Nokta Haber Yorum | Brüksel
Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Agnes Callamard, Brüksel’de düzenlediği açıklamada Avrupa Birliği’ni ve uluslararası toplumu doğrudan hedef aldı: “Son 18 aydır gözlerimizin önünde bir soykırım yapılıyor ve bu, Batı’nın sessizliği sayesinde mümkün oldu.”
Callamard’ın bu sözleri, uluslararası kamuoyunun son aylarda giderek artan eleştirilerini özetliyor. Gazze’de açlığın, susuzluğun, ilaca erişimsizliğin kitlesel ölümlere yol açtığını belirten Callamard, “Durum kesinlikle korkunç. Gazze’de yiyecek kalmadı. İnsanlar açlıktan ölüyor” dedi.
İsrail’e dokunulmazlık, Filistinlilere ölüm
Callamard’a göre, Gazze’de yaşananlar ne ‘çatışma’ ne de ‘savaş’ olarak adlandırılabilir. Bu, sistematik bir yok etme politikasının sonucu. “ABD ve Avrupa ülkeleri, uluslararası hukuku ve Filistinlilerin temel haklarını savunmadıkları için bu soykırım mümkün oldu” diyen Callamard, İsrail’in haftalar önce ateşkesi bozduğunu, ardından yüzlerce sivilin, çoğu kadın ve çocuğun katledildiğini hatırlattı.
Bu tablo karşısında Avrupa ülkelerinin İsrail Başbakanı Netanyahu’ya kırmızı halılar sermesi Callamard’a göre uluslararası hukukun açıkça çiğnenmesidir:
“Hiç kimse savaş suçlularının kırmızı halıda karşılanmasını önermemeli. Bu hükümetin hesap vermesinin önüne geçilmemeli. UCM’nin tutuklama kararları uygulanmalı, bu kararlara direnen ülkeler yaptırımla karşılaşmalı.”
Avrupa’nın çifte standardı ifşa oldu
Af Örgütü lideri, Almanya başta olmak üzere bazı AB ülkelerinde Filistin’le dayanışmanın kriminalize edilmesini de eleştirdi. Callamard, “Gazze’de yaşananları soykırım olarak adlandırmamak bir şey, ama bu suçu dile getiren insanların ifade özgürlüğünü bastırmak başka bir şeydir. Avrupa, kurucu değerlerini inkâr ediyor” dedi.
Brüksel’den yaptığı bu sert açıklamada Callamard, Avrupa Birliği’ni bir seçimle yüzleştiriyor: Ya insan haklarını savunacaklar ya da uluslararası meşruiyeti tamamen yitirecekler.
En acil talep: Abluka kaldırılsın
Callamard’ın çağrısı net: Gazze ablukası derhal kaldırılmalı. Yardım tırlarının “sembolik” değil, gerçek ihtiyaçları karşılayacak ölçüde ve süreklilik içinde geçişine izin verilmesi gerekiyor. “Az değil, bol miktarda yiyecek, su ve ilaç girmeli. Gazze’de insanlar ölüyor. Kadınlar ve çocuklar 18 aydır bu çöküşün bedelini ödüyor.”
Uluslararası kamuoyunun büyük ölçüde seyrettiği Gazze’deki trajediye dair bu açıklama, sadece bir uyarı değil. Bu, Avrupa’nın ve Batı’nın insan hakları siciline düşen kara bir not.
