DSİ verilerine göre, su kaynaklarının yüzde 77’si tarımsal sulamada, yüzde 10’u hanelerde ve yüzde 13’ü sanayide kullanılıyor.
DoÄŸa DerneÄŸi’nin verilerine göre, Türkiye sulak alan ekosistemleri açısından zengin bir ülke.
Kapalı havzalara bölünmüş farklı özellikle onlarca uluslararası öneme sahip sulak alan bulunuyor. Bugüne kadar Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından bu alanların 14’ü Ramsar Alanı, 59’u Ulusal Öneme Haiz Sulak Alan ve 20’si Mahalli Öneme Haiz Sulak Alan statüsüyle koruma altına alındı. Ancak bu alanlar ve koruma statüsü olmayan diğer önemli sulak alanlar yok olmaya devam ediyor.
Anadolu’nun sulak alanları onlarca yıldır yanlış su ve tarım politikalarıyla yok ediliyor. Pek çok sulan alan eski politikalar sonucunda kurutuldu ve kalanların kurumasına da göz yumuluyor. Hem yerüstü hem de yer altı su kaynakları kritik seviyede azalmış durumda. Tarımsal su kullanımında sınırsız ve yanlış uygulamalar, ”kalkınma” ve ”temiz enerji” adı altında su kaynaklarının barajlara hapsedilmesi, havzalar arası su transferi gibi yanlış uygulamalarla sulak alanları geri dönüşü olmayan zararlar görüyor.
”2021 sulak alanlar için kötü bir yıl oldu”
Geçtiğimiz yıl pek çok sulak alanda kıyım devam etti. Bunlardan bazıları Türkiye’nin gündemindeydi.
Yaz aylarında Tuz Gölü’ne akması gereken kanallar engellendi ve gölün tamamen kuruması sonucunda binlerce flamingo yavrusu susuz ve besinsiz kalarak öldü.
Marmara Gölü’ne ulaÅŸması gereken su kaynakları, DSÄ° tarafından inÅŸa edilen Gördes Barajı’nda tutuldu ve gölü besleyen kanallardan su verilmesi durduruldu. Marmara Gölü tamamen kurudu.
Balıkesir’deki Akçay Sulak Alanı bir yılı aşkın süre hafriyat alanı olarak kullanıldı ve pek çok dava açılarak yasadışı projelerle hala mücadele ediliyor.
Flamingoların dünya nüfusunun yüzde 10’una ev sahipliği yapan Gediz Deltası’na ulaşan su kaynakları kirli akmaya devam ediyor ve deltanın tatlı su ekosistemlerine su verilmiyor.
”Yanlış su ve tarım politikalarının deÄŸiÅŸmesi gerekiyor”
Doğa Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dicle Tuba Kılıç, dünyanın içinde bulunduğu iklim krizinin sulak alanlarla olan ilişkisine işaret ederek, şu değerlendirmeyi yaptı:
”Anadolu’nun sulak alanları onlarca yıldır yanlış su ve tarım politikalarıyla yok ediliyor. DSÄ° verilerine göre, su kaynaklarımızın yüzde 77’si tarımsal sulamada, yüzde 10’u hanelerde ve yüzde 13’ü de sanayide kullanılıyor. Dolayısıyla suyun döngüsünün ve sulak alan ekosistemlerinin yaÅŸaması için ilk deÄŸiÅŸim tarım politikalarıyla baÅŸlamalı. Sulak alanların var olması ve suyun döngüsünün korunması, Türkiye’nin iklim krizi sürecinde hem ekolojik hem de ekonomik olarak tarımsal üretimini sürdürmesinin temel ÅŸartıdır. 2 Åžubat Dünya Sulak Alanlar Günü’nde sulak alanların yaÅŸam hakkını savunuyor, yanlış su ve tarım politikalarımızın ivedilikle deÄŸiÅŸmesini talep ediyoruz.”
- Bilim İnsanları, Bazı Kişilerin Neden Covid Olmadığını Buldu - 21 Haziran 2024
- Tüketicinin İyimserliği Azalıyor - 21 Haziran 2024
- AkÅŸener, ErdoÄŸan’dan Ne Ä°stedi? - 7 Haziran 2024