Türkiye’nin doÄŸal güzellikleri, biyolojik çeÅŸitliliÄŸi ve zengin maden yatakları, ülkenin en deÄŸerli varlıkları arasında yer alır. Ancak son yıllarda, vahÅŸi madencilik faaliyetlerinin artması, bu deÄŸerli kaynakların korunmasını tehdit eden ciddi bir sorun haline gelmiÅŸtir.
Vahşi madencilik, kontrolsüz ve denetimsiz bir şekilde, çevresel standartları ve sürdürülebilirlik ilkelerini göz ardı ederek gerçekleştirilen maden çıkarma işlemlerini ifade ediyor. Bu tür faaliyetler, hem çevreye hem de insan hayatına zarar veren sonuçlar doğurabilmekte.
TBMM Bütçe Görüşmelerinde CHP Adana Milletvekili Müzeyyen Åževkin, Türkiye’deki madencilik politikalarının acilen deÄŸiÅŸmesi gerektiÄŸini ve vahÅŸi madencilik uygulamalarının son bulması gerektiÄŸini vurguladı. Åževkin, maden ruhsatlarının ekolojiyi tahrip ettiÄŸini ve insan hayatını tehlikeye attığını belirtmiÅŸtir. Ayrıca, TEMA Vakfı Genel BaÅŸkanı Deniz Ataç, Erzincan Ä°liç’te yaÅŸanan maden faciasının bir kaza olmadığını, göz göre göre gerçekleÅŸen bir felaket olduÄŸunu ifade etmiÅŸ ve vahÅŸi madencilik faaliyetlerinin büyük yıkımlara sebep olduÄŸunu dile getirdi.
VahÅŸi madencilik, doÄŸal habitatların yok olmasına, su kaynaklarının kirlenmesine ve toprak erozyonuna yol açmakta. Bu durum, biyolojik çeÅŸitliliÄŸin azalmasına ve ekosistemlerin bozulmasına neden olmakta. ÖrneÄŸin, Erzincan Ä°liç’teki Çöpler Altın Madeni’nde yaÅŸanan göçük, siyanür gibi zehirli kimyasalların Fırat Havzası’na karışmasına ve ciddi bir çevresel felakete yol açmıştır. Bu tür felaketler, vahÅŸi madencilik faaliyetlerinin ne kadar tehlikeli olduÄŸunu göstermekte.
Hükümetin madencilik sektörüne yönelik teÅŸvik politikaları, bu sorunun daha da büyümesine katkıda bulunuyor. T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın yatırım teÅŸvik sistemleri, madencilik faaliyetlerini destekleyen önemli unsurlardan biri olarak görülüyor. Ayrıca, Türkiye ile Azerbaycan arasında imzalanan Madencilik Alanında Ä°ÅŸbirliÄŸi AnlaÅŸması, maden arama, araÅŸtırma ve üretiminde iÅŸbirliÄŸini ve bilgi paylaşımını teÅŸvik eden bir baÅŸka örnek teÅŸkil ediyor. Bu tür anlaÅŸmalar ve teÅŸvikler, madencilik sektörünün geniÅŸlemesine ve dolayısıyla çevresel etkilerin artmasına yol açıyor.
Cumhuriyet gazetesinin haberine göre, NiÄŸde’deki bazı alanlarda acele kamulaÅŸtırma iÅŸlemleri yapılarak, altın ve gümüş madeni için çalışmalar baÅŸlatılmış. Bu durum, doÄŸa katliamlarıyla tanınan ÅŸirketlerin faaliyetlerinin geniÅŸlediÄŸine iÅŸaret ediyor. Ayrıca, açık kaynaklardan ulaşılan haberlere göre, Türkiye’de yabancılara verilen maden çıkarma imtiyazları sonucunda yaÅŸanan maden felaketleri, ülkenin doÄŸal alanlarının yabancı ÅŸirketler tarafından talan edilmesine yol açıyor.
Bu madencilik faaliyetleri, sadece doÄŸal güzellikleri ve ekosistemleri yok etmekle kalmıyor, aynı zamanda insan hayatını da tehlikeye atıyor. ÖrneÄŸin, Erzincan’ın Ä°liç ilçesindeki Çöpler Altın Madeni’nde meydana gelen toprak kayması sonucunda dokuz maden işçisi hayatını kaybetti. Bu tür felaketler, vahÅŸi madencilik uygulamalarının ne denli riskli olduÄŸunu gözler önüne seriyor.
Bu geliÅŸmeler, Türkiye’nin doÄŸal kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir bir madencilik anlayışının benimsenmesi gerektiÄŸini gösteriyor. VahÅŸi madencilik, kısa vadeli ekonomik kazançların yanı sıra, uzun vadeli çevresel ve sosyal maliyetleri de beraberinde getiriyor. Bu nedenle, madencilik faaliyetlerinin, çevresel standartlara ve sürdürülebilirlik ilkelerine uygun bir ÅŸekilde yürütülmesi büyük önem taşıyor.
Türkiye’nin doÄŸal kaynaklarını korumak ve gelecek nesiller için yaÅŸanabilir bir dünya bırakmak, vahÅŸi madencilik uygulamalarına karşı etkin önlemler alınmasıyla mümkün olabilir.
NHY, Arya DEMÄ°R
- Türkiye’de Vergi AdaletsizliÄŸi: İşçiye Yük, Patrondan Muafiyet - 16 Aralık 2024
- Türkiye’de Millî Güvenlik Gerekçesiyle Yasaklanan, Ertelenen Grevler - 15 Aralık 2024
- Metal İşçilerinin Grev Yasakları: İşçi Haklarına Milli Güvenlik Kıskacı - 14 Aralık 2024