Karantina Günlerinde En Çok Sosyal Medya da Zaman Geçirildi

Sosyal medya, kullanıcısının kendi ürettiği içeriği yayınladığı ve paylaştığı online bir ağdır. Günümüzde sosyal medya birçok kişi ve kurumlar tarafından aktif olarak kullanılmaktadır. Sosyal medya sayesinde hızlı erişim kolaylaşmakta, kullanıcılar içerikleri, makaleleri, haberleri, düşünceleri, günlük yaşanan olayları, fotoğrafları sosyal medya aracılığı ile görebilmekte görüşlerini yine bu sosyal ağ ile yansıtabilmektedir.

Teknolojinin gelişmesiyle yaşamımızda büyük bir yer edinen sosyal medya, diğer geleneksel medyaların(Gazete, T.V vd.) yerini almıştır. Sosyal medya, geleneksel medya platformlarıyla kıyaslandığında sahip olduğu avantajlar sebebiyle diğer platformlardan daha çok tercih edilmeye başlanmıştır. Bu nedenle bireyler, firmalar tarafından tercih edilen sosyal medya çok fazla kullanılmakta ve her geçen yıl sosyal medyaya ayrılan bütçe daha da artış göstermektedir.

Sosyal medya özellikle reklam amacıyla kullanılmaktadır. Sosyal medya kullanıcıları artık sadece kimlik bilgilerini değil bununla birlikte hobilerini, sevdikleri müzikleri ve hatta konumlarını bile paylaşmaktadırlar. Bu da reklam vermek isteyen markalar için hedefleme yapmayı bir o kadar kolay hale dönüştürmektedir. Özellikle gençleri sosyal medyaya çekmek için, gençlerin ilgilerini çeken paylaşımlar yapılmakta, gençlerin ilgisini çeken paylaşımlarla birlikte tüketimi artıran reklamlar da yayınlanmaktadır. Bu durum aynı zamanda tüketim çılgınlığını da beraberinde getirmektedir.

Karantina günlerinde zamanının büyük bir çoğunluğunu sosyal medyada geçirenler, sosyal medyanın etkisinde daha çok kaldılar. Özellikle online alış-veriş sitelerinin reklamlarının artışı bu sitelerden alış-verişi doruğa çıkardı. Bu nedenledir ki Kargo şirketleri artık ihtiyaca cevap veremez hale geldi. Böylece karantina günlerinde Kapitalist Modernitenin yaratmak istediği tüketici insan tipine kısmende olsa ulaşılmış oldu.

Karantina günlerinde sosyal medyanın olumsuz yönlerinden biri de yalan, yanlış haber, yanlış bilginin yarattığı olumsuz etkidir.  Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) bu olguyu bilgi salgını (infodemi) olarak tanımlıyor. Virüs kadar tehlikeli olan bu olgu İnternete erişimi olan herkesçe, yanlış bilgi doğru bilgi olarak algılanabiliyor. Örneğin: Virüsle mücadelede etkili olduğunu iddia ettikleri limon dilimli ılık su veya saf olmayan alkol içmek gibi geleneksel Afrika tedavileri yahut sahte ilaçlar gibi yanlış önlemler, hastalıkla mücadelenin önünü kesmiş hatta bu yanlış bilgiler birçok kişinin ölümüne yol açmıştır. Benzer şekilde, Çin’i virüsü üretmekle itham eden, hastalığı yaydığı iddiasıyla 5G baz istasyonlarını suçlayan veya salgını aşı satmak için iş insanı Bill Gates‘in çıkardığını öne süren komplo teorileri, halk sağlığının ötesinde sonuçlar doğurabilmiştir.

Bu tür söylentiler ve abartılı gerçekler, çevrimiçi ve çevrimdışı yabancı düşmanlığının yeni formlarını körüklemiştir. Çinli birçok kişi hakarete ve saldırıya uğramış kamu hizmetinden mahrum bırakılımıştır. 

Karantina günlerinde sosyal medyadan öğrendiğimiz, yaşamımıza renk katan, kaynağı doğru bilgilerde olmuştur. Sosyal medyada doğru bilgiyi yaymakla bilinen bilgi kaynaklarını kullandığımızda bu bilgi yaşamımızı zenginleştirmiş, özellikle virüsle mücadelede önemli bir katkı sunmuştur. Sosyal medya kullanımında önemli olan doğru kulanımdır. Amacına uygun doğru olarak kullanılan sosyal medya gelecekte yaşamımızın bir parçası olacak, yanımızda taşıdığımız zengin bir kütüphane niteliğinde olacaktır.

Arslan ÖZDEMİR