Tarımda Kriz mi, Yoksa Gözden Çıkarma mı? Türkiye’nin Tarım Politikaları

Türkiye’nin tarım politikaları, son yıllarda hem içeride hem de dışarıda yoğun tartışmaların konusu olmuştur. Bu tartışmaların merkezinde, küçük çiftçilerin karşılaştığı zorluklar ve tarım sektörünün yapısal sorunları yer almaktadır.

Tarım sektöründeki mevcut durum, eleştirilerin yersiz olmadığını düşündürmektedir. Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre, tarımsal girdi fiyatlarındaki artış, çiftçilerin maliyetlerini yükseltmekte ve birçok çiftçinin tarımsal üretimden vazgeçmesine neden olmaktadır. Tarım alanlarının azalması ve büyük tarım işletmelerine yönelik politikalar, küçük çiftçilerin rekabet edebilirliğini zorlaştırmakta ve tarımdan kopmalarına sebep olmaktadır.

Neoliberal dönüşümlerin Türkiye tarım politikalarına etkisi de göz ardı edilemez. Devletin üretimdeki payını en aza indirerek serbestleşme ve tarımdaki üretimin bir piyasa malı olarak metalaşmasını amaçlayan neoliberal politikalar, çiftçilerin yaşam standartlarını ve tarım sektörünün sürdürülebilirliğini olumsuz etkiliyor.

Tarım politikalarının çiftçi refahına etkisi konusunda yapılan araştırmalar, hükümetin destekleme politikalarının çiftçi refahını artırmada yetersiz kaldığını gösteriyor. Örneğin, Doğrudan Gelir Desteği (DGD) ödemelerinin tarımsal katma değeri olumsuz etkilediği ve gelir dağılımını daha da bozduğu belirtiliyor.

Bu durum, Türkiye’nin tarım politikalarının yeniden gözden geçirilmesi ve çiftçilerin gerçek ihtiyaçlarına yönelik politikaların geliştirilmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Tarım sektörünün sürdürülebilirliği ve çiftçi refahı, hükümetin tarım politikalarını belirlerken dikkate alması gereken temel unsurlardır. Ancak, mevcut politikaların çiftçilerin yaşam standartlarını yükseltmekten ziyade, tarım sektörünü uluslararası pazarlara ve büyük işletmelere entegre etme eğiliminde olduğu görülmektedir.

Türkiye’nin tarım politikaları, çiftçilerin ve tarım sektörünün karşı karşıya olduğu zorlukları aşmak ve sürdürülebilir bir tarım sektörü yaratmak için yeniden şekillendirilmeli ve çiftçi refahını merkeze almalıdır. Hükümetin tarım politikaları, sadece ekonomik verimlilik değil, aynı zamanda toplumsal adalet ve sürdürülebilirlik üzerine kurulmalıdır. Bu, tarımın sadece bir ticaret sektörü olarak değil, aynı zamanda toplumsal refahın ve gıda güvenliğinin bir garantisi olarak görülmesini gerektirir.

NHY, Hasan BAKİ