Eski Genelkurmay Başkanı ve AKP Kayseri Milletvekili Hulusi Akar’ın eğitim konusundaki son açıklamaları, ülkemizdeki eğitim anlayışını ve toplumda oluşan değerler tartışmasını yeniden alevlendirdi. Akar, katıldığı bir etkinlikte eğitimin amacının bilgi edinmek değil, ‘Allah korkusu’ ve ‘kuldan utanmak’ olduğunu savundu. Bu açıklamalar, hem eğitim politikalarının hem de toplumsal değerlerin sorgulanmasını kaçınılmaz kılıyor.
Hulusi Akar’ın eğitimi ‘Allah korkusu’ ve ‘kuldan utanmak’ ile sınırlandırma önerisi, Türkiye’nin eğitim anlayışının nasıl bir yönelime kaydırılmak istendiğini açıkça ortaya koyuyor. Eğitim, bilgi edinmenin ötesinde bireylerin düşünsel ve eleştirel becerilerini geliştirmeyi amaçlayan bir süreçtir. Ancak Akar, bu süreci dar bir dini perspektif ve ahlaki bir endişe çerçevesinde değerlendirme eğiliminde. Bilgiye dayalı bir eğitim anlayışını hedeflemek yerine, dinî ve ahlaki normlara dayalı bir eğitim modeli önerilmesi, eğitim sisteminin işlevini sorgulatıyor.
Akar’ın Nefret Söylemi
Akar’ın konuşmasında dikkat çeken bir diğer husus ise LGBTİ+ bireyler ve dini inancı bulunmayan yurttaşlar hakkındaki nefret söylemi. Eğitim, toplumsal çeşitliliği ve bireysel farklılıkları anlamayı ve saygı göstermeyi teşvik etmelidir. Ancak Akar, bu çeşitliliği sorun olarak nitelendirip, ‘ateistlerle’, ‘LGBTİ+’larla’ uğraşılması gerektiğini belirterek, eğitim politikalarının bir ideolojik savaş alanına dönüştürülmesinin önünü açıyor.
Eğitimin, bireylerin toplumsal normlarla uyumlu hale getirilmesinin ötesinde, onları kendi potansiyellerini gerçekleştirebilecek bilgi ve becerilerle donatması gerekir. Akar’ın önerdiği ‘eğitim modeli’, bireylerin farklılıklarını dışlayan, tek tip bir toplumsal yapının dayatılması anlamına geliyor. Bu da toplumun çeşitli kesimlerinin marjinalleşmesine ve eğitim sisteminin toplumsal eşitsizlikleri derinleştirmesine yol açabilir.
Eğitim ve Toplumsal Birlikteliğin Zarar Görmesi
Akar’ın görüşleri, eğitim sistemini yalnızca bireysel ve toplumsal ahlaka yönelik bir araç olarak görmekle kalmıyor, aynı zamanda toplumsal birlikteliği ve anlayışı da tehdit ediyor. Eğitim, yalnızca belirli bir dünya görüşünün yayılmasını değil, aynı zamanda çeşitli düşünceleri, kültürel arka planları ve bireysel hakları da kapsayan bir süreç olmalıdır. Akar’ın önerdiği model, bu kapsayıcılığı ve çeşitliliği yok sayarak, toplumda daha büyük bir bölünmeye neden olabilir.
Eğitimde Aydınlanma mı, Karanlık mı?
Hulusi Akar’ın açıklamaları, eğitim anlayışının ne yönde şekillendirilmeye çalışıldığını gözler önüne seriyor. Eğitim, bir toplumun geleceği için kritik bir öneme sahiptir ve bilgiye dayalı, eleştirel düşünmeyi teşvik eden bir modelle ilerlemelidir. Ancak Akar’ın önerdiği model, eğitim sisteminin ideolojik bir araca dönüştürülmesi ve toplumsal çeşitliliğin yok sayılması anlamına geliyor. Eğitimdeki bu yanlış yönelim, toplumsal ilerleme ve bireysel gelişim açısından büyük bir tehdit oluşturuyor.