Kereste gibi yaşam formları

“Kırmızı Başlıklı Kız” masalındaki kurt gibi kurnaz yöntemlere başvuran Devlet Bahçeli’nin, Meral Akşener’i öyle kolayca avlayıp, midesine indiremeyeceğini görüyoruz. Yaşlı kurt, “evine dön” çağrıları yapsa da  Akşener, siyaset ormanında kendi yolunu çizmeye çalışıyor. Tabi bu arada yaşlı kurt boş durmuyor ve ormanda kendi yolunu çizmeye çalışan küçük kız kardeşinin yoluna türlü türlü tuzaklar kurarak, kendisine boyun eğmeyen “bu asi kadının” burnunu sürtmeye çalışıyor. 

“Kırmızı Başlıklı Kız” masalının içinde olmuyor tüm bu yaşananlar… Erkek egemenliğinin borusunun öttüğü siyaset ormanında, hepimizin gözünün önünde yaşanıyor bu hikaye. 

Siyaset ormanında puslu- pusulu, tekinsiz bir havada yaşamaya alışık, orman kanunlarının her ayrıntısını bilen yaşlı kurt, kendi kanatlarının altından çıkan bu kız kardeşine diyor ki; “bu ormanda benim koruyucu gölgemin altına sığınmazsan yaşamayasın. Hırpalanırsın, dayanamazsın evine dön.” Ve hatta içten içe gülüyor yaşlı ve kurnaz kurt, “kadın başına kendi yolunu çizecekmiş” diye geçiriyor içinden. “Nasılsa kurduğum tuzaklardan birine düşeceksin, burnunun dikine gitmek neymiş görürsün sen” diye geçiriyor içinden sessizliğe bürünen kurt. Kızkardeşini hangi tuzakta kıstıracağının hayalini kurarken keyifli bir gülücük konuyor dudaklarının kenarına. Siyasetin yaşlı kurdu, kendinden çok emin bir şekilde sabırla bekliyor avını.

Pusuya yatmış olan sinsi ve yaşlı kurt, kız kardeşinin kendisine kurulan tuzağı eline alıp orman ahalisine teşhir ederken bağıran sesini duyuyor. Ormanın puslu havasında bir ağacın arkasından olanları izlerken, bir anda kızkardeşi işaret ediyor yaşlı kurdun saklandığı yeri; ” işte diyor işte bana bu iğrenç tuzakları kuran ağabeyim orada.” Ormanın efendilerinden biri olan yaşlı kurdun ve orman ahalisinin ezberi bozulmaya başlıyor, bu kadının sesiyle. Yaşlı ve kurnaz ağabey kurdun hem kimyası hem ezberi bozuluyor. Kızkardeşi orman ahalisine bütün öfkesiyle haykırıyor; “kereste gibi yaşam formları” diyor, “sosyal medyada Fosforlu Cevriye tagı açtılar, tam da anlaşıldığı gibi bana fahişe dediler” diyor. 

Kızkardeş kurt, kendisine kurulan komplo ve tuzakları bir bir anlatırken, ormanın puslu havasında gri bulutlar dağılmaya başlıyordu. Yaşlı kurtlar heyetini karşısına alan bu kadın, tüm cesaretini kuşanmış haykırıyordu. O haykırdıkça ormanın tabuları, katı kuralları, geleneksel olan, öğretilmiş roller, ezberler sorgulanmaya başlıyordu. Bu hikayemiz siyasetin sağ tarafında, muhafazakar mahallesinde yaşanıyordu. 

Siyasetin sağcı, muhafazakar mahallesinde ataerkilliğin en katı hali hüküm sürer. Muhafazakar mahallede siyaset yapan kadınlar, bu katı eril zihniyetin baskısı altında ezilirken, varlıklarını sürdürebilmek için erkekleşmek zorunda kalırlar ve bir süre sonra erkek aklı bu kadın siyasetçilerin zihnini ele geçirir. Şimdi haklı olarak bu yazıyı okuyanlar şunu da soracak bana; “peki sol mahallede kadınların durumu çok mu farklı” diye. Sol, sosyalist anlayışa sahip olanlar, toplumun ilerici bölüklerini oluştursa da ne yazık ki erkeklik baki kalabiliyor. Solcu mahallenin kadın siyasetçileri ve aktivistleri için de yaşam o kadar kolay değil. Nitekim bazen onlarda erkekleşerek varlıklarını sürdürebiliyorlar. Muhafazakar, sağcı mahallenin yaşlı kurtlardan oluşan ağabeyler heyeti varsa, solcu mahallenin de “pos bıyıklı” her şeyin en doğrusunu bilen ağabeyleri var, bir de bu ağabeylerin uslu ve itaatkar kızkardeşleri var. Asi kadınlar, hiçbir yerde sevilmez. Lakin buna rağmen asi kadınlar, hangi mahallede olursa olsun ağabeylerin eril, baskıcı, totaliter yaklaşımlarına boyun eğmez, bu anlayışla mücadele ederler.

