Bilgi çağında yaşadığımız doğrudur. Tarımda büyük veri kullanımının yaygınlaştığını da biliyoruz. Örneğin IBM tarafından geliştirilen bir sistemle çiftçiler çok miktardaki veriyi yapay zekâ teknolojisini kullanarak değerlendirip doğru kararlar verebiliyorlar.
Hava durumuna ilişkin tarihi veriler, gerçek zamanlı veri ile kullanılarak 15 günlük tahminler yapılıyor ve mevsimsel trendler analiz ediliyor. Toprağın farklı derinliklerindeki nem oranı, besin bilgisi gibi veriler alınıyor. Bu bilgiler hasat dönemi, gübreleme zamanı, ilaçlama sıklığı ve hasat miktarı gibi derlenmiş veriler ile birlikte işleniyor. Uydudan, dronlardan (“uçangöz”) ve uçaklardan alınan görsel imajlar ile birlikte değerlendirilip çiftçinin karar sürecine destek oluyor. Toplanan veriler yapay zekâ ile işlenerek çitçiye doğru karar vermesi için hizmet ediyor.
Dünyada tarım teknolojilerinde yaşanan bu tür ve benzer gelişmeleri maalesef yakında takip etmiyoruz. Sulama sistemlerinden yapay zekâya varıncaya kadar ilerleyen tarım teknolojilerine rağmen Türkiye’de tarım sektörüne ilişkin gelişmelerde referans noktamız hala traktör sayısı ve kullanımı ile sınırlı kalıyor.
“Traktör yetiştiremiyoruz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen hafta sonu Ankara’nın Polatlı ilçesinde düzenlenen 69. TİGEM Hasat Bayramı etkinliğinde yaptığı konuşmada “eskiden Polatlı’da traktör mü vardı” diye sordu. Aslında traktör hakkında söylediği ilk sözler bunlar değildi. Daha önce 13 Aralık 2018 tarihinde “İkinci 100 Günlük Eylem Planı”nı açıkladığı toplantıda da “Biz çiftçiye traktör yetiştiremiyoruz. Parti sözcümüz rakamlarla açıkladı. Çiftçinin 20 yıl önce traktörü yoktu” demişti.
Peki, gerçek nedir? Türkiye’de çiftçilerin traktör sahibi olması zaman içerisinde nasıl değişti? Gerçekten 20 yıl önce çiftçilerin traktörleri yok muydu?
Türkiye İstatistik Kurumu(TÜİK) verilerine göre 2018 yılı sonu itibariyle Türkiye’deki toplam traktör sayısı(tüm kategoriler dahil) yaklaşık 1,33 milyon adettir. Bu sayı bundan 30 yıl önce, 1989’da 673 bin adet idi. 30 yıllık dönem içerisinde toplam traktör sayısındaki artış oranı yüzde 98’dir. Diğer bir ifade ile ülkedeki traktör sayısı 30 yıl içinde yaklaşık iki katına çıkmıştır. Adalet ve Kalkınma Partisi(AKP)’nin iktidara geldiği 2002 yılı sonunda ise 970 bin traktör kullanımdaydı. Dolayısıyla Erdoğan’ın iktidara geldiği yıldan bugüne traktör sayısı 363 bin adet, oransal olarak da %37 oranında artmıştır.
Dönemler İtibariyle artış oranlarına baktığımızda gördüklerimizin bugün iddia edildiği gibi bir durumu göstermiyor.
Yukarıdaki tablodan da görüleceği üzere TÜİK’in yayınladığı tüm yıllara ait veriler dikkate alındığında AKP’nin iktidarda olmadığı 1989-2002 yılları arasındaki traktör sayısındaki yıllık ortalama artış oranı AKP’nin iktidarda olduğu 2003’den 2018 yılı sonuna kadar olan dönemde yaşanan yıllık ortalama artıştan daha büyüktür. Diğer bir ifade ile traktör sayısındaki yıllık ortalama artış oranı AKP döneminde azalmıştır.
GSYİH, Tarım ve Traktör sayısı büyüme oranları
Milli gelir, tarım sektörü ve traktör sayısındaki artış oranlarını karşılaştırdığımız zaman görüyoruz ki traktör sayısındaki artış genellikle GSYİH’nin artış oranının altındadır. Birkaç istisna yıl dışında tarım sektörünün büyüme hızı genel ekonomik büyümeden yavaş olmuştur. Tarım sektörü büyümesi ile traktör sayısındaki artışı karşılaştırdığımızda da görüyoruz ki traktör sayısının büyüme oranı tarımsal büyümeden genellikle daha yavaş olmaktadır.
Dolayısıyla Türkiye’de traktör sahipliği ve kullanımı konusunda AKP döneminde yaşanan bir mucize söz konusu değildir. Traktör kullanımındaki artış tarım sektörünün olağan gelişmesi içerisinde devam etmektedir.
Olmayan bir “başarı” ile övüneceğimize tarım teknolojileri konusunda yaşanan ilerlemeleri yakından takip edip bunları tarımsal üretim sürecine dahil etmemize imkân verecek politikalar üzerinde çalışmalı ve gerekli kaynağı aktarmalıyız.
Tarımsal üretimde örnek olarak gösterilen ve “Konya kadar bir alan” olarak tanımlanan Hollanda’da kullanılan ileri tarım teknolojileri sayesinde dünyanın en fazla tarımsal ürün ihraç eden ülke konumuna geldiğini biliyoruz. Orada kullanılan traktörlerin de sadece güç üreten makineler olmadığını, sürücüsüz, diğer ekipmanlar ile ilişki kurabilen, yapay zeka kullanarak karar alan ve buna göre tarlada çalışan aletler olduğunu biliyoruz.
Bu nedenle Türkiye’nin tarım sektörünün başta ülkenin tarımsal ihtiyacını karşılayacak üretimi uygun maliyetler ile üretebilmesi ve dünya ile de rekabet eder hale gelmesi için sadece traktör sayısına değil, biyoteknolojiden, yapay sinir ağlarına kadar ileri teknolojilerin kullanılması için gereken yatırımların yapılması, eğitim vb. desteklerin bir an önce sağlanması gerekir. Bunlar yapıldıktan ve Türkiye tarımda önemli bir ülke konumuna geldikten sonra biz çiftçilerimizin kullandığı teknolojiler ile övünebiliriz.
- Akıl tutulunca - 22 Ekim 2021
- Türkiye Mucizesi: Çalışan sayısı azalırken işsizlik de azalıyor - 10 Haziran 2020
- AKP’nin IMF kurnazlığı - 25 Eylül 2019