, seçime katılımın yüksek olmasının halkın demokratik değerlere bağlılığını gösterdiğini de ifade etti. Cumhur İttifakı’nın “adil olmayan bir kampanya” sürdürdüğünü belirten Link, bu süreçte medyanın adayları ve partileri eşit şekilde kamuoyuna yansıtmadığını, sivil toplum kuruluşlarına yapılan kısıtlamaların da sürece zarar verici olduğunu kaydetti.
“Kampanyalar kutuplaştırıcıydı, seçim adil değildi”
Kampanyaların çoğunlukla iktidar tarafından “kutuplaştırıcı bir şekilde yürütüldüğünü” söyleyen gözlem heyetinden AKPM Heyet Başkanı Frank Schwabe, seçime yüksek katılımın ise Türkiye’deki demokrasinin inanılmaz derecede dirençli olduğunu kanıtladığını belirtti.
Schwabe, “Ancak Türkiye demokratik bir seçimin temel ilkelerini yerine getirmiyor” diyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye, AİHM kararlarına rağmen kilit bazı isimler hala cezaevlerinde. Medya özgürlüğü ciddi şekilde kısıtlanıyor ve oto sansür ortamı hâkim. Türkiye adil bir seçim kampanyası için gerekli koşullardan çok uzakta.”
Muhalefetteki ikinci büyük parti olan HDP’yi kapatmaya yönelik devam eden davalar dahil olmak üzere bir dizi adli süreçle muhalif partilere ve siyasilere baskı uygulandığını belirten heyet üyeleri, aynı zamanda kadın temsili açısından da bu seçimlerde partilerin iyi bir sınav vermediğini kaydetti.
“Depremzedelerin oy kullanma sorunu”
Son günlerde gündemi meşgul eden konulardan biri de depremzedelerin nasıl oy kullanacağı. Kahramanmaraş’ta yaşanan yıkıcı depremlerin ardından binlerce vatandaş evlerini kaybetti ya da hasar gördü. Bu durumda olan depremzedelerin 14 Mayıs’ta yapılacak seçimlerde nerede ve nasıl oy kullanacakları merak ediliyor.
Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü (NVİ), bu konuda bir duyuru yayınladı. Duyuruya göre, depremzedeler yeni adres beyanlarını 17 Mart saat 23.59’a kadar nüfus müdürlükleri, e-Devlet ve nüfusmatikler üzerinden yapabilecek. Bu tarihten sonra ise adres değişikliği işlemleri ilçe seçim kurullarının kararı ile gerçekleştirilecek.
Depremzedelerin yeni adres beyanlarında kaldıkları çadır, konteyner, prefabrik ev, yurt, huzurevi gibi yerleri gösterebilecekleri belirtildi. Ayrıca, diğer il veya ilçelere taşınan depremzedelerin de taşındıkları yerdeki adreslere yönelik beyanda bulunabilecekleri ifade edildi.
NVİ’nin bu duyurusu depremzedeler için önemli bir kolaylık sağladı. Ancak bu kolaylığın yeterli olup olmadığı tartışılıyor. Bazı depremzedelerin yeni adres beyanında bulunmak için gerekli belgelere sahip olmadığı ya da bu işlemi yapmak için zaman ve imkan bulamadığı iddia ediliyor.
Ayrıca, depremzedelerin oy kullanacakları sandıkların nerede kurulacağı ve nasıl ulaşacakları da belirsizliğini koruyor. Deprem bölgesindeki altyapı sorunları, ulaşım güçlükleri ve salgın riski gibi faktörler de oy kullanma sürecini zorlaştırıyor.
Bu nedenle, depremzedelerin seçimlere katılımını artırmak için daha fazla tedbir alınması gerektiği görüşü hakim. Depremzedelere yönelik seçim eğitimi, bilgilendirme ve rehberlik hizmetleri verilmesi, sandıkların kolay ulaşılabilir yerlere kurulması ve ulaşımda destek sağlanması gibi öneriler dile getiriliyor.
Depremzedelerin seçimlere katılımı sadece onların demokratik hakkını kullanması açısından değil, aynı zamanda depremin siyasi sonuçlarını belirlemesi açısından da önemli. Deprem bölgesindeki seçmen sayısı yaklaşık 2 milyon civarında. Bu sayı, seçim sonucunu etkileyebilecek bir potansiyele sahip.
Depremzedelerin seçim tercihleri nasıl şekillenecek? Deprem sonrası yaşanan mağduriyetler, devletin yardım ve destek politikaları, siyasi partilerin tutum ve vaatleri gibi faktörler bu tercihleri etkileyecek. Depremzedelerin seçimde nasıl bir tavır sergileyecekleri ise merakla bekleniyor.
Kadınların görünürlüğü
Seçim kampanyalarında kadınların görünürlüğü kısıtlı kalmış ve sadece birkaç siyasi parti kampanyalarında kadınların eşitliği ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddetle mücadele konulu mesajlara yer vermiştir. Bu durum, kadınların siyasetteki rolünü ve katılımını zayıflatmaktadır. Raporda, bazı kadın siyasetçilerin kampanyaları sırasında cinsiyete dayalı tacize uğradığını rapor etmesinin ise endişe verici olduğu kaydedildi.
Uluslararası gözlemciler ana raporlarını seçimin ikinci turunu da takip ettikten sonra ülkelerine dönmelerinin ardından yayımlayacaklar. Bu kapsamda DKİHB raporunu seçim sürecinin tamamlanmasından yaklaşık 8 hafta sonra olası iyileştirmeleri de içeren şekilde yayımlayacak. AGİT PA raporunu bir sonraki toplantısında sunacak. AKPM ise raporunu Haziran 2023’te Strasburg’daki ara oturumunda sunacak.
- Bilim İnsanları, Bazı Kişilerin Neden Covid Olmadığını Buldu - 21 Haziran 2024
- Tüketicinin İyimserliği Azalıyor - 21 Haziran 2024
- Akşener, Erdoğan’dan Ne İstedi? - 7 Haziran 2024