Öğrenciler Okuldan Uzaklaştıkça Eğitimden Uzaklaştılar 

YKS sonuçları çok az sayıda ayrıntıyı gözler önüne seriyor. Mevcut genel veriler üzerinden bile Türkiye’nin eğitim başarısı ve durumuna bakıldığında çok büyük bir başarısızlığın yaşandığı görülüyor. Akademik yeterliliği yetersiz yüzbinlerce öğrencinin zoraki kontenjanları doldurmaya çalıştığı üniversitelerde evrensel düzeyde ileri eğitim kim tarafından ve nasıl yapılacak? İyi eğitim alamamış veya eğitim becerileri kazandırılmamış öğrenciler, felsefi temelli tartışma içerikli temel bilim derslerini nasıl anlayacak? Matematik, fen, felsefe bilmeyen, analitik düşünme ve tartışma yapacak bilgisi olmayan öğrenciye hangi hoca üniversite düzeyinde öğrenim verebilecek? Bu yazımda bu soruların cevabını vermeye çalışacağım.

2021 YKS’de sınava giren öğrenci sayısı 2 milyon 607 bin 903 iken 2022-YKS’de bu sayı 3 milyon 243 bin 425 oldu. 2022-YKS’ye gireceklerin sayısı 635 bin 522 aday artışıyla geçen yıla oranla yüzde 24,36 arttı. 2021 YKS’de TYT’de 23 bin 695 bin aday sıfır çekti. Aradaki farkın nedenini hem bu yıl sınava giren öğrenci sayısının artışına hem de pandeminin etkisine bağlayabiliriz. Pandemi süreci başladığında bu öğrenciler 10’uncu sınıftaydı ve haliyle 2 yıl pandeminin etkisiyle okuldan uzaklaştılar. Okuldan uzaklaştıkça eğitimden de uzaklaştılar.12’inci sınıfta pandemi sürecinde oluşan boşluğu ne eğitim sistemi ne de öğrenciler telafi edebildi. Geçmişe yönelik telafi yapılmadığı için birçok konuyu görmeden YKS’ye girdiler ve karşımıza böyle bir sonuç çıktı.

Eğitimde pandemi süreci bir kriz süreci idi ve iyi yönetilemedi. Türkiye’de alt yapı online eğitime uygun değildi. Birçok öğrencinin evinde internet, bilgisayar yoktu. Bu oran yüzde 80’lerdeydi. Evinde internet ve bilgisayar olan öğrenci de online eğitimlere katılmadı. Çünkü öğrencilerin bu anlamda yeteri motivasyonları sağlanamadı. Öğretmenlerde bu duruma hazırlıklı değildi. Birçok öğretmenin evinde de yeterli alt yapı yoktu. Öğretmenler hazırlıksız olunca öğrencileri motive etmede yetersiz kaldılar.

 Eğitim sistemi krizlere hazır olmadığı için pandemi sürecinde oluşan krizle baş edilemedi. Online eğitimle eğitim verilmeye çalışıldı ancak birçok öğrencinin evinde teknik olarak alt yapı olmadığı için online eğitim amacına ulaşmadı. Bu nedenle öğrencilerin büyük bir çoğunluğu eğitimden uzaklaştı. 2022’de sınava giren birçok öğrenci birçok konuyu görmeden sınava girdi. Bu konuların telafisi konusunda yeterli bir planlama yapılamadı. Böylece bir önceki yıla göre sonuçlarda ciddi bir gerileme görüldü.

2022 YKS’de baraj kaldırıldı. YKS’de barajın kaldırılmasının temel nedeni kanaatimce özel üniversitelerdeki boş kontenjanların doldurulmasını amaçlıyordu ki nihayetinde de öyle oldu. YKS yerleştirme sonuçlarına göre birçok Özel Üniversitenin doluluk oranı %99 oranlarında. Bu sonuç parası olan barajı geçmese de üniversite okusun demektir. Bu şekilde üniversiteye yerleşen öğrenciler üniversiteyi okumada zorlanacak, mezun olsa bile diplomalı işsizler oranını artıracak, Türkiye’de üniversite mezunu oranı artacak ancak üniversiteli işsiz oranı daha da artıracaktır. Bu durum sosyolojik olarak ciddi problemlere neden olacaktır.

Türkiye’de eğitim sistemi sınav odaklı ve ezberci anlayışla ilerliyor. Böylece okullarda eğitim sadece akademik başarıya yönelince sonuçta entelektüel anlamda yetersizlikler oluşuyor. Liseyi bitirene kadar hiç kitap okumayan öğrenciler var. Eğitim sistemi öğrenciyi okuyan, araştıran, yorumlayan, felsefe bilen olarak yetiştirmiyor. Sınav sisteminden kaynaklı ‘sınavda çıkabilecek soruları çözebilsin yeter’ diyor. Haliyle ortaya böyle bir sonuç çıkıyor. Hiç kitap okumadan üniversiteyi bitiren öğrenciler var. Sosyolojik olarak bu durum vahim bir sonuç doğurmaktadır.

Türkiye’de eğitim sistemi sık sık değişiyor, sistem değiştikçe sorunlar artıyor. Eğitim sisteminde sorunların ortadan kalkması için dünya çağdaş eğitim sistemlerine entegre olabilecek bir eğitim sisteminin kalıcı olarak oluşturulması gerekiyor. Şu an yurt dışına okumaya giden öğrenciler kolay kolay entegre olamıyorlar. Eğitim sistemindeki eksiklikler ve sorunlar kalıcı çözümlerle değerlendirilmiyor. Eğitimdeki sorunları eğitimciler çözer. Bu nedenle bu sorunların çözümü siyasetçiler yerine eğitimcilere bırakılmalıdır. Türkiye’de bu sorunları çözecek eğitimciler var. Yeter ki onlara güvenilsin ve sorunun çözümünde katkıları istensin.

Her çocuk nitelikli eğitim görme hakkına sahiptir. Bu anlayış sınav odaklı bir eğitimin hem de sınavların sonunu getirecektir.

Herkes için nitelikli bir eğitim anlayışının hâkim olması ve bütün eğitimcilerin bu amaç doğrultusunda çabalaması dileğiyle başarılı yeni bir eğitim-öğretim yılı diliyorum.

Arslan ÖZDEMİR