Savaşın Mağduru Çocuklar 

Savaş, geniş kişi toplulukları arasında meydana gelen, genel anlamıyla ileri derecede şiddet içeren olay, çarpışma, çatışma olarak tanımlanmaktadır. Genel anlamıyla ileri derecede şiddet içeren olay, çarpışma ve çatışma ortamından en çok çocuklar olumsuz olarak etkilenmektedir. Çocuklar savaşlarda ölüyorlar, sakat kalıyorlar, fiziksel ve cinsel istismara maruz kalıyorlar. Ölenler bizi yürekten yaralıyorsa da, kalanların yaşadığı travmalar(sarsıntılar) daha da derin izler bırakıyor üzerimizde.

Travma, canlı üzerinde beden ve ruh açısından önemli ve etkili yaralanma belirtileri bırakan yaşantı, bir doku ya da organın yapısını ya da biçimini bozan ve dıştan mekanik bir etki sonucu oluşan yerel yara olarak tanımlanmaktadır. Psikolojide daha çok; bireyin gerektiği gibi bir tepki gösteremediği, üzerinde durduğu halde çözüme kavuşturamadığı, dolayısıyla bilincin dışına ittiği yaşantıdır.

Bu gün Dünya’da sürüp giden savaşlara bakıldığında masumiyetin simgesi olan çocukların, masumiyetleri yok olup gitmektedir. Bu savaşlarda milyonlarcası ölürken, milyonlarcası da sakat kalmış, her türlü istismara(cinsel, fiziksel, duygusal) maruz kalmıştır. Bu kirli savaşlar sürdükçe de daha milyonlarcası ölecek veya sakatlanacak ve istismarlara maruz kalacaktır. Ruandada ki Etnik kökenli kirli savaşta 8 yaşından büyük her kız çocuğu tecavüze uğramış, Uganda da onbinlerce çocuk kaçırılıp, tecavüz edilip, seks kölesi haline getirilmiştir. Diğer savaşlarda da durum Raunda ve Uganda’dan farklı değildir.

Savaştaki çocuk ölümleri ve sakatlanmalarının temel nedeni mayınlardır. Mayın, kara taşıtlarını veya hava araçlarını tahrip ya da hasar vermek, personeli yaralamak, öldürmek veya diğer şekillerde tesirsiz kılmak için tasarlanan, normal olarak koruyucu bir kaplama malzeme içinde bulunan ve onu harekete geçiren düzeneğe verilen addır. Dünyada 64 ülkede 110 milyon civarında patlamamış mayın olduğu tahmin ediliyor.

Mayınlar sonucu ölen ve yaralanan çocuk sayısı tam olarak bilinmese de, çocuklar üzerinde yarattığı tahribatın manzarası görülebilmektedir. Mayın sonucu ampute(bedensel engelli) olan çocukların yaşadığı travmalar(sarsıntılar) rehabilite edilmemekte/edilememekte, çocuklar ölümü arar hale gelmektedirler.

Dünyada ki savaş manzaraları içerisinde çocuklar oyuncak sandıkları ve oynadıkları patlayıcıların patlaması sonucu ellerini, kollarını ve başka organlarını kaybetmekte, böylece oyun oynayamaz hale gelmektedirler. Kendi arkadaşları oyun oynarken, onlar yaşadıkları acılarıyla çocukça hayallerini kurmaktadırlar. Çocuk hayallerinden uyandıklarında kesilen kol, ayaklarını gördüklerinde yaşadıkları acının verdiği psikolojiyle savaşın yaratıcılarından nefret etmekte, yaşama boş gözlerle bakarken, gelecek için bir özlem duyamamaktadırlar. Oysa onlar çocuktur, çocukların da çocukça özlemleri vardır(bisiklete binmek, top oynamak, kırlarda oynamak, koşmak…).

Savaşın yarattığı bu sonuçları ortadan kaldırma çabaları ve çocukların yaşadığı travmaların(sarsıntıların) rehabilitasyonu çalışmaları yeterlimidir? Cevap tabiiki kocaman bir hayırdır. Cevap hayır olduğu sürece savaşın mağduru çocukların(masumların) hayatları kararıp gitmekte, mayın tarlaları başka çocukların hayatlarını karartmak için pusuda beklemektedir.

Peki, insanlığa düşen bu kirli manzarayı seyretmek midir? Başka çocukların hayatlarının ve masumiyetlerinin kararmaması için, savaşların bitmesi, mayınlı arazilerin temizlenmesi için insanca çabamızı Dünya barışı için göstermemiz gerekir. Aksi halde gelecekte çocukça hayallerin ve özlemlerin olmadığı bir dünya olmayacaktır. Çocukça özlem ve hayallerin olduğu ve gerçekleştiği bir Dünya dileğiyle…

 

Arslan ÖZDEMİR