Türkiye, son yıllarda artan şüpheli kadın ölümleriyle karşı karşıya kalmıştır. Bu trajik vakalar, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadın hakları konusunda ciddi endişeleri gündeme getirmektedir. 2024’ün ilk üç ayında 59 kadının şüpheli şekilde ölü bulunması, bu sorunun aciliyetini ve derinliğini gözler önüne sermektedir.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre, geçen yıl 248 kadın şüpheli şekilde yaşamını yitirmiştir. Bu sayılar, kadına yönelik şiddetin sadece fiziksel boyutunu değil, aynı zamanda psikolojik, ekonomik ve sosyal boyutlarını da içermektedir. Şüpheli kadın ölümleri, genellikle kaza veya intihar olarak kayıtlara geçse de, birçok durumda kadınların yaşadıkları şiddetin sonucu olduğu düşünülmektedir.
Hukukçular ve aktivistler, yargı sürecinin yavaş işlediğini ve cezaların yetersiz kaldığını belirtiyor. Ayrıca, dosyaların aceleyle kapatılmasının, adaletin sağlanmasını zorlaştırdığına dikkat çekiliyor. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin, erkek şiddetine karşı mücadelede önemli bir aracın kaybedilmesine yol açtığı ve şiddet meyilli bireylere cesaret verdiği ifade ediliyor.
Örneğin, Ece Kılıçaslan’ın şüpheli ölümü, toplumda derin yaralar açmıştır. Yüksekten düşme vakası olarak kaydedilen bu ölüm, delil yetersizliği nedeniyle hâlâ aydınlatılamamıştır. Bu tür vakalar, şüpheli kadın ölümlerinin sadece bir yüzünü temsil etmektedir ve her biri, toplumun bu konudaki hassasiyetini ve adalet arayışını pekiştirmektedir.
Bu durum, Türkiye’nin toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadın hakları konusundaki mevcut zorluklarına ışık tutmaktadır. Kadınların güvenliği ve adaletin sağlanması, sadece hukuki bir mesele değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluktur. Şüpheli kadın ölümlerinin önlenmesi ve faillerin adalet önüne çıkarılması, toplumun her kesiminin katılımı ve desteği ile mümkün olacaktır.
Bu nedenle, toplumun tüm bireyleri, kadınların yaşam haklarını korumak ve şiddeti önlemek için birlikte hareket etmeli ve bu konuda farkındalık yaratmalıdır. Şüpheli kadın ölümlerine karşı mücadele, sadece kadınlar için değil, insan hakları ve adalet için de verilmelidir. Bu mücadele, toplumun her bireyinin katkısıyla daha güçlü ve etkili hale gelecektir.
NHY / Cumhuriyet
- LeMan Krizi: Özgür Özel’den Dergiye Destek – “Yapılmamış Bir Saygısızlık Üzerinden Linç Olmaz” - 2 Temmuz 2025
- Tunç Soyer’den Gözaltı Sonrası İlk Açıklama: “Alnım Ak, Başım Dik. İzmir Karanlığa Teslim Olmayacak” - 2 Temmuz 2025
- İzmir’de CHP’li Belediyeye Operasyon: 120 Gözaltı, Tunç Soyer Dahil - 1 Temmuz 2025