TOKİ’nin Faiz Çıkmazı: Kamu Bankalarından Alınan Kredilerle Kamu Zarar Ettiriliyor, Paralar Off-Shore Cennetlerine Akıyor

TOKİ’nin kamu bankalarından aldığı kredilere karşılık ödediği yüksek faiz oranları, CHP’li Zonguldak Milletvekili ve TBMM KİT Komisyonu üyesi Deniz Yavuzyılmaz’ın açıklamalarıyla yeniden gündemde. Yavuzyılmaz’a göre, kamu kaynakları adeta birer faiz makinesine dönüştürülmüş durumda. Ortaya çıkan tablo, kamu bankalarının bir başka kamu kurumuna – TOKİ’ye – piyasadan bile yüksek oranlarda faizle kredi verdiğini gösteriyor. Ve bu işlem, sadece TOKİ’yi değil, doğrudan halkı, yani vergisini ödeyen yurttaşı zarara uğratıyor.

“Anaparanın %80’i Faiz”: Bu Nasıl Bir Kamu Finansmanı?

Yavuzyılmaz’ın açıkladığı verilere göre, TOKİ 2021-2023 yılları arasında kamu bankalarından toplam 49 milyar TL uzun vadeli kredi aldı. Ancak bu kredilerin karşılığında ödemeyi taahhüt ettiği faiz miktarı 34 milyar TL. Yani ortalama olarak, alınan kredinin %70 ila %80’i kadar faiz geri ödeniyor. Bu veriler, klasik ekonomi teorilerinin bile sorgulayacağı bir tabloyu ortaya koyuyor: Kamu kurumları arası bir işlemin bu denli yüksek faizle yapılması, kamu yararı ilkesine açıkça aykırı.

Yavuzyılmaz, 2021 yılında alınan 9.7 milyar liralık krediye karşılık 7.8 milyar lira faiz ödeneceğini vurgularken, “Bu nasıl bir hesap?” diyerek tepki gösterdi. “İktidar faize karşı olduğunu söylerken kamu bankaları eliyle kamuya bu faizleri dayatıyor. Ortada devasa bir çelişki ve çıkar çatışması var” dedi.

Off-shore Şirketlere Akan Paralar

Kamu bankaları üzerinden yürütülen bu kredi-faiz ilişkisi sadece yerli müteahhitlere değil, aynı zamanda off-shore şirketlere kadar uzanıyor. Yavuzyılmaz’ın açıklamasına göre, British Virgin Adaları’nda kurulu bir şirkete üç yılı ödemesiz, 17 yıl vadeli 1 milyar 636 milyon dolarlık bir kredi verildi. Ancak bu kredinin geri dönüşü sağlanamadı. Aynı şekilde, bir başka şirkete verilen 950 milyon dolarlık kredi – güncel kurla 36.5 milyar TL – de tahsil edilemedi.

Bu rakamlar, TOKİ eliyle oluşturulan kamu finansman sisteminin nasıl özel çıkar gruplarının lehine işlediğini ve kamu zararı doğurduğunu gösteriyor. Sadece TOKİ değil, kamu bankaları ve Hazine’nin de bu süreçte şeffaflıktan uzak ve denetimsiz bir şekilde hareket ettiği anlaşılıyor.

Sözde “Faizsiz” İktidarın Gerçek Yüzü

AKP iktidarının yıllardır dile getirdiği “faize karşıyız” söylemi, bu tablo karşısında trajikomik bir hal alıyor. Faizle mücadele ettiği iddia edilen bir hükümetin, kamu kurumları eliyle diğer kamu kurumlarına yüksek faizli borçlandırma yaptırması sadece iktisadi değil, aynı zamanda siyasi bir skandal niteliği taşıyor. Dahası, bu faiz gelirleri özel şirketlerin ve muhtemelen iktidara yakın sermaye çevrelerinin kasasına akıyor.

Yavuzyılmaz’ın açıklamaları, kamu kaynaklarının nereye, nasıl ve kimlere aktarıldığına dair kamu denetiminin ve hesap verebilirliğin ne denli zayıfladığını da ortaya koyuyor. Türkiye’de sosyal konut üretiminin arkasına gizlenen bu tür finansal operasyonlar, aslında bir “rantsal konut politikası”nın inşasını ve kamu bankalarının siyasal araçlara dönüşümünü yansıtıyor.

Sonuç Yerine: TOKİ Artık “Toplu Kar Transferi İdaresi” mi?

TOKİ’nin, Anayasa’da tanımlanan kamu hizmeti ilkelerinden saparak adeta bir “finansal geçiş istasyonu”na dönüştürülmesi, barınma hakkının metalaşması sürecinin yalnızca bir parçası. TOKİ’ye kamu bankaları eliyle sağlanan yüksek faizli krediler ve bu paraların yurtdışı merkezli şirketlere aktarılması, artık konut meselesinin sadece bir “barınma krizi” değil, aynı zamanda bir “kamu maliyesi krizi” olduğunu da açıkça gösteriyor.

Yavuzyılmaz’ın verilerle ortaya koyduğu bu tablo, bir soruşturma komisyonu kurulmasını ve Sayıştay denetiminin acilen devreye alınmasını gerektiriyor. Kamuoyunun beklentisi açık: TOKİ bir sosyal hizmet kurumu mu, yoksa seçilmiş şirketlere kaynak aktaran bir finans aracı mı?

  • NHY / Sözcü Gazetesi, TBMM KİT Komisyonu kayıtları, TOKİ faaliyet raporları