BM: Kuraklık, Sessizce İlerleyen Küresel Felakete Dönüştü – Türkiye de Krizin Eşiğinde

“Bu artık geçici bir susuzluk dönemi değil. Bu, şimdiye kadar tanık olduğumuz en yıkıcı küresel felaket.”

Birleşmiş Milletler’e (BM) bağlı Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi (UNCCD) tarafından açıklanan son rapor, dünyanın dört bir yanında derinleşen kuraklık krizini “yavaş ilerleyen ancak ölümcül bir felaket” olarak tanımlıyor. Kuraklık sadece tarımı, hayvancılığı ve su kaynaklarını değil; sosyal adaleti, toplumsal barışı ve insan haklarını da tehdit ediyor. Türkiye, bu tehdidin sınırında değil, tam merkezinde yer alıyor.

“Bu Bir Duraklama Değil, Felaketin Ta Kendisi”

Raporun başyazarlarından Mark Svoboda, 2023’ten bu yana yaşanan kuraklıkları değerlendirirken şöyle konuştu:

“Bu bir geçiş dönemi değil. Bu, şimdiye kadar gördüğüm en ağır, en kapsamlı ve en yıkıcı iklim felaketi.”

UNCCD Genel Sekreteri İbrahim Thiaw ise kuraklığı “sessiz bir katil” olarak nitelendirdi ve özellikle yoksul topluluklar üzerindeki etkisine dikkat çekti. Somali’de yalnızca 2022 yılında kuraklığa bağlı açlık nedeniyle 43 bin kişinin yaşamını yitirdiği tahmin ediliyor.

Türkiye’de Kuraklık Alarmı: Barajlar Kuruyor, Toprak Susuz Kalıyor

UNCCD raporunda doğrudan Türkiye’ye yer verilmese de, Türkiye’deki meteorolojik ve tarımsal göstergeler BM’nin uyarılarını doğrular nitelikte.

Meteoroloji Genel Müdürlüğü ve Dicle Üniversitesi Ziraat Fakültesi gibi kurumların son verileri, Türkiye genelinde 2024 sonundan itibaren ciddi bir yağış azlığı yaşandığını, tarım sezonunun olağan dışı düşük su rezervleriyle başladığını gösteriyor.

Ankara, Konya, Şanlıurfa, Mardin, Iğdır ve Edirne gibi bölgelerde yeraltı su seviyeleri rekor düzeyde düştü.

  • Güneydoğu Anadolu’da buğday ve arpa rekoltesinde %35’e varan kayıplar yaşandı.
  • İstanbul, Bursa ve İzmir gibi büyükşehirlerde baraj doluluk oranları, Temmuz başı itibarıyla son 20 yılın en düşük seviyelerinde seyrediyor.

Tarım ve Orman Bakanlığı, 2025 başında yayınladığı raporda, “2023-2025 arası dönem, Türkiye için ‘hidrolojik stres’ çağı olarak anılabilir” ifadesine yer verdi.

BM Raporundan Küresel Çarpıcı Bulgular

  • İspanya: Zeytin üretiminde %50 düşüş, zeytinyağı fiyatları iki katına çıktı.
  • Brezilya: Amazon Nehri’nde balık ve nehir yunusları kitlesel şekilde öldü.

  • Panama Kanalı: Su seviyesi düştü, gemi geçişleri %30 azaldı.

  • Birleşik Krallık: Süpermarketlerde meyve-sebze kıtlığı.

  • Tayland & Hindistan: Şeker üretimi düştü, ABD’de şeker %8,9 zamlandı.

  • Zimbabve: 2023 sonunda 100 fil açlıktan ve susuzluktan öldü.

Bu veriler, kuraklığın yalnızca iklimsel değil, aynı zamanda ekonomik ve toplumsal bir kriz olduğunu ortaya koyuyor.

Kuraklık, En Yoksulun Canını Alıyor

Kuraklığın yükü, en çok kadınlar, çocuklar, yaşlılar, hastalar ve kırsal bölgelerde yaşayanlar üzerinde yoğunlaşıyor. Doğu Afrika’da çocuk yaşta evlilikler hayatta kalma stratejisine dönüştü. Türkiye’de ise mevsimlik tarım işçileri, kuruyan tarlalar ve işsizlik arasında sıkışmış durumda.

Gıda fiyatlarındaki artış da doğrudan kuraklıkla ilişkilendiriliyor. Özellikle baklagil ve sebzede %25’e varan zamlar, dar gelirli yurttaşın sofrasındaki ürünleri hızla azaltıyor.

OECD: Kuraklık Alanları 120 Yılda İki Katına Çıktı

OECD’nin 2025 tarihli analizine göre, 1900 yılında dünya yüzeyinin yalnızca %10’u kuraklıktan etkilenirken, bu oran 2020’lerde %21’e çıktı. Raporda “kuraklıklar daha sık, daha uzun ve daha şiddetli hâle geldi” deniyor.

Türkiye de bu trendin dışında değil. Özellikle İç Anadolu, Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgeleri, art arda gelen kurak mevsimler nedeniyle çölleşme eşiğine yaklaşmış durumda.

Almanya ve Avrupa’dan Türkiye’ye Eleştiri

BM raporuyla eş zamanlı olarak, Almanya Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’deki su krizi ve çevre politikaları konusunda yetersiz şeffaflık ve hazırlık eleştirisinde bulundu.

Berlin’den yapılan açıklamada, “iklim krizine bağlı olarak artan kuraklık riski karşısında, Türkiye’nin yerel ve merkezi düzeyde daha somut önlemler alması gerektiği” belirtildi.