İHD’den 3 aylık rapor: 3 bin 118 hak ihlali yaşandı

İHD İstanbul Şubesi’nin 20 cezaevini kapsayan 3 aylık hak ihlali raporunda, tecridin ağırlaştırıldığı belirtilerek, 3 bin 118 ihlalin yaşandığı kaydedildi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishaneler Komisyonu, Marmara bölgesinin de aralarında bulunduğu 20 cezaevinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin derlediği Kasım, Ekim ve Aralık 2021 hak ihlali raporunu açıkladı. 65 sayfadan oluşan raporda, tutukluların faks, mektup, aile ve avukatlar, telefon veya direkt derneğe gelerek yaptığı başvurularla basın yolu ile tespit edilen ihlaller yer aldı.

20 CEZAEVİNDE YAŞANAN İHLALLER

Rapor, İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi, Silivri Cezaevi Kampüs Cezaevleri, Tekirdağ 1 ve 2 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevi, Edirne F Tipi, Kandıra F Tipi, Bakırköy Kadın Kapalı, Balıkesir Bandırma 1 Nolu T Tipi, Maltepe 2 Nolu L Tipi, Gebze M Tipi, Şakran Kadın Kapalı, Van F Tipi CİK, Metris T Tipi, Bolu F Tipi, Kayseri Kadın Kapalı, Adana Kürkçüler F Tipi, Kocaeli 1 Nolu T Tipi, Urfa 2 Nolu T Tipi, Aliağa Yeni Şakran 4 Nolu T tipi, Ümraniye E Tipi ve Konya Seydişehir Kapalı cezaevlerini kapsıyor.

Raporda; işkence ve kötü muamele, sağlık, iletişim, yeterli ve sağlıklı beslenme, suya erişim, öz bakım, infazda eşitlik ilkesi haklarının ihlali yer aldı. İhlallerin tablolar şeklinde yer aldığı raporu komisyon adına avukat Jiyan Tosun, Ümmühan Kaya ve Davut Arslan okudu.

3 AYDA 3 BİN 118 İHLAL

Raporda en çok ihlal başvurusunun olduğu cezaevleri arasında ilk sırada Silivri Kampüs Cezaevleri ile Tekirdağ Cezaevi yer aldı. En çok başvurunun yapıldığı ay ise Kasım oldu. Toplamda ise 89 başvurunun yer aldığı raporda, bu başvuruların 76’sı siyasi tutuklulara ait. Yapılan bu başvurularında birçok ihlal saptandı. Rapora göre Ekim’de yapılan 32 başvuru içinde bin 100, Kasım’da yapılan 33 başvuruda bin 268, Aralık’ta yapılan 24 başvuruda ise 750 ihlal yer aldı. Toplamda ise 2 bin 540 ihlalin yaşandığı tespit edildi. Bunun yanı sıra raporda basın yoluyla tespit edilen ihlaller de yer aldı. Bu yolla 578 ihlal tespit edildi. Başvuru ve basın yoluyla birlikte 3 bin 118 ihlalin tespit edildiği görüldü. Bu ihlaller arasında 8’si ise yaşam ihlali oldu.

İŞKENCE UYGULANDI

Rapora göre en çok ihlal işkence, darp ve kötü muamele, “terör” kimliği dayatması, keyfi nedenlerle kınama ve soruşturma cezası ve zorla sevkler aldı. Buna göre, bu cezaevlerinde en az 85 kişi zorla sevk ettirildi. 50 kişiye işkence uygulandı ve 126 kişiye ya kınama cezası açıldı ya da hakkında soruşturma başlatıldı.

ASKERİ NİZAMDA SAYIM DAYATMASI

Raporda, tutuklulara yönelik fiziki saldırılar, tehdit, darp, çıplak arama, baskın, hücre aramaları, işkence, kötü muamele, ırkçı ve ayrımcı yaklaşımlar, ölümle tehdit, hücre aramalarına polisin girmesi yanı sıra siyasi tutukluların bağımsızların koğuşuna geçmesi için zorlanması, askeri nizamda tek sıra halinde ayakta sayıma zorlanması, sağlık ve tedavi hakkı ve pek çok alanda ihlal yer aldı.

