“Her Kuşun Eti Yenmez”: Ruşen Çakır’dan Açık Meydan Okuma

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) ve Ekrem İmamoğlu’na yönelik başlatılan tartışmalı soruşturma sadece siyasetçileri değil, gazetecileri de hedef almaya başladı. Uzun yıllardır bağımsız gazeteciliğin en önemli figürlerinden biri olarak öne çıkan Ruşen Çakır da bu yeni baskı dalgasının doğrudan hedefinde. Anadolu Ajansı’nın (AA) 17 Mayıs sabahı geçtiği bir haberle başlayan süreç, yandaş medyanın orkestralı yayınıyla birlikte bir medya linç kampanyasına dönüştü. Ancak bu kumpasa karşı sessizlik değil, direniş sesi yükseldi. Ruşen Çakır, Medyascope’ta yayımladığı video ile yalnız kendini değil, eleştirel gazeteciliği savundu.

“Başıma Çok İş Geldi Ama Asla Utanacak Bir Şey Yapmadım”

Çakır açıklamasında, “Bu ay gazetecilikte 40. yılıma girdim” diyerek söze başladı ve meslek hayatında birçok zorlukla karşılaştığını ama “Allah’a çok şükür, şu ana kadar utanacağım hiçbir şey yapmadım. Asla yapmadım” diyerek onurlu geçmişine vurgu yaptı. Devamında, “Bunu da en iyi bilenler bu ülkeyi yönetenlerdir. Beni en iyi tanıyanlar onlardır” sözleriyle hem sistemin içindeki tanıklığa hem de kurulan kumpasın ne kadar bilerek ve hedefli yapıldığına işaret etti.

“Bağımsız ve Eleştirel Gazetecilik Yaptığımız İçin Susturulmak İsteniyoruz”

Çakır, kendisine yönelik girişimlerin nedenini de açıkça koydu ortaya: “Bağımsız gazetecilik yaptığımız için, eleştirel gazetecilik yaptığımız için bizi susturmak istiyorlar.” Özellikle 19 Mart krizinden bu yana Medyascope’un yaptığı yayınların iktidar çevrelerinde rahatsızlık yarattığını ifade eden Çakır, “Yaptığımız yorumlar belli ki bu kişilerin hoşuna gitmiyor” diyerek sürecin gazeteciliğe değil, doğrudan iktidarın keyfiyetine göre şekillendiğini söyledi.

“Şafak Baskınıyla Evimize Gelebilirler”

Gazetecilere dönük sindirme politikalarının hangi yollardan ilerlediğini bilen biri olarak Çakır, başına gelebilecek olasılıkları da net şekilde ifade etti:

“Şimdi ne yapacaklar? Ya çağıracaklar, ifade vereceğiz ya da bir şafak baskınıyla evimize girecekler.”

Ancak korku yoktu cümlelerinde, sadece gerçeklerin ortaya konduğu bir dirayet vardı. İzmir’deki CHP mitingini izlemek üzere kente gideceğini belirterek “Lütfen gelecekseniz yarın sabah gelmeyin” dediği an ise ironiyle direnişin iç içe geçtiği bir çağrıydı.

“Her Kuşun Eti Yenmez”

Ruşen Çakır konuşmasında AA’nın haberine ve bu haberi manşetten veren Akşam Gazetesi’ne de doğrudan seslendi. AA için “Ne diyeceğimi bilemiyorum ama hiçbir şekilde bir vatandaş olarak, bir insan olarak, bir gazeteci olarak hakkımı helal etmiyorum” diyen Çakır, asıl sözünü Akşam’ın genel yayın yönetmeni Mustafa Kartoğlu’na yöneltti:

“Arkadaşım sandığım genel yayın yönetmeni Mustafa Kartoğlu’na hakkımı helal etmiyorum. Suratıma nasıl bakacağını da bilmiyorum.”

Bu açıklamalar sadece bireysel bir isyan değil; medya içindeki dost görünümlü işbirlikçiliğe de bir tokat niteliğindeydi.

“Ben Buradayım. Bakalım Siz Neredesiniz?”

Son cümleleri, korkuya teslim olmayan, yargılanmaktan çekinmeyen bir gazetecinin meydan okumasıydı:

“Mahkeme ise mahkeme, yargılama ise yargılama, savunma ise savunma, siyasi savunma ise siyasi savunma. Ben buradayım. Bakalım siz neredesiniz?”

Kumpaslar Kimi Korkutur, Kimi Güçlendirir

Ruşen Çakır’ın açıklamaları, sadece bir gazetecinin kişisel direnişi değil, Türkiye’de bağımsız gazeteciliğin halen nasıl bir tehdit olarak görüldüğünün de göstergesidir. İBB soruşturması bahane edilerek gazetecilere dönük yeni bir baskı dalgası başlatılmak isteniyor. Bu süreçte Çakır’a yöneltilen hedef gösterme taktiği, aslında bütün eleştirel medyayı sindirme planının parçası. Ancak unutulmamalı: Bazı sesler susturulamaz. Hele ki bu ses, her kuşun eti olmadığını bilen bir gazeteciye aitse…


Kaynak: Ruşen Çakır, Medyascope yayını – 17 Mayıs 2025