Bizim toplumda ağabey figürü her yerde karşımıza çıkar. Evde, sokakta, iş yerinde, siyasette, devrimcilikte… Her yerde ağabeyler sultası vardır adeta. Ağabey, devletin baskı ve denetim mekanizmasının bir figürü olarak karşımıza çıkar. Bu ağabeylik rolünü siyasette de başka formlara bürünmüş haliyle görürüz. Siyaset alanında karşımıza çıkan ağabeyler de evdeki ağabeylerimiz gibi davranışlarımızın, söylemlerimizin, fikirsel çizgimizin denetleyecisi ve yön verici rolüne soyunurlar. Farklı bir tavır ve söylemde bulunduğumuzda siyaset alanındaki ağabeylerimiz bizim politik çizgi sapması yaşadığımız teşhisini koyarak, bize zapt-u rapt çekebilir. Erkek egemen zihniyetle, kadın aklının mücadelesi, bu müdahale anlarında daha keskinleşir.

Bu yazıyı, tüm mahallelere (dünya görüşü, politik çizgisi ne olursa olsun) kadın aklının bakış açısıyla yapılan gözlemlerden yola çıkarak yazıyorum. Devletli bir ailenin çocuğu olarak, polis ve askerlerin içinde büyüdüm. Sosyalist mücadeleye katılana kadar arkadaşlarımın hepsi doğal Türk milliyetçisiydi. Nitekim sosyalist fikirlerden etkilenmeye başladığımda ailemden önce arkadaş çevremin eleştirilerine maruz kalmıştım. Armut dibine düşermiş ama ben dibine düşmediğim gibi epey uzağa düşmüştüm. Neyse, benim hikayem biraz sıradışı ve çok zor bir yolculuk, başka bir zaman uzun uzun anlatırım. Lakin burada söylemeye çalıştığım, farklı dünya görüşü ve ideolojilerin mahallelerine dair somut gözlemlerimin olduğu… Devlet mekanizmalarından, bu devlet mekanizmalarına karşı kurulan örgütsel yapılara kadar erkek aklının her yere sirayet ettiğini görürüz.

Muhafazakar, milliyetçi ve ülkücüler içinde koyu ve katı bir erkek egemenliği vardır. Ülkücü ve Türk milliyetçilerinin mahallesinde, eril zihniyetin çemberi kalın tuğlalarla sıkı sıkıya örülmüştür ve bu çemberi kırmak çok zordur. Bu kesimlerde ülkücü ve milliyetçi kadınların siyaset yapmasına izin verilir ama bir şartla; ülkücü ağabeylerin dizinin dibinde kalarak, onların sözünden çıkmayarak. Derinci ağabeylerin, derin aklını sorgulamadığı sürece kadınlar önemli bir vizyon rolünü üstlenebilir. Lakin derin ağabeylerin sözünden biraz olsun dışarı çıkmışsa yahut kendi yolunu çizmeye çalışıyorsa, derin ağabeylerin hışmından kurtulamaz. İşte Meral Akşener böyle katı bir ortamın içinde yetişmiş, böyle bir atmosferde siyaset alanında varlık göstermeye çalışan bir kadın siyasetçi.

Meral Akşener’in bu hafta yaptığı konuşma siyasette erkekler kulübünün kadınlara dönük kuşatmasının boyutlarını gayet net gösteriyor. Meral Akşener, gerek Devlet Bahçeli tarafından gerek iktidar partisi (AKP) tarafından, kadın kimliğine dönük yapılan tacizleri, cinsiyetçiliği açık ve net biçimde anlattı. Meral Akşener’in bu konuşması, kadın siyasetçilerin, erkek egemen zihniyetin kuşatması altında, siyaset alanında ayakta kalabilmelerinin ne büyük azim ve direnç gerektirdiğini anlamamızı sağlıyor. Ve daha çıkaralacak birçok sonuç var. Dünya görüşleri, politik çizgileri farklı da olsa kadın siyasetçilerin erkek egemen zihniyete karşı kadın dayanışması içinde olmaları gerekliliği gibi… Kereste gibi yaşam formlarının hükümdarlığı, kadın aklıyla ve kadın dayanışması ile sonlanabilir.

Artık ezberlerin bozulma zamanı… Ezberlenmiş davranış, tutum ve söylemlerin dışına çıkma zamanı geldi de geçiyor bile. Siyasette ve yaşamın her alanında kadın aklının, kendine özgü karakteriyle ortaya çıkma zamanı… Kadın mevsimi gelmeli dünyamıza.