KORONA TEDBİRLERİ YOK

Koronavirüs (Kovid-19) salgını ile birlikte ihlallerin artığını ifade eden avukatlar, “Covid salgını sürecinde yaşanan randevu iptalleri, kelepçeli muayene ve olumsuz karantina uygulamaları nedeniyle hastaneye sevkler ve tedaviye erişimde yaşanan sorunlar yakın dönemde artan hasta mahpus ölümleri ile daha da önem kazanmıştır. Covid hastası mahpuslara halen yeterli beslenme sağlanmamaktadır. Hücre ve üst aramalarında gardiyanlar maske ve eldiven kullanmamakta, mesafeyi korumamakta, uyarıda ya da itirazda bulunan mahpuslara disiplin soruşturmaları başlatılmaktadır. Mahpuslara maske takma zorunluluğu varken, gardiyanlar maskesiz ve hiçbir önlem almayarak mahpusların sağlıklarını tehlikeye atmayı sürdürmektedirler” dedi.

DOSYALAR KAPATILDI

Üç aylık dönemde en yoğun yaşanan ihlaller arasında çıplak arama uygulaması olduğunu ifade eden avukatlar, “Arama sırasında mahpusun ağzının içine bakılmak istenmesi olmuştur. Çıplak aramayı kabul etmeyen mahpuslara işkence edilerek, giysileri parçalanarak zorla çıkarılmış, mahpuslardan diz çökmesi istenmiş bunu kabul etmeyen mahpuslar fiziki saldırıyı da aşan işkencelere uğramışlardır. Ayrıca, mahpuslara görevli memura direnmekten davalar açılmış, mahpusun yaptığı şikayetlere ise ‘kovuşturmaya yer yoktur’ cevabı verilmiş, dosyalar kapatılmıştır” diye konuştu.

TECRİT ARTIYOR

Salgınla birlikte tüm cezaevlerinde yaşanan tecridin daha da ağırlaştığına işaret eden avukatlar, “Mahpusun; diğer mahpuslarla iletişimini sağlayan sohbet spor hakkı tamamen ortadan kaldırılmış, ailesi ve yakınları ile bağı da dahil bir bütün olarak dışarıyla bağı ise ciddi olarak zayıflatılmıştır. Bu durum mahpusun sadece sosyalleşmesini değil, sosyal dayanışma, kültürel gelişim, dışarıda olan biteni anlama, kendisini geliştirecek düşünsel araçlara ve bilgiye erişme imkanlarını da ortadan kaldırmış, mahpusu sert bir şekilde dışarıdan izole etmiş, yalnızlaştırmıştır” diye belirtti.

TAHLİYE EDİLMİYORLAR

Yaşanan ihlallerin başında cezası bitmiş olmasına rağmen tahliye edilmeyen tutukluların yaşandığı sorunlar olduğunu ifade eden avukatlar, “Açık cezaevine gitmesi gereken mahpusların ‘iyi hal’ değerlendirmesi adı altında bu haklarından mahrum bırakılmaları olmuştur. Mahpusların örgütlü mahpusların koğuşunda kalıyor olmasının iyi halli olmadığına gerekçe olarak gösterilmesi, mahpusa gelen görüşçü, kimin para yatırdığı, okuduğu kitaplar, halay çekmesi, kutlama ya da anma yapması vb. durumlar iyi hal değerlendirmesine konu olmakta ve mahpusun tahliyesi engellenmektedir” denildi.

‘YENİ’ KONSEPT DEVREDE

Bunun yanı sıra cezaevi idaresi müdürlerinin ve gardiyanların tutuklulara dönük keyfi uygulamalarının artığını aktaran avukatlar, şunları söyledi: “Mahpuslara düşmanca davranış, keyfiyet had safhaya varmış bulunmaktadır. Hücre aramalarında covid tedbirlerini almamaları, hücrelere baskın aramalar, gece hücre araması yapılmak istenmesi, hafta da iki kez hücre araması yapılması, aramalara gardiyanlarla birlikte mahpusların gardiyan kıyafeti giymiş polis ve istihbarat elamanlarının girmesi, eşyaların kırılması, dağıtılması, kişiler hedef alınarak hücrelerine baskın yapılması, yine aile ve avukat görüşlerinde yaşanan sorunlar, görüşe iki kişi ziyaretçi alma kısıtlaması, görüşe gelecek kişinin görüşme yeteneğine sahip olması şartı ve görüşe gelecek kişinin gelmeden belli bir süre önce geleceğini bildirmesi zorunluluğu gibi yeni yeni zorlamalar da devreye sokulmuştur.”

