Adalet Arayışında Karanlık Engeller: Gar Katliamı Davası’nın 23. duruşması

Ankara Tren Garı’nda gerçekleşen ve 103 masum insanın hayatını kaybettiği dehşet verici olayın yankıları hala tazeliğini koruyor. Gar Katliamı Davası’nın 23. duruşması, adalet arayışının ne yazık ki karanlık engellerle dolu olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.

Duruşmada, davacılar eksik delillerin dosyaya eklenmesini ve taraflarına iletilmesini talep ederken, avukatlar katliamla ilgili delillerin kasıtlı olarak saklandığını iddia etti. Mehmettin Baraç’ın dosyanın Bingöl ayağının önemli faillerinden biri olduğu belirtilerek, “Mehmettin Baraç dosyanın Bingöl ayağının önemli faillerinden biriydi. Şartlı tahliyeden faydalanırsa bir yıl sonra aramızda. Baraç’ın bu dijitallerinin içinden IŞİD’in bütün infazlarının, soykırım sürecinin propaganda malzemeleri çıktı.” ifadeleri dikkat çekti.

Avukatların iddiaları arasında, belgelerin saklandığı ve ayıklandığı, hatta unutulduğu bir yargılama süreci olduğu vurgulanıyor. Bu durum, adaletin sağlanması adına ciddi endişeleri beraberinde getiriyor. Üstelik, sanık avukatlarının davacılara yönelik hakaretleri ve küfürleriyle doruğa ulaşan gerginlik, duruşmanın seyrini etkiledi ve mahkeme heyeti ara verme kararı aldı.

Ancak adalet arayışı, sadece mahkeme salonlarında değil, olayın geçtiği Gaziantep gibi kritik bölgelerde de tıkanıklıklarla karşı karşıya. Bazı avukatlar, Gaziantep Emniyeti’nin sorumluluklarından kaçtığını ve soruşturmanın doğru şekilde yürütülmediğini iddia ediyorlar. Bu noktada, adaletin gerçekleşmesi için daha fazla çaba sarf edilmesi kaçınılmaz bir gereklilik olarak karşımızda duruyor.

Gar Katliamı Davası, sadece bir adalet meselesi değil, aynı zamanda terörle mücadelede de önemli bir dönemeç niteliği taşıyor. Dava süreci adalete ulaşma da olduğu kadar, terörle mücadelede de samimi bir iradenin olmadığını, davanın karanlık güçlerin karanlığına bırakıldığını düşündürüyor…

NHY, Uğur Kaymaz / MA