SİLİVRİ’DEN BİR BAŞVURU

Silivri 2 No’lu Kapalı Cezaevi’nde kalan tutuklu yakını Y.Ş’nin yaptığı başvuru şu şekilde: “Yaklaşık 1 aylık süreç içinde mağdur 22 koğuş arkadaşı ile beraber Silivri 5 nolu cezaevi F 11 koğuşunda 2 nolu 7. koğuşa sevk edildiler. Sevk sırasında mahkumların hiçbir eşyasını almasına izin verilmemiştir. 2 nolu cezaevi 5 nolu’da kullanılan birçok eşyanın ise kullanılmayacağını söylemiştir. Bu süreç boyunca mağdurlara dilekçe hakkı tanımamıştır. Yönetime, müdürlüğe, TBMM’ye ve Adalet Bakanlığı’na göndermek istedikleri mektuplar alınmıştır. Ancak hiçbir evrak kayıt numarası verilmemiştir. Müdür ile defalarca muhatap olunmak istenilmesine rağmen mahkumlar ile baş gardiyanlar dahil kimse iletişime geçmemiştir.”

TEKİRDAĞ BAŞVURUSU

Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan Ö.A. adına başvuran D.Y.’nin paylaştığı ihlaller ise şu şekilde: “Yapılan görüşmede başvurucu tarafından yaklaşık bir buçuk ay önce sabah 07.15 civarı Tokat T Tipi Hapishanesindeki koğuşlarının basıldığı, kendisi ile birlikte 4 mahpusun daha eşyalarını dahi toplamalarına izin verilmeden Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Hapishanesi’ne sevk edildiği, yol boyunca herhangi bir sıkıntı yaşamadıkları, ancak Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Hapishanesi’ne girişte soyunma odası denen ve kamera olmayan bir odaya alındığı, burada önce gardiyanlar tarafından kendisine hakaret ve küfür edildiği, sonrasında ise çıplak arama dayatıldığı, çıplak aramayı kabul etmeyince 5-6 gardiyan tarafından darp edildiği ve zorla kıyafetlerinin çıkarıldığı, sonrasında ise dizlerinin üstüne çökmesinin istendiği, yine kabul etmeyince gardiyanların kendisini kolları ve bacaklarından tutarak dizlerinin üstüne çökertmeye çalışmıştır”

‘ÖLÜME TERK EDİLDİM’

Tekirdağ 1 No’lu Kapalı Cezaevinde bulunan E. T.’nin gönderdiği mektupta, 10 kronik rahatsızlığının olduğunu ancak buna rağmen tedavi ve yasal haklarının ihlal edildiğini paylaştı. E.T., “Bulunduğum kurumda psikolojik zulme maruz kaldım, yasal haklarım yok sayıldı, ölüme terk edildim. Sistemli ve vicdandan yoksun yaklaşımla karşı karşıyayım” dedi.

İHLALLERE İLİŞKİN BAŞVURULAR

Raporun devamında tutukluların, yaptığı başvuru örnekleri yer aldı. Bunun yanı sıra avukatlar, İHD olarak bu başvurulara yönelik yaptıkları başvurulara değindi. Yapılan başvurular ardından ihlallerin son bulması için Adalet Bakanlığı, Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü (CTE), TBMM İnsan Hakları Komisyonu, Cezaevleri idareleri ve cezaevinin bulunduğu ilin İl İnsan Hakları kurullarına yazılar yazdıklarını paylaşan avukatlar, ayrıca, Adli Tıp Kurumu, savcılıklar, Sağlık Bakanlığı, Tabip odası, Belediye ve il Hıfzıssıhha Kurumu ve konunun içeriğine göre duruma büyük elçilikler ile de yazışmalar yapıldığına dikkati çekti.

Yapılan 89 başvuru nedeniyle 89 yazışma yaptıklarını paylaşan avukatlar, bu başvurulara sadece 28 dönüş aldıklarını kaydetti. (MA)